Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 23 Kasım 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

M. Latif SALİHOĞLU

Fikir ve ifade hürriyeti



Türkiye'de cumhuriyet idaresi vardır. Ancak, tam değil; eksik.

Türkiye'de demokrasi de var. Ama, yine tam değil; eksik.

Kezâ, Türkiye'de düşünce ve ifade hürriyeti olduğu da söyleniyor. Fakat, bunun da tam olmadığını, hatta eksiklerinin çok olduğunu insaf/vicdan sahibi herkes bilir.

İşte, son yaşanan Prof. Dr. Atilla Yayla örneğinde olduğu gibi...

Bu akademisyen şahıs "Kemalizmin ilerlemeye değil, daha çok gerilemeye tekabül ettiği" yönünde bir fikir serdetmesiyle birlikte, öyle bir velvele kopartıldı ki, adamın adeta dünyası başına yıkıldı.

Derhal harekete geçen etkili ve yetkili çevreler, ellerindeki yetkiyi bir çeşit silâh gibi kullanmayı tercih ettiler.

Fikren mukabele edemediklerinden olacak, bunlar sayın Yayla'yı üniversiteden dışlama, onu kin ve öfke dolu sözlerle karalama, hatta bir kısmı da linç kampanyasını açma yoluna gitti.

Yalan ve iftira ise, gırla gidiyor.

Meselâ, söz konusu konuşmanın yapıldığı ortamda bulunan yazar Ali Bulaç, sayın Yayla'nın Atatürk'ün şahsına hakaret babında bir tek ifadesinin dahi bulunmadığına şehadet ettiği halde, saldırgan kesim ise meseleyi kasten dolandırıyor ve hakaret noktasına getirip sabitlemeye çalışıyor.

Hani, hür bir ülkeyiz ya... Hani, 5816'ya göre eleştirmek serbest, hakaret yasak ya...

İşte bundan dolayı, Yayla'nın düşüncesinden şiddetle rahatsız olan Kemalistler, işi ille de "hakaret" sınırına getirip dayandırmak istiyor.

Yani, bunlar bir cihette suç icad etmek istiyorlar. Ayrıca, hızını alamayıp onu nasıl linç edebileceklerinin hesabını, planını yapıyorlar.

Şimdi, bu noktada durup şu bir sorunun cevabını bulmaya çalışalım.

Soru şu: Türkiye'de düşünce ve ifade hürriyeti var mıdır, varsa ne ölçüdedir?

Bu sorunun bir yönüyle cevabı şu olsa gerektir: Kemalizmi eleştiren Prof. Yayla'nın karşılaştığı durum, gördüğü muamele, aldığı tenkit ve destek, Türkiye'de fikir ve söz hürriyetinin ne ölçüde olduğunu gösteriyor.

Bereket ki, Prof. Yayla ve onun gibi liberal görüş sahibi aydınlar, Türkiye'de artık yalnız ve kimsesiz değil.

Akademisyenler, fikir hürriyetini savunmak adına henüz ciddî bir tepki vermediler gerçi; ama, basın yayın camiasının değerli birçok kalemi tarafından gayet güzel ve tam yerinde tesirli savunmalar yapıldı. Kalemlerine sağlık.

Oran olarak baktığımızda da, şimdiki durum eskiye nazaran çok daha ileri bir seviyede görüyor. Bu da, elbette ki sevindirici, memnuniyet verici bir gelişme.

Bundan sonra ne mi olur?

Hür düşüncenin tebrik, destek ve alkışlarını hak eden Prof. Yayla, bu husus için şöyle diyor: "Eğer bu uğurda bir bedel vermek gerekiyorsa, o bedeli de ödemeye hazırız."

Bizler de, sayın Yayla'nın fikir hürriyetinden yanayız. Kendisi, sözlerinin arkasında durması ve geri adım atmaması halinde, bizim desteğimiz de sonuna kadar devam edecek.

Günün Tarihi

Son "Cihad–ı Ekber" ilânı

23 Kasım 1914: Bir ay kadar önce kendini Birinci Dünya Savaşının ortasında bulan Osmanlı Devleti, "Halife–i Müslimîn" imzasıyla ilân etmiş olduğu "Cihad–ı Ekber"i, bir beyannâme ile İslâm dünyasına duyurdu.

Şeyhülislâm Ürgüplü Hayri Efendinin hazırlatmış olduğu "Cihad–ı Ekber" fetvâsı, Fetvâ Emini Ali Haydar Efendi tarafından Fatih Camii avlusunda toplanan asker ve sivil kalabalığa hitaben okundu.

İslâm milletleri tarafından sahiplenilmeyen, dolayısıyla maksadına vâsıl olmayan bu fetvâ, ana hatlarıyla şu beş maddeyi ihtiva ediyordu:

1) Padişahın cihad emrine herkesin katılması farzdır.

2) İslâm Hilafetini ortadan kaldırmak isteyen Rusya, İngiltere ve Fransa'nın idaresi altında olan bütün Müslümanların bu devletler aleyhine birleşmesi şart olmuştur.

3) Bu farziyete rağmen cihada katılmayanlar ağır cezaya düçâr olacaklardır.

4) İslâm (Osmanlı) askerini öldüren yukarıdaki devletlerin tebaası Müslüman askerler, büyük günah işlemiş olurlar.

5) İngiltere, Fransa, Rusya, Sırp, Karadağ hükümetleri idaresinde bulunan Müslümanların, İslâm Devletine yardımcı olan Almanya ve Avusturya aleyhine harp etmeleri, bu devletin zararına olacağı için büyük günah sayılır.

Zafer kolay değildi

Fetvanın İslâm dünyasında bulduğu makes, son derece zayıftır. Sebebi basit: Osmanlı aydını Avrupaîleşme başlamış ve İslâm dünyasına sırtını çevirmiş, devlet de sömürgeci devletlerin faaliyetine yıllarca seyirci kalmıştır.

Dolayısıyla, Müslümanlardan sağlanan destekler, münferit olmaktan öteye gidememiştir.

Bu durumda, neredeyse 200 senedir hiç zafer kazanmamış olan Osmanlı ordusunun, dünya çapında yaşanan bu yeni büyük savaşta bir başarı elde etmesi hiç de kolay olmayacaktı. Gerçi, yanında Almanya gibi güçlü bir devlet vardı. Fakat, İtalyan Harbi ile Birinci ve İkinci Balkan mağlubiyetlerinin neticeleri düşünüldüğünde, Osmanlı'nın zafer kazanması pek mümkün görünmüyordu.

Bununla beraber, düşman kuvvetlerinin Çanakkale Boğazı ile Bitlis Boğazını geçememiş olmasını, yine de mühimsemek gerekir.

23.11.2006

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (22.11.2006) - Cennet Bahçesinin Bülbül'ü

  (21.11.2006) - Yasağa karşı yasak gösteri

  (20.11.2006) - "Kıbrıs Fatihi" palavrası

  (18.11.2006) - Tashih ve tasrih notları

  (17.11.2006) - Nurculuk tehlikesi (!)

  (16.11.2006) - Ecevit ve Nurcular

  (15.11.2006) - Değişim sinyalleri

  (14.11.2006) - Turkuaz'ın siyasî rengi

  (13.11.2006) - Başkent'e Kasım yolculuğu

  (11.11.2006) - "Bir buçuk" hikâyesi

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habip FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Metin KARABAŞOĞLU

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahaddin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit ŞİMŞEK

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004