İslâm dini ve Hz. Muhammed (asm) hakkında haksız ve cahilâne bir konuşma yapan Papa 16. Benedict, üzerine bütün dünyanın tepkisini çekmeye devam ediyor.
Öyle ki, Papa, yanında zannettiği Hıristiyan din adamları tarafından bile yalnız ve desteksiz bırakıldı. Hatta, başında bulunduğu Vatikan'daki diğer görevli ve "ruhanî" şahıslar tarafından bile beklediği desteği bulamadı.
Büyük ihtimalle, Papanın kendisi de yaptığı gafı ve işlediği hatayı anladı.
Bu sebeple de, "Yanlış anlaşıldım, son derece üzgünüm" gibisinden açıklamalarda bulundu.
Ne var ki, Papa, açıktan açığa "Ben hata yaptım, bundan dolayı da özür diliyorum" demedi. Muhtemelen demez veya diyemez de...
Zira, Katolik itikadına göre "Papa hata yapmaz, günah işlemez." Yani, onun bu şekilde bir masuniyetinin var olduğuna inanılıyor.
Oysa, bu şekilde hatadan, günahtan tenzih edilenler, sadece peygamberlerdir.
Onların dışındaki her fâni, bir şekilde hataya da düşebilir, günah da işleyebilir.
Dolayısıyla, bu gibi durumlar karşısında kişi tevbe–istiğfar etmeli ve yerine göre özür dileyerek hatadan dönme faziletini göstermeli.
Evet, hatadan dönmek bir fazilet olduğu gibi, gerektiğinde özür dilemek de bir erdemliliktir.
Gitgide Papayı da dışlamaya ve hatta tenkit etmeye başlayan Hıristiyanlık dünyası, fazilet imtihanında bakalım nasıl bir durum sergileyecek.
Provokasyon tehlikesi
Müslümanları rencide eden ve İslâm dünyasını infiale sevk ederek dünyayı elektriklendiren Papanın talihsiz açıklamaları, ne yazık ki bir yandan da dünya çapında organizeli hale gelmiş provokatörlerin ekmeğine de yağ sürmüş oldu.
Nitekim, birkaç ülkede bu tehlikeli halin bazı belirtileri görüldü.
Temenni ederiz ki, tehlikeli gidişat daha büyük boyutlara tırmandırılmasın.
Tansiyonun düşmesi, başta Papa olmak üzere, diğer Hıristiyan din adamlarının özür mahiyetinde yapacakları beyanlara endeksli gibi görünüyor.
YÖK
YÖK'e nadas mı?
Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, "YÖK reformu"yla ilgili bir soruya verdiği cevapta "YÖK ile ilgili kànun tasarısını nadasa bıraktık" demiş. (İHA)
Bakan Çelik, aynı konuyla ilgili olarak iki sene önce de şunları söylemişti: "YÖK ve meslek liseleri ile ilgili yasa tasarılarını rafa kaldırmadık, nadasa bıraktık." (Zaman, 31.10.2004)
Bu vesileyle, sayın Bakan'a birkaç noktayı hatırlatmak istiyoruz:
1) Nadas, sürülmüş bir toprağın dinlendirilmeye bırakılmasıdır.
2) Anadolu çiftçisine göre, nadasın vasati müddeti bir senedir.
3) Bakan ve hükümet olarak, dört yıldır icranın başındasınız. Konuyu sürekli gündeme getirdiğiniz; ama, YÖK tarlasını bir kez olsun süremediniz bile.
4) Bu durumda, YÖK için nadastan söz etmenin hiçbir anlamı yok.
5) 12 Eylülcülerin bir tasarrufu olan YÖK tarlasında, ayrık otlarından sonra deve dikenleri de bitti. Başlangıçta yer yer fundalık iken, arazi gitgide dağlık bir alana dönüştü.
6) Hükümetin yüksek eğitim–öğretimle ilgili hemen her teşebbüsü YÖK tarafından yüzgeri edildi; siyasî irade bu alana sokturulmadı.
7) Dolayısıyla, YÖK'ün nadasa bırakıldığı falan yok. Olsa olsa, YÖK'ün müdahalesiyle nadasa bırakılan çok değerli akademisyen ve ilim adamları var.
Günün Tarihi
Suriye–Filistin Cephesi
19 Eylül 1918: Suriye–Filistin Cephesinde elim mağlubiyet.
Sona doğru yaklaşan Birinci Dünya Savaşının Suriye–Filistin cephesinde İngilizlere mağlup olduk.
Fransızların da yardım ettiği İngiliz kuvvetlerine karşı feci âkıbetin yaşandığı yer Beyrut yakınlarındaki Nablus şehri civarı oldu.
Nablus Meydan Muharebesi olarak da tarihe geçen bu çatışmada, Osmanlı Ordular Grubu Kumandanlığı el değiştirmiş, Alman Falkenhayn’ın yerine Liman Von Sanders getirilmişti. İngiliz kumandanı ise Allenbey’dir.
İngilizlerin maksadı Şam’ı zapt ettikten sonra savaşı bitirmektir.
O esnada bütün Suriye isyan hâlindedir. Bölgedeki Arap kabileleri, özellikle İngilizlerin uzun yıllardan beri yaptıkları casusluk faaliyetleri sonucu hemen tamamı Osmanlı aleyhine dönmüş vaziyette idiler.
Meşhur İttihatçı Cemal Paşanın o esnada vazifeli olarak bulunduğu Filistin–Suriye cephesinin çökmesiyle, Ortadoğu’da Osmanlı devleti yerine Batı devletlerinin hâkimiyetine de yol açılmış oldu.
Bölgedeki Müslüman unsurlar, o gün bugündür ecnebi tasallutu altında inlemeye devam ediyor.
19.09.2006
E-Posta:
[email protected]
|