Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 08 Ekim 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Hüseyin GÜLTEKİN

Modern hayatın tehlikeleri



Şatafatlı mekânlarda karın doyurmak, marka sayılan pahalı elbiseleri giyinmek, vaktinin çoğunu aile ortamından uzak eğlence merkezlerinde geçirmek artık günümüz modern hayatının bir gereği oldu.

Sırf damak tadının tatmini için ha bire yedikçe yiyen, çevresindeki insanlara ille de bir başka görünme uğruna kılığıyla, biçimiyle farklı olmayı gâye edinen, son model arabalarla akşama kadar gezip tozmayı çağdaşlık veya modernlik sayan günümüz insanlarının bu âdet ve tutkuları dur durak bilmiyor maalesef...

Belki de iç dünyalarındaki mânevî boşluğu doldurmak için böylesi bir yaşantıya kendilerini kaptıran insanlarımız, huzur ve sükûnu bu tarzda bulmak vehmiyle ömür dakikalarını hebâ ettiklerinin farkına varabiliyorlar mı, bilemiyorum.

Bilhassa gençlerimizi böylesi bir yaşantının tutkunu haline getiren bu asrın sözde modern hayatının, gençlerimizin ötesinde bu dehşetli asrın talihsiz, bedbaht insanları için de büyük bir tehlike olduğunu derk eden insanlarımızın sayısı ne kadardır acaba?

Hayatı bolca yiyip içmeden, gezip tozmadan, gülüp eğlenmeden ibaret bilen günümüz dünyalık insanları, bu şekilde nefsî arzularını belki tatmin etmiş olabilirler; huzur ve sükûnu, saadet ve süruru böyle debdebeli, dünyevî zevklerin peşine takılmakta, lüks bir hayat tarzını kovalamakta arayabilirler; velâkin bilinmelidir ki, böyle boş ve nafile arayışların sonu gelmeyecektir.

Modern hayatın modasını takip etmekle ve mantıksız özentilerini benimsemekle gerçek mânâda modern ve medenî olunamayacağını, bu asrın gözü ve gönlü kapalı insanları bilmese de, hakikatler elbette değiştirmeyecektir. Hakikî lezzeti, gerçek kalıcı keyf ve zevki, mânevî havadan uzak dayalı döşeli mekânlarda, aklı kalbi körelten eğlence merkezlerinde veya tatil beldelerinde geçirmeyi aklına koyan günümüz insanları böyle bir yaşantı biçiminin derde devâ olmadığını derk etmese de sonuç değişmeyecektir. Ve bu asrın insanı, daha çok süre, huzur ve saadeti aramaya devam edecektir.

Bilemiyorum, bu asrın tok olmaz, hırslı insanı belki de giriftar olduğu dert ve sıkıntılardan kurtulmak için böylesi his ve heveslerin tatminine yönelik bir hayat tarzını, istemeyerek de olsa, tercih etti. Belki de mânevî hayatın uzağında kalmanın bir sonucu olarak dûçar bulunduğu stres ve bunalımlardan kaynaklanan hüzün ve üzüntülerini unutmak veya hafifletmek için, sırf dünyaya bakan keyf ve zevklerinin arkasına takılır oldu.

Gelin görün ki sonuç meydanda... Böyle sırf nefsânî zevkleri tatmine yönelik, dünyalık zevk ve keyflerin peşine takılmanın hiçbir derdimize, sıkıntımıza devâ olmadığı, tam tersine hazır problemlerimizi ve bunalımlarımızı artırdığı canlı örnekleriyle önümüzde duruyor. Şatafatlı, doyumsuz, koşturmaca yaşantı tarzlarının bunalımları, depresyonları, intiharları tetiklediğini sosyologlar, psikologlar söylüyorlar. Sade, mütevazi, israftan uzak hayat tercihlerinin de, arzulanan huzur ve sükûnu netice verdiğinini, bunun da sağlıkla beraber hakikî ve kalıcı zevklere, lezzetlere kapı araladığını yine ilgili uzman ve otoriteler beyan ediyorlar.

Aklın yolu birdir. Bu asrın insanı, zevkini, keyfini, lezzetini elbette aramalı. Ama his ve heveslerinin teşvikiyle yanlış yerlerde, nefsânî hislerinin tatmini gibi basit formüllerde aramamalı. Meşrû ve helâl dairedeki eğlenceler, gezmeler, yemeler, içmeler bütün duygularımızı doyuracak kadar zengindir. Buradaki zevklerimizi ve keyiflerimizi kâfî görmeli, sonu olmayan, aldatıcı gayr-ı meşrû zevklere, lezzetlere tenezzül etmemeliyiz.

Bu konuda tehdit altındaki en büyük kesim olan gençlerimizin, çok daha dikkatli olmaları gerekir diye düşünüyorum. Dünyevîleşmenin hedef tahtasında en çok gençlerimiz bulunduğundan ve onlardaki nefsânî istek ve arzular daha çok galeyanda olduğundan, asrımızın en tehlikeli hastalıkları olan ve mânevî hayatımızı tehdit eden cezbedici kötü alışkanlıklarından sakınmak, gençlerimiz için daha bir önem arz ediyor.

08.10.2006

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (01.10.2006) - Osman Ağabey de göçtü bu dünyadan

  (24.09.2006) - Arkadaş seçimini ciddiye almalı

  (17.09.2006) - Zulüm devam etmez, ama uzayabilir

  (10.09.2006) - Tahkir ve tahriklere karşı itidal

  (03.09.2006) - Ehl-i dinin en çok sıkboğaz edildiği devreler

  (27.08.2006) - Maniler hariçte değil, dahilde

  (20.08.2006) - Sorumluluklarımız

  (13.08.2006) - Onların en önemli şiarı okumak

  (06.08.2006) - Yasaklar hep bize mi?

  (30.07.2006) - Risâleleri doğru anlayabilmek

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habip FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Metin KARABAŞOĞLU

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahaddin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit ŞİMŞEK

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004