Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 15 Kasım 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Dizi Yazı

Mustafa ÖZCAN

Türk kimliği itibar vesilesi

Dünden devam

Emirates’in Dakka’ya giden devâsâ uçağı bu kez hınca hınç doluydu. Bu da gösteriyordu ki, Dubai’de ve civarında yaşayan ve çalışan çok sayıda Bangladeşli olmalıydı. Bunların arasından İslâmî kıyafetleriyle dikkati çekenler olduğu gibi, açık-saçık bayanlar da vardı. Hatta çoğunluk onlardı. Dolayısıyla her yerin profili aynı. Uçakta iğne atacak yer yoktu. Böyle bir doluluk oranını neredeyse daha önce hiçbir uçakta görmemiştim. Son sıralarda Türkiye’deki dahili hatlar hariç. Tatlı pınarın müşterisi bol olurmuş. Burada da öyle. Körfez ülkelerinde yerliden çok, yabancı var ve bunların kahir ekserisi Uzak Doğu kökenli. Bunlar arasında, elbette Bangladeşliler de var. Sadece Körfez ülkelerinde Hindistan’ın bir eyaleti olan Kerela’da bir milyon insan barınıyor veya yaşıyormuş. Meselâ, Belçika’da Emirdağlıların yoğunluğu gibi.

Zaman zaman Bangladeş’in Ankara Büyükelçisi Supradip Chakma’nın davranışı kafama takılıyor ve analizini yapıyorum. Onun bir davranışı Medine’den bir arkadaşın genelde yabancılara ve özelde ise Bangladeşlilere karşı Suudluların kaypak bir eda ile ‘sadıki/arkadaşım’ diyerekten hafife alışlarını hikâye etmesini hatırlattı. Maalesef petrol ve zenginlik bir zamanlar ayaklarına giyecek çarık bulamayan Körfezlileri şımartmış.

Uçaktaki yoğunluk insanı sıkıyor. Bu minval üzerine Dubai-Dakka arasında yaklaşık 4-5 saat bir yolculuk yaptık. Dakka Havaalanına yaklaştıkça koltuklara monte edilmiş monitörlerden uçağın altını görebiliyorduk. Delta olan ülkenin yarısı suyun altında, diğer yarısı da suyun üstünde gözüküyor.

Daha sonra öğrendiğimize göre, biz gelmeden bir iki gün önce ağır muson yağmurları yağmış. Onların bıraktığı tortular var zeminde. İlk anda havaalanı bana çok bakımsız gibi geldi. Hayretengiz bir şekilde havaalanının adı Ziyaurrahman olarak hem İngilizce, hem Arapça, hem de Bengalce yazıyordu. Alanda başka bir Emirates uçağı daha gözüküyordu.

Sellere batmış ülkenin görüntüsü, bana ilk anda kurşunî bir koku havası verdi. Siyasî çalkantıların bitmediği Bangladeş’e ayak basıyoruz. Havaalanına girdikçe intibalarımız kayboluyor ve ortama intibak ediyor ve ayak uyduruyoruz. Havaalanı çok bakımlı olmasa da bize ferah bir yer gibi geliyor. Kuyruğa giriyoruz. Kuyrukta sakallı polislerin varlığını müşahede ediyoruz.

Murat Yılmaz kuyrukta fazla beklemeden girişi yapıyor. Sonra sıraya ben giriyorum. Pasaport memuru uzatmalardan dolayı pasaportumun bitiş süresini göremiyor. Ona izah ediyorum ve biz de içeriye giriyoruz. Sonra çantalarımızı bekliyoruz. Biraz sonra çantalarımız da geliyor. Sonra biz dışarıya süzülüyoruz. Ve pasaportumuzu soruyorlar. Biz Türkiye’li olduğumuzu söyleyince hemen bizi hoşamedi ile karşılıyor ve yol veriyorlar. Böylece bir ülkede daha Türk kimliğinin itibar vesilesi olduğunu görüyoruz.

Gerçekten de Pakistan, Bangladeş gibi ülkeler dost ve dostluğunu gizlemeyen ülkeler. Halkları da oldukça sıcak kanlı. Dışarıya çıktığımızda tel çitlerin ötesinde bir kalabalık görüyoruz. Taksi isteyip istemediğimiz soruluyor. Biz ise partnerimizi bekliyoruz. Biraz bekledikten sonra orta yaşlarda birisi yaklaşıyor ve isimlerimizle hitap ediyor. Biz de doğru adresi bulduğumuzu düşünüyoruz. Biraz sonra bir minibüs geliyor ve çantalarımızı atıyor ve şehre doğru yol alıyoruz.

Şehrin merkezine doğru yol alırken, bize nasıl bir otelde kalmak istediğimizi soruyorlar. Temiz olması kaydıyla orta dereceli bir otelde kalabileceğimizi söylüyoruz. Bize hemen hareket mi etmek istediğimiz, yoksa Dakka’da mı kalmak istediğimiz soruluyor. Biz de bir gün Dakka’da kaldıktan sonra yola çıkmak istediğimizi söylüyoruz. Ama o andan itibaren bir kâbus gibi kulağımıza grev sözcüğü çalınmaya başlıyor. İşte, “grev yüzünden yaparız, yapamayız” şeklinde konuşmalar üzerine, biz de gerçekten grevin ne olduğunu merak ediyoruz. Çünkü 12 Eylül’den beri ne biz, ne de Türkiye hayatı felç eden bu tarz grevleri yaşamadı.

Neyse, bir taraftan tartışıyor, diğer taraftan da bir otele doğru gidiyoruz. Daha sonra ülkenin en önemli ormanı ve millî parkı olduğunu öğrendiğimiz son Bengal Kaplanının yaşadığı mekân olan Bandarban adını taşıyan otele geliyoruz. İçeride ağır bir gazyağı kokusu var. Bize “Bir iki saat istirahat edin” diyorlar. Biz de iki saat istirahat ediyoruz. Ben daha gözümü kırpmadan hem partnerimiz, hem de mihmandarımız olan Mustafa Sarker Islamıc Aıd Bangladeş’in başkanıyla birlikte otele gelip, kapımızı çaldı. Murat dinlenmiş, ama ben henüz dinlenemedim. Bazen yolculuklarda iki tür kabızlık çekiliyor. Bunlardan birisi de uyku kabızlığı. Neyse eşyalarımızı alıyor ve otelin resepsiyonuna iniyoruz. Bize yemek söylüyorlar. Tanımadığımız bir ortam. Baharatlı ve yanmış tavuk parçaları ve sebzeli yiyecekler geliyor. Yiyeceklere alışmaya çalışıyoruz. Ama dikkatimizden kaçmayan bir şey var. Garsonlar başımızda bekliyorlar. Sonunda biz de “‘sahip/efendi/havace’ değiliz, kenarda durabilirler” demek durumunda kalıyoruz.

Yemekten sonra bize gideceğimiz adresi söylüyorlar. Greve yakalanmadan oraya ulaşmalıymışız. Ülkenin en kuzey bölgesine gideceğiz. Geldiğimiz minibüse biniyoruz. Minibüsü kullanan arkadaş iri kıyım birisi ve teni biraz daha açık. Sanki Afganlı’ya daha çok benziyor. Daha sonra Tebliğ Cemaatına mensup olduğunu ve oraya takıldığını öğreniyoruz.

Dakka’nın daracık yollarından geçiyoruz. Bakkal ve manav karışımı yerler görüyoruz. Rengârek meyvalar ve bilhassa muz dikkatimizi çekiyor.

— Devam Edecek —

Mustafa ÖZCAN

15.11.2006

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Dizi Yazı

  (14.11.2006) - Fakir, ama mutlular

  (13.11.2006) - Rikşa Bangladeş'in vazgeçilmezi

  (06.11.2006) - Ferhangi siyaset

  (27.10.2006) - Çocuk eğitiminde üçüncü şahıs veya şahıslar (3)

  (26.10.2006) - Çocuk eğitiminde üçüncü şahıs veya şahıslar (2)

  (25.10.2006) - Daha fazla yardım gerek

  (24.10.2006) - Ülke tank mezarlığına dönmüş

  (23.10.2006) - Fakirlik sokaklara taşmış

  (11.10.2006) - Müsbet hareket modeli (2)

  (10.10.2006) - Müsbet hareket modeli (1)

 

 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004