Akraba evliliği sakat doğum sebebiyse, İslâm akraba evliliğini neden yasaklamamıştır?
İslâm bir incelik ve hassasiyet dini olarak mensuplarının hayatlarının bütün evlerini kuşatır ve her alanla ilgili takılacakları her sorunun cevabını verir niteliktedir. Bu yönüyle karşımıza bir çok yerde şu soru çıkabilir: İslâm dini insanları şüpheli olan şeylerden bile men etmiştir. Öyleyse, akraba evlilikleri sakat doğumlara sebep oluyorsa İslâm akraba evliliğini neden yasaklamamıştır?
Sakat doğuma akraba evliliği değil, hastalık (kan uyuşmazlığı, ırsî hastalıklar...) sebep olur. Yani her akraba evliliği sakat doğuma sebep olmaz, sakat doğuma sebep olan hastalıklardır, hastalık akrabada olsun veya olmasın fark etmez.
Akraba olmazsa bile, hastalık sebebi taşıyan her insan sakat doğuma sebep olur. Ama akraba olduğu halde hastalık sebebi taşımayan insan sakat doğuma sebep olmaz. O halde yasak olan hastalık sebepleridir (kan uyuşmazlığı...), akraba evliliği değil.
Kur’ân’ın âyetlerinden herkesin ilk planda anlayacağı tek şey şudur: “Eğer istiyorsan ve munasib ise amcanın, halanın ya da teyzenin kızı ile evlenebilirsin” yok eğer istemiyorsan Allah’ın emrettiği evlilik talimatlarının dışına çıkmış olmazsın...
Akıl sahibi her insanın fark edeceği ve bakanların da gayet açık ve net şekilde görebileceği gibi, âyette illa da akraba ile evleneceksiniz diye bir kayıt yok... Böyle bir kayıt olmadığı gibi evlenmeyin diye bir kayıt yok... Zaten her akraba evliliği de sakat doğuma sebep olmaz! İlginçtir “Kanal 7” televizyonunda bu konuyla ilgili enteresan bir haber çıkmıştır. Habere göre, tüm köy akrabadır ve hiç sakat doğum yoktur, bir sakat doğum vardır, o da dışarıdan bir kızla evlenen gencin çocuğu!
Kaldı ki, bize göre insanlar bir kadın ve bir erkekten türemiş ve temelde bir çekirdek aileye dayanır. Ve hepsi uzun zaman geriye gidildiğinde akraba çıkar. Akraba evliliklerinde %100 problem çıkacak diye bir kayıt yok ki, Resulullah da yaptığı evliliklerinde akraba evliliğinden ziyade, yabancılarla evlilik gerçekleştirmiştir.
Ayrıca şu muhakkak ki, Allah isteseydi Hz. Adem’le Havva’nın çocuklarının evlenmesini yasaklayıp, ikinci bir Adem ve Havva yaratır ve onların çocuklarının birbiriyle evlenmesini emredebilirdi. Ancak ikiz doğan Adem ve Havva’nın çocuklarının, diğer ikizler ile evlendirilmesine izin vermiş ve hepimizin soyu Adem ve Havva’ya dayanmıştır.
Bu gün bile, dünyada bu kadar ırk sebepli savaş olduğunu göz önünde bulunduracak olursak, öyle olsa Allah bilir nasıl bir ırkçılık ortaya çıkardı?
|
Şenay ÖZER
15.11.2006
|
|
Bebeğimin dişleri çıkar çıkmaz çürüdü. Sebebi ne olabilir?
Bebeklerde bazen dişlerin üzerinde sürer sürmez kahverengi lekeler oluştuğu ya da bu dişlerin kırılıp döküldüğü gözlenir. Aslında bu lekeler diş çürükleridir ve dişler de çürük sebebiyle kırılır. Bu kadar erken bir dönemde çürük oluşmasının sebebi de biberon çürüğü adı verilen çürüklerdir. Bebek beslenmesinde en önemli besin olan anne sütü ya da inek sütü tabiî olarak şeker içerir. Gece yatmadan önce ya da uyku sırasında bebek anne sütü ya da biberon emerse süt ağızda birikerek mikropların dişleri çürütmesi için elverişli bir ortam oluşturur. Bu sebeple özellikle gece beslenmesi sonrası dişlerin temizliğine özen gösterilmelidir.
Biberon çürüğünden korunmak için ne yapmak gerekir?
Bebeklerde meydana gelen çürüklerin tedavisi çok güç olduğundan, koruyucu tedbirlerin erken dönemde alınması gerekir.
Bunlar nelerdir?
Bebeğinizin gece ağzında biberonla uyuma alışkanlığını önleyin.
Beslendikten sonra uyutmaya çalışın.
Biberondaki süte şeker, bal pekmez gibi tatlandırıcılar ilâve etmeyin.
Bebek beslendikten sonra mutlaka su içirin.
İlk dişlerin sürmeye başlamasıyla gece ve sabah beslenmeleri sonrası temiz, ıslak bir tülbent ile dişlerini silerek temizleyin.
Biberon çürüğü önemli midir?
Biberon çürüğü görülen dişler tedavi edilmezse ağrı yapar ve iltihaplanır. İltihaplı ya da ağrıyan dişler bebeğin huzursuzlanmasına ve beslenme düzeninin bozulmasına sebep olur. İltihap alttan gelecek kalıcı dişler de etkileyip şekillerinin bozuk olmasına yol açar. Bu dişler çekilmek zorunda kalırsa çocukta konuşma problemleri ortaya çıkabilir.
Biberon emmediği halde bebeğimin dişleri çürüdü neden olabilir?
Biberonun yanı sıra emziklerin ağlayan bebekleri susturmak amacıyla bal, pekmez, reçel gibi tatlandırıcılara batırılarak verilmesi de biberon çürüklerinin başka bir sebebidir.
Bunun yanı sıra, dişler sürdükten sonra oyalanmak amacıyla bebeğin eline verilen karbonhidratlı-şekerli gıdalar da diş çürüklerine sebep olur. Çocuğu bu tür gıdaların yerine elma, havuç gibi besin değeri yüksek; diş temizliğine yardımcı gıdalara yönlendirmek gerekir.
|
Fatma KARAKISA
15.11.2006
|
|
İstanbul stres kaynağıdır
İstanbul, İstanbulluların bir stres kaynağıdır. Büyük ve kalabalık şehrimizin büyüklüğü kalabalıklığını da içeren bir özelliğidir. Kalabalık olması belki de büyük olmasından, ya da büyük ve devamlı büyüyebilir olmasındandır. Bu çerçevede İstanbul’un büyüklüğü neredeyse tek başına bir stres aracı sayılabilir.
Stres suçu arttırır mı?
Trafik, stres yapıcı etkisini İstanbul’daki hayatımızın zaman boyutunu kontrol edebilmemizi imkânsızlaştırarak gösterir. İstanbul trafiğinin bir etkisi daha var: Kurallarla başı hoş olmayanları iyice baştan çıkartmak. İstanbul’daki belirsizliği arttırıcı davranışlara pek onaylayarak bakmasak da, aynı hareketleri biz de yaptığımızda, başka çaremiz olmadığını söyleriz. Hepimizin bu suçları işlemesi, suçluluk duygumuzun şiddetini zamana yaymamızı sağlayabilir. Suç işlemeyi teşvik eden bu şehirde, suç stres verici durumdan kurtulmak amaçlıdır. Beklemeye tahammül edebilmek gitgide zorlaşır; beklemeyi azaltıcı her şey mübahlaşır. Zaman ile mücadele, zorlayıcı olur.
Huzurlu bir İstanbul var mı?
Aynı İstanbul, bir kenarda oturup beklemeyi teşvik eden, gölgelik sokakları, eski medrese bahçelerinden dönüşme kahvehaneleri, büyüklüğünün ve kalabalığın ortasında bir sessizlik adası gibi duran cami avluları ile de doludur. Durgun ve sakin olmak İstanbulluların anti-stres formüllerinden birisidir. Stres verecek kadar büyük olması, içinde böyle parçalar barındırmasına da izin verir.
Stres, tarih ve huzurla dolu İstanbul’da.
Hepinize hoşça vakitler diliyoruz.
|
Emine YURDUSEV
15.11.2006
|
|
Evlendiniz, ama eş olamadınız
Berabersiniz, ama bir olamadınız.
Birbirinizi buldunuz, ama kendinizi bulamadınız.
Evet…
Sen öyle beklemeliydin ki, onu, eşin cennete koşar gibi evine gelmeliydi…
Öyle bir sevgi halesi olmalıydı ki gözlerinde, sana bakınca cennete düşmeliydi…
Arındırmalıydın kalbini her türlü şüpheden, tüm dünyevî endişelerden. Kalbinde öyle sonsuz umut rüzgârı esmeliydi ki, eşinin kalbindeki tüm kara bulutlar seni görünce dağılmalıydı.
“Beni incitti sözünü silmeliydin aklından. Her ne olursa olsun incitmemeliyim, çünkü “ben sevgi bestesiyim” demeliydin.
Ona hizmet bir zorunluluk değil, sevgi ve merhametin sonsuz çağlayanı gibi yaşanmalıydı evinizde, her zaman coşkulu her zaman berrak.
Sen onun huzur köşesi olmalıydın.
Evine girerken gül bahçesine girmeliydi, nefsin homurdanışlarını değil, kalbin ölümsüz ve doyumsuz sevgi bestelerini dinlemeliydi senden ve sen sevgili dostum, evine dünyanın gürültüsünü değil, kalbinin huzurunu getirip gezmeliydin. Gözlerindeki solgun bakışları umut çeşmesinde yıkayıp öyle bakmalıydın eşine.
(İsmail Acarkan’ın Uçup Gitme Penceremden
isimli kitabından)
|
15.11.2006
|
|
İnternette kontrol devri başlıyor
Microsoft’un iş ortaklarından Netron tarafından geliştirilen Gözcü adlı programla, anne babalar çocuklarını internet erişimi ve web kullanımı konusunda kontrol edebilecek. Microsoft Türkiye’den yapılan açıklamada, yeni alınan bilgisayarlarla ve web sitesi üzerinden ücretsiz olarak dağıtılan orijinal Windows işletim sistemi programı ile anne babaların kaygılarının giderilmesinin hedeflendiği vurgulandı.
Açıklamada, yapılan araştırmaların, anne babaların bilgisayar satın alma konusundaki kararlarını maliyetten sonra en çok etkileyen unsurun, çocuk ve gençlerin internette uygunsuz içerikle karşı karşıya kalmasına yönelik kaygı olduğunun ortaya çıktığına dikkat çekildi.
Microsoft Certified Gold Partner olarak adlandırılan önemli iş ortaklarından Netron tarafından geliştirilen Gözcü’nün, anne babaların internet erişimi ve web kullanımı üzerinde diledikleri kontrolü kolayca yapabilmelerini sağlayan esnek ve kullanışlı bir program olduğu, gerekli ayarlamaların yalnızca şifreyi bilen anne baba tarafından yapılabildiği bildirildi.
Programın web sitelerine erişim izni konusunda birkaç farklı seçenek sunduğuna işaret edilerek, anne babaların izinli web sitelerinin listesini oluşturarak yalnızca bu sitelere gidilebilmesini sağlayabilmelerinin yanı sıra, oluşturdukları izinsiz adreslere erişilmesini engelleyebildikleri kaydedildi.
Web sayfalarını görüntülemeden önce muhtevasında sakıncalı sözcükler bulunup bulunmadığını denetleyen programın, uygun muhtevalı sayfaların görüntülenmesi olasılığını büyük ölçüde artırdığı, anne babaların program sayesinde sakıncalı sözcükler listesine arzu ettikleri biçimde ekleme yapabildikleri, gerekli ayarları yaparak internet erişimine hangi gün ve saatlerde izin verileceğini belirleyebildiklerine işaret edildi.
Kaynak: Mynet.com
|
15.11.2006
|
|
Yüzük parmağı uzun olan spora yatkın oluyor
Bir araştırma, kadınlarda spora yatkınlık ile parmak uzunluğu arasında bağ olduğunu ortaya çıkardı. Londra’daki Kings College araştırmacılarının vardığı sonucu haber yapan British Journal of Sports Medicine, yüzük parmağı, işaret parmağından uzun olan kadınların, diğer kadınlara oranla spora daha yatkın olduğunu yazdı.
Haberde, sonuca, 25-79 yaşları arasındaki 607 ikiz kadın üzerinde yapılan araştırma neticesinde varıldığı belirtildi. Yüzük parmağı, işaret parmaklarından uzun olanların, koşuya daha yatkın ve koşu gerektiren sporlarda daha başarılı olduğu da kaydedildi. Erkeklerde parmak uzunluğu, idrak kabiliyeti ve sperm sayısına ölçü olarak gösteriliyor.
|
15.11.2006
|
|
Aşçıların ustalık belgesi pilavın sırları
Pilavın lezzetini arttırmak için pirinci önce tereyağı veya margarin ile kavurmayı deneyin. Pilavın pişme suyuna eklenen sıvı yağ da pirinçlerin yapışmasını engeller ve pilav tane tane olur.
Eğer sade pilav pişiriyorsanız, pişme suyuna ekleyeceğiniz 1-2 çay kaşığı limon suyu, pilavın rengini daha beyaz yapacaktır.
Pilavın pişip pişmediğini pirinç tanesini ancak tadarak anlayabilirsiniz. Taze, yenilebilir yumuşaklıkta, ama dişe gelir sertlikte olmalıdır.
Eğer tarifte verilen pişme süresi tamamlandığında pirinçler hâlâ fazla sertse ve pilav suyunu çekmişse, 1/4 ölçü sıcak su ilâve edin. Pirinçler bu suyu çekinceye kadar pişirin.
Pişirmede karşılaşabileceğiniz diğer bir problem ise, pilavın pişmiş, ama lapalaşmış olmasıdır. Bunun da kolayı var. Pilavı çok kısık ateşte bir çatalla havalandırarak, suyunu tamamen çekinceye kadar karıştırın.
Bir ya da iki gün önceden pişirdiğiniz pilavı tekrar ısıtıp yiyecekseniz, ilk günkü gibi tane tane olması için kısık ateşte, 1-2 yemek kaşığı su ekleyerek, karıştırmadan ısıtın. Karıştırmak, pirinç tanelerini kıracağı için tencereyi arada bir sallayarak pilavı alt-üst etmeniz yeterli olacaktır.
Pilavı pişirirken asla karıştırmayın. Sudaki pirinci karıştırmak, nişastanın açığa çıkmasına ve tanelerin birbirine yapışmasına yol açar.
Artan pilavınızı çorbalarda ve sulu yemeklerde kullanabileceğinizi hatırlatmak istiyoruz. Ancak pirinçleri, pişirdiğiniz yemeğe son anda ilâve etmeyi unutmayın. Aksi halde zaten pişmiş olan pirinç yumuşar ve dağılarak görüntüyü etkiler.
|
Fatma Nur ÖZ
15.11.2006
|