Ankara Valisi Nevzat Tandoğan’ın devrim isteyen solcu ve devrimci gençlerin ağzının payını şöyle verdiği söylenir: “Türkiye’ye komünizm gelmesi lâzımsa onu da biz getiririz.” ‘Devlet herşeyi düşünüyor, siz dert etmeyin’ demek istemiş. Bu Tandoğan-öğrenci diyaloğunu aynen İsrail Sefardim Hahambaşı Şloma Amar ile Papa Benedict arasındaki gıyabî atışmaya uyarlayabiliriz.
Müslüman Alimler Birliği Başkanı Kardavi’ye gönderdiği Arapça mesajda Şloma Amar, sözlerini Papa’yı yakıştıramamış. Yahudiler bile bu üslubu Papa’ya yakıştıramadıklarına göre varın siz hesaplayın Papa’nın devirdiği çamların hesabını.
Gerçekten de kimi Yahudilere yakışsa bile böyle bir konuşma asla Papa’ya yakışmamıştır. Hahambaşı: ‘Papa üzerine vazife almasın İslâmı eleştirmek gerekirse biz ne güne duruyoruz?’ demek istemiş olabilir. Yahudiler Papa’nın konuşması nedeniyle İslâm-Katolik çatlağından istifade etmek istemişlerdir. Tabiî burada Yahudileri suçlamanın bir anlamı yok. Asıl suç onlara bu pası verende.
Peki Papa niye böyle konuşmuş olabilir? İslâmı öteki yaparak Batıyı Hıristiyanlık veya yeniden kilise şemsiyesi altında toplamak. Gazeteler bu projeyi yazdılar. Papa’nın İslâmla diyalog yerine, diğer Hıristiyan kiliselerle diyaloğu öne çıkardığı ve bunun da ötesinde Türkiye’yi dışlayarak Vatikan olarak AB’yi vaftiz etmek istediğini ve Türkiye’ye de AB’ye girmesi halinde bu hayallerine set çekeceği için karşı çıktığı ileri sürülüyor.
Aslında, 16’ıncı Benedict’in kardinallik günlerinden beri Türkiye ve İslâm takıntısı var. Adı konmamış İslâm veya onun bir parçası olarak Türkiye üzerinden Batı’yı toparlamaya çalışıyor. Fakat artık bu ontolojik olarak mümkün değil. Bu açıdan papa, Blair gibilerinin gördüğünü göremiyor. O sadece hayatını herşeye nefretle yaşamış ve nefretle tamamlamış Fallaci ile birlikte hâlâ menfi rollerini icra etmekte olan Bernard Lewis ve Kaddafi gibilerinin peşine takılmıştır.
Ratzinger, Huntington’ın papa olmuş halidir. Nitekim Batı basını da buna açıkça dikkat çekiyor. Sözgelimi, İtalyan solunun yayın organlarından L’Unita gazetesi “Papa’nın Almanya’daki konuşmasında adeta kardinallik dönemindekine benzer bir tavır sergilemiş olmasını” ima eden bir manşet kullandı. Gazetenin manşetinde, “Papa, Ratzinger’i düzeltti” denildi. Türkiye’nin AB üyesi olması halinde Fallaci, Kaddafi, Bernard Lewis, Sarkozy ve 16’ıncı Benedict Avupa’nın İslâmlaşacağını öngörüyor. Bu açıdan, papanın konuşmasının hemen ardından ölen Fallaci’nin inanmadığı öteki dünyaya gözü açık gitmemiş olacağı varsayılıyor.
***
Papa bu anlamda kimi İtalyan gazetelerin ve Bardakoğlu gibilerin dediği gibi sadece Ortaçağ’a dönüş yapmış olmuyor, aynı zamanda günümüzün şartlarını da gözardı ediyor. Rasyonalizmi savunurken irrasyanolizm çizgisine düşmek bu olsa gerek. Birincisi, Avrupa’nın ateistlerini de Hıristiyan kabul ediyor. İkincisi demoğrafik değişim ve nufus hareketlerini de yok farzediyor. Dolayısıyla ‘modern Papa’ tarihin derinliklerinde ve geçmişin hücrelerinde ve mahzenlerinde yaşıyor.
Müslüman-Hıristiyan ilişkilerine bu kadar zarar verdikten sonra sağduyunun ve aklın bir gereği olarak özür dilemesi Papa’yı düştüğü çukurdan kurtarabileceği gibi bu dinin akılla uyumlu olduğu tezini yine kendi şahsında ispatlamış olur. Gazetelerin yazdığı gibi özrün tamamlanmasına az kaldı. Ha biraz daha gayret. Papa bu anlamda futursuzca İslâmiyete ve Peygamberine hakaret eden Amerikalı İncilci Billy Graham gibi liderlerden farklı olduğunu göstermelidir. Aksi takdirde, sadece Müslümanların öfkesine değil, aynı zamanda Der Spiegel gibi dergilerin de yakıştırmasına maruz kalacaktır. Nitekim şu başlıklarla kapağa çıkmaktadır: Papst Contra Mohammed (Papa, Hz. Muhammed’e karşı.” Maalesef Türkiye ve İslâm aleyhtarlığını The Guardian gibi gazeteler de aynı minvalde yorumluyorlar. ‘Papa söyledikleriyle İslâm tehlikelidir mesajı veriyor. Bu mesajıyla birlikte hem AB’yi kilise ekseninde toparlamak, hem de farklı kiliseleri bir çatı altında toplamak istiyor....”
Papa’nın gizli şifresi bu ise insanlık yandı demektir.
***
Ünlü Faslı düşünür Cabiri de İstanbul’da Batı medeniyetinin inşasında temel yerin İslâm olduğunu söyledikten sonra, onların buna tek katkılarının Romalıların Romalı-barbar ayrımına ve ikilemine benzer bir şekilde ‘ben ve öteki’ ilâvesi olduğunu ifade etmiştir. Bunun da ayrımcılığın ve mezalimin aracı haline geldiğine dikkat çekmiştir. İhsan Eliaçık da Bizans Kralının ağzından Hazreti Muhammed’in hiçbir yenilik getirmediğini söyleyen papaya “Din adamları sınıfını ve ruhbanlığı kaldırdığı yetmez mi? Bu, getirdiği yeniliklerden sadece birisidir’ demiştir.
19.09.2006
E-Posta:
[email protected]
|