Baş (kafa) yaralanmaları
Kafa üstü düşme, denizde yere çakılma, trafik kazalarında ön cama çarpma sonucu görülen, açık veya kapalı olarak sınıflandırabileceğimiz kafa yaralanmalarıdır.
Açık kafa yaralanmaları:
Yaralanma gözle görülebildiğinden gerekli pansuman yapılır, mümkünse baş 30 derece yüksekte tutularak (yarı oturur pozisyonda) hastahaneye nakledilir. Eğer kulaktan veya burundan açık kırmızı renkli kanama ya da kanla birlikte berrak sıvı geliyorsa, BOS (beyin-omurilik sıvısı) geliyor demektir. Bu şiddetli kafa yaralanmalarında (genellikle de kırıklarında) görülür. Bu gibi durumlarda kanayan burna ya da kulağa gevşek pansuman konarak dışarı akış sağlanır. Kesinlikle tampon yapılmaz! Eğer BOS kulaktan geliyorsa, pansuman konulduktan sonra yaralı o kulağın üzerine gelecek şekilde yan yatırılır ve hastahaneye nakledilir.
Kapalı kafa yaralanmaları:
Gözle görülür bir yaralanma olmadığından, vurma, çarpma, düşme, darbe sonrası veya yüksek tansiyonu olan kişilerde aşağıdaki belirtiler görülürse; bilinci kapalıysa yan yatırılarak, bilinci yerindeyse baş yüksekte olacak şekilde yatırılarak, hastahaneye götürülmelidir.
Belirtiler:
* Fışkırır tarzda kusma.
* Aniden başlayan baş ağrısı, baş dönmesi veya kulak çınlaması.
* Kol(lar) veya bacak(lar)da karıncalanma, uyuşma, ilerleyen kuvvet kaybı, felç.
* Sebepsiz uyku hali, konuşmada pelteklik, anlamsız konuşmalar, kendini kaybetme, bilinç kaybı.
* Solunumda yavaşlama, iç çekmeler, sesli solunum, hızlanan ve yavaşlayan solunum.
* Nabızda değişiklikler, vücut ısısında yükselme (kan basıncında yükselme).
* Kanama ilerledikçe gözbebekleri büyüklüğünde farklılık (anizokori), çift görme, görmede bulanıklık.
İlkyardım:
Yukarıda bahsedilen sebepler sonucunda bu belirtilerden biri veya birkaçı görülürse, yukarıda anlatıldığı şekilde hemen hastahaneye götürülmelidir.
|
Dr. Mehmet BEŞİROĞLU
25.10.2006
|
|
Göz yaralanmaları
Görme organımızdaki yaralanmaları birkaç başlık altında inceleyebiliriz:
1- Yaralanmalar:
* Korneada yabancı cisim bulunması (göze yabancı cisim kaçması).
* Göze yabancı cismin batması.
* Yırtılmalar.
2- Yanıklar:
* Kimyasal yanıklar.
* lsı (termal) yanıkları.
* Işın yanıkları.
1- YARALANMALAR:
Göze yabancı cisim kaçması: Yabancı cisim ( toz, kirpik vb) kornea üzerindedir veya gözkapağı altındadır. Bu durumda göz temiz su ile yıkanır. Eğer cisim göz kapağının altındaysa, göz kapağı ters çevrilerek pamuklu çubukla uzaklaştırılabilir.
Yabancı cisim batmışsa:
Genel kural burada da geçerlidir: Batan cisimler çıkarılmaz, sabitlenir. Üzeri koni biçiminde bir malzeme (veya bardak) ile kapatılır. Gözler birlikte hareket ettiğinden sağlam göz de kapatılmalıdır.
Yırtılmalar:
Yaralı göz hemen steril gazlı bezle kapatılır, sağlam gözde kapatıldıktan sonra en kısa sürede hastahaneye götürülmelidir.
2- YANIKLAR:
Kimyasal yanıklar:
Tek ve ilk acil tedavi yıkamaktır. Yıkamak için her türlü temiz su (varsa serum fizyolojik tercih edilmelidir) kullanılabilir. Şartlar suyu göze dökmeyi, hastanın başını musluk altına sokmayı, su ile dolu bir kap içine göz sokularak göz kapaklarının hızla kırpıştırılmasını gerektirebilir. Gözü yıkarken suyun akış yönü içten dışa doğru olmalıdır, aksi halde sağlam gözde etkilenebilir. Daha sonra her iki gözde kapatılarak hastahaneye ulaştırılır. Yıkama süresi en az 15 dakika olmalıdır.
Isı (alev) yanıkları:
Göz kapakları genellikle kapanır ve yapışabilir. O sebeple her iki göz yıkandıktan sonra ıslak pansumanla kapatılarak hastaneye götürülmelidir.
Işın yanıkları:
Kızılötesi ışınlar, çıplak gözle güneş tutulmasının izlenmesi, lazer ışını retinada ağrısız ancak kalıcı görme kaybına sebep olur. Kaynak yapmak, uzun süreli güneş lambasına, ultraviyole ışınlarına ve parlak ışınlara (karla kaplı alanlar, çöl, durgun deniz gibi) maruz kalmak gözde yüzeysel yanıklara sebep olabilir. İlk anda fazla belirti görülmezken, 3-5 saat sonra kızarıklık, şişlik, aşırı gözyaşı salgılanması görülebilir. Gözler yine ıslak pedlerle kapatılarak, kişi hastahaneye götürülür.
Hangi tip göz yaralanması olursa olsun, yaralı gözün yanı sıra sağlam göz de mutlaka kapatılmalıdır, yaralı gözün daha fazla zarar görmemesi için!
|
Dr. Mehmet BEŞİROĞLU
25.10.2006
|
|
Onuncu devâ
Ey lüzumsuz merak eden hasta!
Sen hastalığın şiddetinden merak edip yorulma
O merakın senin hastalığını ağırlaştırır.
Hastalığın hafifleşmesini istersen, eğer
merak etmemeye çalış bu seni rahatlatır
hastalığın faydalarını, sevabını
ve çabuk geçeceğini düşün, merakı kaldır,
hastalığın kökünü kes.
Cennetteki kevsere ruhunu daldır
merak edip hastalığını çoğaltma
ezilme maddî hastalığın altında,
hem bu merak mânevî bir hastalığı kalbine verir;
maddî hastalık ona dayanır, hayat bulur iç verir
manevî bahçende güller yerine zakkum büyütür.
Eğer teslimiyetle, rıza ile, hastalığın hikmetini düşünsen
o merakın gitse, o an bayram günüdür
hem maddî hastalığın kökünü kırar küçülür
o musibetin hafifleşir, çürür gider.
Hususan evhamla bir dirhem maddî hastalık,
bazan merak vasıtasıyla büyür on dirhem kadarlık
Merak kesilmesiyle, o hastalığın onda dokuzu gider.
Merak, hastalığı ziyade ettiği gibi, isyana da kapı açık
hikmet-i İlâhiyeyi itham ve rahmet-i İlâhiyeyi tenkit de eder bazen
bu bir şikâyettir, her nimeti veren Rabbe
olmaz arzusu kişinin
aksi maksadıyla birde tokat yer,
hastalığını ziyadeleştirir merak
Evet, nasıl ki şükür nimeti ziyadeleştirir;
öyle de, şekvâ, hastalığı, musibeti tezyid eder.
Hem merakın kendisi de bir hastalıktır.
Onun ilâcı, hastalığın hikmetini bilmektir.
Madem hikmetini, faydasını bildin;
o merhemi meraka sür, kurtul
o zaman asıl musibeti defter-i amelden sildin
Ah yerine oh de; rahat et
“Vâ esefâ” yerine “Elhamdü lillâhi alâ külli hal” söyle sabret
Biricik annemin sabırla tahammül ettiği hastalık imtihanında sabır müdavimi olması temennisi ile tüm hasta annelere ve musibet zedelere şafi-i hakikiden hayırlı ve sabırlı şifalar niyaz ederiz.
|
Ömer Faruk TOPÇU
25.10.2006
|
|
Sorularla diş eti sağlığı
Sağlıklı dişeti nasıl olmalı?
Sağlıklı dişeti gül kurusu renginde, sıkı yapıda olmalı, dişten kolaylıkla ayrılmamalı, dişeti kenarı diş üzerinde bıçak ağzı şeklinde sonlanmalı ve dişeti portakal kabuğu şeklinde pütürüklü yapıda olmalıdır. Ayrıca dişeti kendi kendine kanamamalı ve fırçalarken kanamamalıdır. (fırçayı yanlış kullanmaya bağlı kanama olabilir)
Hastalıklı dişeti nasıldır?
Hastalıklı dişeti öncelikle eski sağlıklı haldeki rengini kaybetmiştir, rengi parlak kırmızıdır. Portakal kabuğu şeklindeki pütürüklü yapısını da kaybetmiştir. Sıkı yapısını da kaybetmiş olabilir ve dişten kolaylıkla ayrılabilir. Ortadan ileri dereceye kadar iltihaplı olabilir. Dişetleri kaşınma yapabilir. En önemli belirtilerinden birisi de dişetlerinin kanamasıdır. Erken teşhiste dişeti kanaması önemlidir. İleri derece hastalıklarda dişleri çevreleyen kemiğin kaybına bağlı dişlerde sallanma hatta dişlerin kaybıyla karşılaşılabilinir.
Dişeti hastalıklarının asıl sebebi nedir?
Çok çeşitli sebepleri vardır. Ama en önemli etken bakteri plağıdır. Yani plak içerisindeki mikro organizmalardır. Ağız vücudumuzun giriş yeri olduğu için çok kirlidir. Ağızda 600 çeşit mikroorganizma tesbit edilmiştir. İdrar bile ağız ortamından daha temizdir.
Dişeti hastalıkları nasıl önlenebilir?
Hijyenle. En önemlisi de kişinin kendi sağlığına önem vermesidir. Kişi kendi ağız hijyenini doğru bir şekilde yaparsa dişeti hastalığının oluşma riski büyük oranda azalır. İleri derecede olan veya farklı sebeplere bağlı olan hastalıkların sebepleri araştırılmalıdır. Asıl etkene yönelik tedavi yapılmalıdır.
Ağız hijyeni nasıl sağlanır?
Ağız diş sağlığının korunmasında en önemli iş yemek artıklarının, bakterilerin dişler üzerinden mekanik olarak uzaklaştırılmasıdır. Yani diş fırçasının etkin bir şekilde kullanılmasıdır. Diş macunlarının etkisi de önemlidir. Ama mekanik olarak uzaklaştırılmadıktan sonra macun işe yaramaz. Hatta bulantı yada farklı sebeplerle diş macunu kullanamayan hastalara macunsuz dişlerini fırçalamalarını tavsiye ederiz.
|
25.10.2006
|
|
Vücudun mucizevî gıdası: Yoğurt
Yoğurt, vücudumuz için mucizevi etkilere sahip, çok önemli bir besin kaynağıdır.
Yapısı ve ihtiva ettiği besin değerleri sebebiyle insan sağlığı açısından kaynağı sütte bile olmayan faydalara sahiptir.
Vücudumuz yoğurdun içindeki kalsiyum ve proteini süte göre daha çabuk emer. Bu sebeple yoğurt kemiklerin gelişimi açısından süte göre daha etkilidir. Yoğurt, zengin besin değeri sayesinde bağışıklık sistemini güçlendirir. Bu özelliği sebebiyle vücudu kanserden mide ve bağırsak hastalıklarından mide, kolon ve ince bağırsak kanserlerine kadar birçok hastalıktan korur.
Kolesterol emilimini azaltır. Yoğurt probiyotik aktiviteye sahiptir. Çocukların bulaşıcı karaciğer iltihabı (hepatit) hastalıklarının tedavilerinde kullanılır. Bağırsaklarda bulunan tehlikeli ve zararlı mikropların yaşamasını engeller. Sindirimi kolaylaştırır. Çünkü, vücutta kendi kendine sindirilen tek gıda yoğurttur. Tüberküloz hastalığına karşı tabiî bir antibiyotik etkisi gösterir. Stres, alkol, kolalı ve karbonatlı içeceklerle zarar gören sindirim sistemini korur. Bazı bünyeler yapısı gereği sütteki laktozu sindiremez. Bu durum fiziksel rahatsızlıklara sebep olur. Sütte bulunan laktoz, yoğurtta laktik asite dönüştüğünden, bu kişiler gerekli besinleri yoğurttan sağlayabilir. Yoğurt, güzellik için de çok önemli bir besin kaynağıdır. Cilde, mucizevi bir parlaklık kazandırır. % 61 oranında yağ yakıcı özelliği sebebiyle formda kalmanızı sağlar.
|
Dr. Turan SAĞLIK
25.10.2006
|
|
Gripten korunmak için
Grip, influenza denilen virüsün, solunum yoluyla insan vücuduna girerek özellikle sonbahar sonu, kış ve ilkbahar başında salgınlara sebep olduğu bir enfeksiyon hastalığıdır. Grip enfeksiyonu toplumun yüzde 1-2 ‘sini etkileyen önemli bir sağlık sorunudur.
Özellikle mevsim değişim dönemlerinde sıcak ve soğuk hava değişimlerine dikkat etmeliler ve ne terletecek, ne de üşütecek elbiseler giymemelidirler. Aşırı yağlı yiyecekler tüketmemelidir. Mümkün olduğu düzeyde protein, yağ oranı dengelenmiş, içinde bulunulan mevsime has sebze yemekleri ve yine o mevsime has meyveler tüketilmelidir.
Her yıl bir önceki yılın grip virüsünden elde edilen aşı kullanılmaktadır. Bu tam bir korunma sağlamada hastalığa yakalanma riskini önemli ölçüde azaltmaktadır. Bu sebepten dolayıdır ki; riskli gruplara her yıl grip aşısı olmayı tavsiye etmekteyiz.
|
Dr. Safa SADIK
25.10.2006
|