Çok sevdiğim, birçok yönüyle de takdir ettiğim ve kendisine ağabey diye hitap ettiğim değerli bir yakınım var.
Ama ne yazık ki, kendisi bir sigara tiryakisi. Adeta ciğerinin derinliklerine çeker gibi sigara içiyor. Günde ortalama iki–üç paket tüketiyor.
Parmakları, bıyıkları renk değiştirmiş. Hatta ten rengi bile değişmiş.
Hiçbir ikazı kabul etmiyor, hiçbir tavsiyeyi de dinlemiyor.
İradesine hakim olamadığı kesin de, ama en kötüsü bir an evvel ölmek istemesi...
İşte, onun en sevmediğimiz ve hayatından endişe ettiğimiz tarafı bu.
İç dünyasında ne gibi derdi–kederi var, onu da bilmiyoruz. Çünkü, kimseye açılmıyor. Sadece, şunu diyor: "Biliyorum, bu meret öldürecek beni. Ama, zaten ben de bir an evvel ölmek istiyorum."
Şimdi bu sözün ve böyle bir fikrin neresinde bir haklılık payı var? Bunun İslâmî anlayış ve itikatla uzaktan yakından bir alâkası olabilir mi?
* * *
Müzmin sigara tiryakileri, bizim gibi sizin çevrenizde de vardır. Bazılarının üzerinde en ufak bir ikaz dahi aksülamel yapabiliyor. Üstelik, bunlar her yönüyle dehşetli bir zararın içinde olduklarını da biliyor. Hele hele sigara içen bazı hamile kadınlar bile vardır ki, onları görünce artık sözün bittiği noktaya geldiğinizi anlıyorsunuz.
Birçok, dehşetin farkında aslında; ama ne yazık ki, iradeleri zayıflamış.
İşte, şu mübarek Ramazan ayı başında, bu gibi kimselerin halini ister istemez hatırlamak durumunda kaldık.
Bilhassa, bir ilim adamının bu konuyla ilgili yaptığı açıklamayı da okuyunca, adım adım ölüme sürüklenen bu değerli insanların hayali gözlerimin önünde canlanıverdi.
Hem Kanser Derneği yönetiminde üye, hem de Çukurova Üniversitesinde öğretim üyesi olan Prof. Dr. İlhan Tuncer, özellikle "iftarda sigara"nın etkileri hakkında bakın neler söylüyor:
"İftarı sigara ile açmak, kişide balyoz etkisi yapar... Evet, gün boyu nikotin almayan vücuda yapılan nikotin yüklemesi bir nevi 'balyoz' etkisi meydana getirir.
"Çünkü, gün boyu aç kalan vücutta kan şekeri önemli ölçüde düşüyor, bunun üzerine bir de aniden veya hızla verilen nikotin ve diğer zararlı maddeler eklenince, sert bir cisimle vurulmuş gibi baş dönmesine neden oluyor.
"Bu durum, kalp rahatsızlığı olanlarda da kalp krizine kadar varan olumsuz sonuçlara zemin hazırlayabiliyor."
Açıklanan sakıncaların, iftarı sigarayla açanlar gibi, iftardan hemen sonra başlayan ve adeta bütün günün acısını çıkarırcasına peşpeşe sigara içen kimseler için de geçerli olduğunu hatırlatarak bitirelim.
Günün Tarihi
Kars Konferansı
26 Eylül 1921: Kars’ta, Rusya’nın da iştirakiyle Kafkas cumhuriyetleri (Azerbaycan, Gürcistan, Ermenistan) temsilcileri arasında, Ankara hükümeti adına da Kâzım Karabekir Paşanın katıldığı Kars Konferansı görüşmeleri başladı.
Karabekir, bu konferasta baş delege olarak ayrıca başkanlık da yaptı.
Konferans 13 Ekim 1921’de sona erdi. Temsilcilerin müştereken imzalamış olduğu Kars Antlaşmasıyla diplomatik bir zafer daha kazanılmış oldu.
Türkiye'nin Doğu sınırını kesinleştiren bu önemli anlaşmanın alt yapısı, esasında bir yıl evvel yapılan Gümrü Antlaşmasıyla hazırlandı.
Şayet Doğu Cephesinde askerî zafer kazanılmayıp Ermenistan ile Gümrü Anlaşması yapılmamış olsaydı, büyük ihtimalle Türkiye'nin Doğu sınırı da şimdiki gibi olamayacaktı.
Gerek komutan ve gerekse diplomat olarak zafer üstüne zafer kazanan Karabekir Paşa, bir süre sonra Ankara'ya geldikten sonra, ne yazık ki kızağa alınarak, adım adım askeriyeden de, politikadan da uzaklaştırılmış oldu.
Karabekir Paşanın tekrar siyasete girmesi ve Meclis başkanı seçilmesi, perişaniyetle geçen uzun senelerin ardından, ancak M. Kemal'in ölümünden sonra, yani 1939 yılından itibaren mümkün olabildi. 1948'de Meclis başkanı iken vefat etti.
26.09.2006
E-Posta:
[email protected]
|