Geçenlerde bir dost, “Zengin hazinelerin fakir bekçileriyiz” demişti.
Birçok noktada uygulanabilecek bu hakikat, iman gibi eşsiz bir hazineye sahip olduğu halde onun kadir, kıymet, zengin ve enginliğinin farkına varamama gibi büyük bir gaflet için de kullanılabilir.
İman üzerine yoğunlaşan Bediüzzaman Hazretleri, eserlerinin birçok yerinde imanın sayısız nur ve faydalarından bahseder ve bunu örneklerle anlatır. İnsan bunları okuyunca zevk ve heyecandan dört köşe olur, sevinçten yerinde duramaz, uçar hâle gelir âdetâ.
Zengin bir hazinenin niçin fakir bekçileri olalım ki?
Mektûbat’ta geçen şu ifadelere bakın: “Cenâb-ı Hakkı tanıyan ve seven, nihayetsiz saadete, nimete, envara [nurlara] ya bilkuvve veya bilfiil mazhardır. Onu hakikî tanımayan nihayetsiz şekavete, âlâma ve evhama mânen ve maddeten mübtelâ olur.”2
Allah’ı tanımamakla onca elem, evham ve mutsuzluğa maruz kalırken, Ona imanla bütün bu sıkıntılardan kurtulan, nihayetsiz saadet, nimet ve nurlara mazhar olan insan, dünyasının dahi Cennete döndüğünü hemen hisseder.
Bediüzzaman Hazretleri Şuâlar isimli eserinde (4. Şuâ), “Allah bize yeter. O ne güzel vekildir”3 âyet-i kerimesini açıklarken, bütün elem ve kederlerini, sıkıntı ve problemleri giderecek bir Rabbimizin bulunuşunun ne kadar büyük bir nimet olduğunu açıklar. Meselâ verdiği nimetleri sayarken der ki: “Hayvanât içinde beni dahi, menşeim olan bir katre sudan yaratan yaratmış, mucizâne yapmış, kulağımı açıp gözümü takmış. Kalbime öyle bir dimağ, sineme öyle bir kalp, ağzıma öyle bir dil koymuş ki, dimağ ve kalp ve dilde rahmetin umum hazinelerinde iddihar edilen bütün Rahmânî hediyeleri, meyveleri tartacak, bilecek yüzer mizancıkları, ölçücükleri ve Esmâ-i Hüsnâ’nın nihayetsiz cilvelerinin definelerini açacak, anlayacak binler âletleri yaratmış, yapmış, yazmış; kokuların, tatların, renklerin adedince taifeleri o âletlere yardımcı vermiş.”4
Bu bir zenginliktir, üstünlüktür ve bütün bunların şuuruna insan imanla varır. Kur’ân bize, “Gevşemeyin ve üzülmeyin” derken “İnanıyorsanız üstünsünüz”5 buyurarak bu hazinenin, üstünlüğün farkında olmamızı ister.
Öyle ya bunca eşsiz bir hazineye sahip olan insan, bunun idrakiyle yaşar.
Dipnotlar: 1- Mesnevî-i Nuriye, s. 125. 2- Mektûbât, s. 218. 3- Âl-i İmran Sûresi: 173. 4- Şuâlar, s. 64. 5- Âl-i imran Suresi: 139.
23.11.2006
E-Posta:
[email protected]
|