Detaylardan arınma
Dünyadan Karim Raşit, Derin Sarıyer de ülkemizden en beğendiğim tasarımcılardan olur. İtalya, tasarımda öncü kuruluştur. Design sözcüğü Latince ‘Designare’dan geliyor ve meali bir şeye işaret etmektir. Yirminci yüzyılın başlarından itibaren grafik design da dünyada iz bırakıyor. Gülmeyin. Kısaca bilgilerim tamamen değilse bile, kısmen grafik dışı etütler. Detaylardan istesem de kurtulamıyorum. Grafik tasarımcılardan kimleri tanıyorsunuz sorusuna da henüz o kadar uzun boylu değil (değilim de) cevabını verebiliyorum.
Bundan böyle ambalaj sanayi, ürününüzün dünya markası olması için çok çok önemli. Ürün sizseniz, bir koçla çalışmanız, manager edinmeniz tanıtımınızı ne denli etkiliyorsa, kitap, dergi kapağı, film afişi, peynir paketinin üzerindeki logoyla amaçlanan şeyde aslında bir mesaj iletmek. İyi bir logo, firmanın imajını derinden derine büyütebiliyor, tersi diğerlerine yönlendirebilir. O yüzden ambalaja para veriyoruz sözünü işittiyseniz, doğru bir söz. Ne kadar para o kadar imaj maalesef. Ailem bir dönem kolonyacılık yaptığından, ambalaj tasarımında son sözü san’atçımız söylerdi. Beğenideki eğilimler kendini tekrar ettiğinden olsa gerek, dolayısıyla babamın seksenlerin başında çıkarmış olduğu tütün kolonyası kutusunu hâlâ zevkli buluyorum. Büyüğümün teknik bilgilerden anladığını söyleyemeyiz. Daha çok yeteneği ve moda eğilimleri, bittabi titizliği markasını ileriye taşıdı. Güzel san’atlar fakültelerinde bu bölüme girdiğinizde, ‘Ambalaj tasarımında grafik ögeler’ gibi derslerden, aralarında diplomalı art direktör olamayanlar çıkıyor. Düşüncem; beceri ve zekâ bu işte önemli. Bu yüzden eğitimi sadece okulla sınırlama ey okuyan diyerek, yazdıklarımla ilgilenenlere iki satır sonra çok faydalı bir eser teklifinde bulunacağım. Rikkat!
Popüler tasarıma yeni bakış, yeni bir soluk getirebileceğini umarak, önceliği yeni başlayanlara veren, tanımayı, tanıtmayı amaçlarının arasına alan, yayın hayatına 2006 Ekim ayında giren ‘Grafik Tasarım’ın ikinci sayısı bu ay yayınlandı. Aldığım birkaç müzikalitenin dışında ‘ben küçükken’ dergicilik şimdiki gibi, ohoo. Bir buçuk ayı ardında bırakan, anlayışımızı arttıracak, logotype’le büsbütün ilgili dergiyi Ankara’da Megavizyon’dan 5 milyona temin edebilirsiniz. Piyasa da fiyatı bu. Kapakta en önde Jonathan Barnbrook var. Yayın önceliği tipografi olan herkese hitap ediyor.
Tasarlayana göre müşteri daima haklı değildir. San’atınızı anlamayanlar, san’attan anlamayanlardır. Dergide müşteriye yazık olmuş diyen ‘Ömer Durmaz’ın eleştirileri oldukça yerinde. Durmaz; Hokkabaz filminin afişindeki ‘Z’ harfini uygun bulmamış, Desa’nın da markasını yeni modelinin etkileyeceğini düşünmüş olmalı ki, neredeyse firmaya: acil değiştirin, yanlış kişi çağrısında bulunuyor. Oto Eksper ilânını beğenmesi de dâhil (iyi fikir), tüm eleştirileri makul ve yerinde (www.grafiktasarim.org).
Süreli yayının portfolyo sayfalarında Eray Kula’nın afiş ve logotype’leri özellikle ilgimi çekti ve dışarıdan bir bakış açısıyla ne düşündüğünü sordum. Dış basından (Almanca’sı olduğu için) Alman dergilerini tercih eden Kula, dergiyi oldukça başarılı bulduğunu söyledi.
Hazır yakalamışken, Türkiye’de tasarımcı olmanın zorlukları neler merakımıza; görsel olarak kendini ifade edebiliyorsun ama müşteri kitlesi anlamakta zorluk çekiyor, firmalar işe tasarımcıdan çok farklı bakıyorlar diye cevaplarken, istemediği halde onun da sırf müşteri öyle istiyor kabilinden web alanında çalışmaları olmuş. Siz okullusunuz kurs mezunlarına bir gıcığınız var mı, bizden daha iyi işler yapıyorlar gibi daha gıcık bir soruyaysa: Kesinlikle hayır. Fakat temel eğitimin yine de şart olduğuna inanıyorum diye cevap verdi. Bu arada, büyük usta ‘Yurdaer Altıntaş’tan ders almamış (sordum). Çok istermiş. Çoğunlukla sitesinden de görebileceğiniz kadarıyla san’atsal çalışmaları tercih etmiş (Orwell’ın Ayrıntı’dan çıkan 1984 kitap kapağı, afişleri bunun bir göstergesi). Web’deki İbrahim Tatlıses illüstrasyonuysa tamamen popüler kültüre gönderme amaçlı yapılmış
(www.eraykula.com)
|
Belma UĞUR
19.11.2006
|
|
Sun, Java’yı açık kaynağa dönüştürüyor
Sun Microsystems, amiral gemisi Java teknolojisini açık kaynak projeye dönüştürüyor. Yazılımlar internette ücretsiz dağıtılacak.
Sunucu üreticisi Sun Microsystems, açık kaynağa son derece önemli bir destek verdi ve Java projesini kamuya açtı. Java’nın internetten kamuya açılması, açıkkaynak kâinatına son zamanlarda yapılar en büyük eklemelerden biri oldu. Sun Microsystems’ın açık kaynağa yönelişi, telif haklarını en sert savunan şirketlerin dahi açık kaynağa olumlu baktığının bir ıspatı. Sun’ın geliştirdiği yazılımlar dünyadaki 3.8 milyar cep telefonunda kullanılıyor.
Santa Clara-merkezli Sun Microsystems, telifi kendisinde bulunmayan bazı kodlar hariç tüm Java muhtevası GNU General Public License çerçevesinde internete koyacak. Java’nın açık kaynağa dönüşümüyle, dünya çapında binlerce yazılımcı kodlar üzerinde modifikasyon, açık yamama ve yeni özelliklerin eklenmesi gibi işlemler gerçekleştirebilecek.
Java kodlarının tümünün Mart 2007’de internete geçirilmesi bekleniyor. Açıkkaynağa geçiş Java’nın taşınabilir cihazlar, kişisel bilgisayar ve sunucu versiyonlarının tümü kapsıyor.
Sun Microsystems, 2000 yılındaki Silikon Vadisi kirizinden sonra açık kaynağa yatırım yaparak yeniden dirilmişti. Şirket açıkkaynağı kurumsal bir strateji olarak değerlendiriyor. Sun Microsystems’ın yazılımdan sorumlu Başkan Yardımcısı Rich Green, dünya çapında daha çok programcıyı ‘Javacı’ yaparak katılım ve katkıyı artırmak istediklerini, açıkkaynağa geçişin bunun bir aşaması olduğunu vurguluyor. Green, şirketin açıkkaynağa bakışını “İçerik ve uygulama zenginliği, kapasite artırımı gerçekleşecek, açıkkaynak sayesinde Java bir icat platformuna dönüşecek.” şeklinde açıkladı.
|
Neslihan ÖZGÜL
19.11.2006
|
|
Kablo ve fiş tarih oluyor!
ABD’li araştırmacılar, dizüstü bilgisayar ya da MP3 çalar gibi elektronik cihazlara kablosuz elektrik iletebilecek bir sistem tasarladı. Üç ile beş metre öteden çalışabilecek olan sistem, akustik titreşimler yerine elektromanyetik dalgaların rezonansını kullanıyor. Kablosuz enerji transferi fikri ilk kez ortaya atılmıyor. 19. yüzyılda yaşayan fizikçi ve mühendis Nikola Tesla, New York’taki Wardenclyffe Kulesi’nde yaptığı en önemli uzun menzilli kablosuz enerji transferi denemesini, parası bittiği için yarım bırakmıştı. Ekip yeni sistemi henüz inşa edip test etmedi ama bilgisayar modelleri ve matematik, sistemin çalışacağını gösteriyor.
|
19.11.2006
|
|
Intel’den 4 çekirdekli işlemci
Dünyanın önde gelen yonga üreticilerinden Intel’in Türkiye Müdürü Ege Ertem, çift çekirdek (Intel Core 2 Duo) teknolojisinin oturduğunu, 4 çekirdekli işlemciyi çıkarmak üzere olduklarını bildirdi.
Intel Türkiye Müdürü Ertem, iki çekirdek teknolojisinin oturduğunu, bir yıldan fazla süredir satılan çift çekirdekli işlemcilerin şu anda en çok tercih edilen işlemciler olduğunu belirtti. Ertem, Intel’in 4 çekirdekli işlemcileri çıkarmak üzere olduğunu kaydetti.
Çift çekirdekli işlemcilerin, “biri fiyatına iki tane almak” anlamına geldiğini vurgulayan Ertem, “Çift çekirdekli işlemciler virüs kapmaz, arıza yapmaz. Virüs kapmaz, çünkü virüs programları normalde bilgisayarları yavaşlatıyor. Çift çekirdekli işlemcilerde çekirdeklerden biri normal işleri yaparken, diğer çekirdek virüs programını çalıştırıyor” diye konuştu. Yeni işlemcilerin çok daha az elektrik tükettiğini dile getiren Ertem, ”Yeni Intel core 2 Duo işlemcili bilgisayarı bir yıl açık tuttuğunuzda, 2 ay boyunca evdeki çamaşır makinesinin 24 saat çalışması kadar elektrikten kazancınız oluyor. Yeni işlemciler daha az ısınıyor ve daha az arıza yapıyor. Bu da işlemcinin ömrünü uzatıyor. Hem performansta artış var, hem de tasarruflu” dedi. Ertem, perakende mağazalarında satılan bilgisayarların yüzde 50’sinin Intel Core 2 Duo işlemcili olduğunu, bunun ciddî bir rakam anlamına geldiğini söyledi.
|
19.11.2006
|
|
İnternette vergi indirimi gündemde
Hükümet, cep telefonlarının ardından internet için de vergi indirimine hazırlanıyor. Devam eden çalışmayla internet hizmetlerinden alınan özel iletişim vergisi oranları düşürülecek. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın açıkladığı elektronik haberleşmedeki vergi indiriminin internet ve veri hizmetlerini de kapsadığı ortaya çıktı. Hükümet, 31 Temmuz 2004’ten bu yana internet hizmetlerinin tesis, nakil ve devrinde alınan yüzde 15 oranındaki özel iletişim vergisinde indirim yapmayı programına aldı.
Ulaştırma Bakanlığı, Devlet Planlama Teşkilâtı ve Telekomünikasyon Kurumu’nun yürüteceği çalışmaların 2007 yılı içinde tamamlanması öngörülüyor. Ulaştırma Bakanlığı yetkilileri, internet hizmetlerinin kullanımını teşvik amacıyla getirilecek indirim için çalışmaların henüz başlangıç aşamasında olduğunu belirtti.
Cep telefonu vergileri için dörder aylık kademelerle yüzde 5’ler düzeyinde indirim teklif eden Telekomünikasyon Kurumu’nun ise internet vergileri konusunda henüz bir teklif sunmadığı bildirildi. İndirim için Maliye Bakanlığı ile de görüşülecek. İletişim vergilerindeki indirim için ana strateji ise 2007 sonuna kadar Avrupa Birliği normlarının yakalanması olarak belirlendi.
Öte yandan, Türkiye’deki internet kullanıcı sayısının bu yılsonunda 13, 2007 sonunda ise 17 milyona ulaşacağı tahmin edildi. Telekomünikasyon hizmet pazarı büyüklüğünün ise bu yıla göre yüzde 12 artışla 14 milyar dolara ulaşması öngörüldü.
|
19.11.2006
|
|
Şimdi de video virüsü!
Windows kullanıcıları W32/Realor adında, videoları kullanarak bulaşan yeni bir virüs ile karşı karşıya. Real Media dosyaları aracılığı ile bulaşan virüs, bilgisayarları “düşman” bir web sitesine yönlendirdiriyor. Bundan sonraki adım bir Internet Explorer açığını kullanarak bilgisayara girmek. Henüz fazla yaygınlaşmayan virüs, Microsoft’un internetten video yayını izlemekte kullanılan Adobe Flash Player ile ilgili yama yayınlamasıyla aynı döneme rastladı. Geçen hafta gerçekleşen, MySpace bloglarının ziyaretçilerine yönelik saldırı da video dünyasının virüs yazıcıların ilgi alanına girdiğini gösteriyor. Saldırganlar video dosyaları ile virüs göndermeyi pek cazip bulmasa da, YouTube gerçeği ve kullanıcıların videolara karşı artan merakı bu fikirlerini değiştirmiş görünüyor.
Kullanıcı tarafında tehditlerinden korunması nispeten kolay olan video saldırılarının, video virüs yazıcılara itici gelmesinin sebebi, dosyalarının büyük ve virüs gönderme açısından külfetli olmasıydı. Fakat kullanıcılar arasındaki video paylaşımının ve seyrinin beklenmedik şekilde artışı virüsleri yazanları bu hedefe yönlendirmiş gözüküyor.
Aslında videolara ilgi çok şaşırtıcı değil. Sadece 2006 yılı boyunca video oynatan programlara yönelik (QuickTime Player, RealOne, Real Player ve Windows Media Player) 26 virüs bulundu.
Bundan önce videolara yapılan saldırılar; Kama Sutra ve Blackmail virüslerinin video eklentileri gibi görünme, Google’ın video sitesinden alınana e-posta adreslerine gönderilen ve iPod’lara bulaşan virüsler şeklinde gerçekleşmişti.
Google’ın YouTube’u almasıyla daha da gündeme gelen internet üzerindeki videolar, virüs oluşturucularını dijital medya konusuna daha fazla eğilmeye yönlendirecek gibi görünüyor. Video sitelerinin kullanıcısının çok olması virüsleri gönderecek insan sayısını artırıyor. Myspace’e yapılan saldırıda, Samy adında sanal karakter kullanılarak çok kalabalık bir arkadaş grubu oluşturulmuş ve virüs bu gruba gönderilmişti.
|
19.11.2006
|
|
Kendini onarabilen robot
Amerikalı bir araştırmacı, kendi kendini onarabilen robot geliştirdi. Vermont Üniversitesi bilişim uzmanlarından Profesör Joshua Bongard’ın geliştirdiği robot, uzay çalışmalarında önemli mesafeler kaydedilmesine imkân sağlayabilecek.
Profesör, robotun dört bacağından birini söktü. Önceden yazılım yüklenen robot, arızanın yerini ve hasarın boyutlarını tesbit ettikten sonra eksik bacağını nasıl telâfi edebileceğini de bulup görevini sürdürebildi. Amerikalı araştırmacı, robotların, uzay çalışmalarında kendi kendilerini onararak çalışmaya devam edebilmesinin önemine işaret etti. Prof. Bongard’ın, bu çalışmayı Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA) ve Enerji Bakanlığı için yaptığı kaydedildi.
|
19.11.2006
|