Kıbrıs’tan okuyucumuz: “Namazlarda nerelerde sesli kıraat yapılır? Nafile namazlarda sesli kıraat okunur mu?”
Gündüz kılınan Bayram ve Cuma namazları ile, cemaatle kılınması halinde akşam ve yatsı namazının ilk iki rek’âtinde, sabah namazında, teravih ve vitir namazlarında imamın Fatiha ve Zamm-ı Sûreyi açıktan okumasının vacip olduğunu; cemaatle veya ferdî olarak kılınması fark etmeksizin, öğle ve ikindi namazının tüm rek’âtleri ile, akşamın üçüncü ve yatsının üçüncü ve dördüncü rek’âtlerinde ise Fatihayı ve Zamm-ı Sûreyi gizli okumanın vacip olduğunu biliyoruz. Tek başına namaz kılanlar, sesli kıraatli namazlar olan akşam, yatsı ve sabah namazlarında dilerse kıraati sesli yaparlar, dilerse sessiz yaparlar.
Kaza namazlarında da hüküm aynıdır. Kazasını yaptığımız namaz akşam, yatsı ve sabah namazı ise, tek başına kılmamız halinde–gündüz veya gece fark etmeksizin—sesli veya sessiz kıraat yapmak tercihimize bağlıdır. Bu namazların kazâsını cemaatle kılanlar ise—gündüz de olsa, gece de olsa—sesli kıraatte bulunurlar. Öğle ve ikindi namazı gibi sessiz kıraatli namazların kazası gece de yapılmış olsa, ister cemaat, ister ferdî olsun fark etmez, kıraatinin sessiz yapılması vaciptir.
Nafile namazlara gelince; cemaatli veya cemaatsiz fark etmez, hüsuf, küsuf, tahiyyetü’l-mescit... vs. namazları gibi, gündüz kılınan nafile namazlarda sessiz kıraatte bulunmak vaciptir. Gece kılınan nafile namazlarda ise istenirse sesli, istenirse sessiz kıraatte bulunulabilir. Yağmur namazı cemaatle kılınması halinde, kıraati sesli yapmak menduptur. Yağmur namazını ferdî olarak da kılmak mümkündür.
***
Denizli’den okuyucumuz: “Akşam namazının üçüncü rek’âtinde imama yetişen kimse burada Sübhâneke’yi okuyor; dört rek’âtli namazın dördüncü rek’âtinde imama uyan kimsenin de burada Sübhâneke’yi okuması gerekir mi?”
İftitah tekbirinden sonra Sübhâneke’yi okumak sünnettir. İmama gizli okunan rek’âtte yetişen bir kimse iftitah tekbirini alır ve Sübhâneke’yi okur; açık okunan rek’âtte yetişen bir kimse, imam okumaya başlamadan, hemen Sübhâneke okuyabilecekse okur; imam açıktan okumaya başlamışsa okumaz. İmam okumayı bitirip rükû’ya eğildiğinde yetişen bir kimse iftitah tekbirini alır, eğer Sübhâneke’yi okuduğu takdirde imamın rükû’suna yetişemeyeceğini tahmin ederse okumaz, yetişebilecekse okur ve imama rükû’da yetişir. İmam selâm verdikten sonra ise; yetişemediği rek’atleri tamamlamaya baştan başlayacağı için; birinci rek’atte var olan Sübhâneke’yi kazâen yeniden okur. Selâmlar...
***
İstanbul’dan E.E. rumuzlu okuyucumuz: “Cuma Günü uzun yolculuğa çıkılabilir mi? Cuma namazı dolayısıyla, çıkılırsa hükmü ne olur?”
Cuma namazının farz olmasının şartlarından birisi “mukîm” olmaktır. Cuma namazı saatinde mukîm olmayan, yâni vatanında veya sabit bir yerde ikâmet hâlinde bulunmayan, yani seferî bulunan Müslümanlar için Cuma namazı farz olmaktan çıkar. Fakat, yol şartları müsâitse, bir meşakkat olmayacak ise, Cuma namazı kılınan bir câmiye ulaşılması hâlinde, yolculuk esnâsında Cuma namazının kılınmasında hiçbir mahzur yoktur. Cuma namazını kıldığı takdirde ayrıca öğle namazı kılmaz. Çünkü Cumayı kılmış olması sebebiyle öğle namazı kendisinden düşer.
Cuma günü uzun yolculuğa çıkılmasında hiçbir mahzur yoktur. Yolculuk esnasında cuma namazını kılabileceği gibi, eğer cuma namazına yetişemez veya vakti müsâit olmaz ise, o günün öğle namazını kılmakla namaz farîzasını edâ etmiş olur.
Bununla berâber; eğer Cuma günü ile başka bir gün arasında tercih yapabilecek ise, Cuma namazını meşakkatsiz ve esenlik içinde edâ edebilmek için, yolculuk husûsunda başka bir gün tercihinde de bulunabilir.
19.09.2006
E-Posta:
[email protected]
|