İmanı güçlü bir mü’min rızık konusunda endişelenmez; aç mı, açık mı kalacağım diye telâşa kapılmaz, tevekkülle rızık peşinde koşar. Çünkü bilir ki, “Rızkı veren Allah’tır.”
Ölmeyecek kadar rızkı Allah her hâlükârda verir. Ancak el âleme muhtaç olmamak, izzetle yaşamak için çalışmalı, rızkı yine Ondan istemelidir. Bu konuda Hz. Ali’nin (ra) güzel sözleri var.
O, rızık için gayret göstermeyi tavsiye eder, “Sen rızkını nasıl ararsan, rızkın da seni öyle arar” der. Sallana sallana rızık arayana rızkı sallanarak gelir. Ciddiyeti hayat prensibi edinenlere de rızkı öyle gelir.
Onun, rızkı kumlar içine saçılmış darılara benzettiğini görürüz. Der ki: “Onu toplamaya çalışmazsan kahabat kimde?”
Allah’ın, bizi tembelliğe sevk etmemek, yaratılışımızdaki hareketliliği, dinamizmi devamlı canlı tutmak için bu yola sevk ettiğini anlamak zor olmasa gerek. Çalışma insana hem bir hareket verir, hem onu ataletten, miskinlikten, can sıkıntısından kurtarır, rahatlatır, hem de rızkını elde ettirir.
O ilim kutbunun rızkı aramada güzel bir öğüdü daha var. Rızkı sabahın erken vakitlerinde aramayı tavsiye ediyor: “Erken kalkan rızkını erken bulur” diyor ve mutluluğun bunda olduğunu söylüyor: “Her sabah erken kalkarak işinle uğraşmaya başla, mutlu olursun.”
Güneşi üzerine doğduran, sabahın bereketinden, feyzinden mahrum kalan, öğleye doğru kalkan bir insanın rızkı da kendine davranışları gibi gelecektir. Bıkkın, karamsar, üşengeç ve ümitsiz böyle tiplerin işlerinden de, hayatlarından da zevk almaları mümkün değildir.
Geçimini üzerine aldığı kimselerin çokluğu insanı ümitsizliğe, telâşa sevk etmemelidir. Evdeki yaşlı anne baba rızık vesilesidir. Çocuklar da öyle. “Çocuk çokluğu da rızık bolluğuna alâmettir.” Yeter ki sen çalış, Allah rızkını verecektir.
Nice helâl dairede çalışan gayretli insan vardır ki ekmeğini taştan çıkarmakta, baktığı insanların çokluğuna göre de rızka kavuşmaktadır. Tembel tembel kalıp da kabahati başkalarında aramak ise kendine yazık etmekten başka bir işe yaramaz.
Çalışan, yaptığı işi iyi ve sağlam yapan, güvenli, dürüst insan her zaman kazanır. Çünkü doğruların yardımcısı Hz. Allah’tır.
Tevekkülle rızka yönelene Allah rızık kapılarını açar. Allah Resûlü (asm) bize öylesine teminat verir ki, “Kim Allah’a hakkıyla tevekkül ederse, sabahleyin yuvalarından aç olarak çıkıp da akşam tok olarak dönen kuşları rızıklandırdığı gibi sizi de rızıklandırır”1 buyurur.
Tevekkül Allah’a güvenip sebeplere sarılmak olduğuna göre böyle insanın kazanmaması için ne gibi bir gerekçe gösterilebilir?
Dipnotlar:
1. Tirmizî, Zühd: 33; İbni Mâce, Zühd: 14; Müsned, 1:30, 52.
05.10.2006
E-Posta:
[email protected]
|