Şimdiki emeklilerin hali ortada. Kimisi can sıkıntısından bir dükkân açmış, bütün gün oturuyor. Kimi emekli maaşını takviye etmek için çalışıyor. Kimi kahve köşelerinde, kimi evlerinde.
Bunlara bakıp kendi emekliliğimi, dolayısıyla benim neslimin ihtiyarlığını düşünüyorum.
Genel olarak şöyle bir tablo çıkarıyorum. Biz teknolojiyle daha fazla içli dışlıyız, dedelerimiz gibi bihaber değiliz. Emekliliğimiz de, gençliğimiz gibi bilgisayarlarla, internetle, cep telefonlarıyla geçecek gibi geliyor.
Kahve sohbetlerinin yerini chatler, iskambil oyunların yerini sanal oyunlar, evdeki tesisat işlerinin yerini ise bilgisayarda program indirip kurmak, PC’yi çökertip formatlamak alacak.
Torunlarımızla teknolojik sohbetlere girişebileceğimizi, belki karşılıklı oyunlar oynayabileceğimizi de tahmin ediyorum. Bu açıdan kendi neslimi dedelerimizden, torunlarımızı da kendimizden şanslı görüyorum.
Peki etrafımızı saran gençlere ne anlatacağız? “Bizim zamanımızda icq diye bir program vardı. Çok popülerdi. Vaktiyle az chat yapmadım orada.” “Super Mario’yu duydunuz mu gençler? Ben onda rekor kırıyordum be.” “Bir gün posta kutumu kontrol ediyorum. Baktım aralarında ilginç bir mail. Kimden dersiniz? Tabiî ki babaannenizden.”
Arkadaşlarımızın bir kısmı internetten tanıştığımız insanlar olacak. Kimisi yıllardır konuştuğumuz ve irtibatı koparmadıklarımız, bir kısmı ise sonradan tanışıp ahbap olduklarımız.
Eğer çocuklarımızla veya torunlarımızla bilgisayarı paylaşamamak gibi bir problemimiz yoksa, evdeki varlığımız altın gününe gelen hanımları hiç rahatsız etmeyecek ve kendi halimizde bir köşede, ara sıra gelen kekler ve börekleri yiyerek uslu uslu oturacağız.
Ama yine de, “Bizim zamanımızda”lar ve “hey gidi eski günler” dilimizden eksik kalmayacak.
17.10.2006
E-Posta:
[email protected]
|