Anlatacak ne çok şeyin var, ne güzel!
“Yediğin içtiğin senin olsun, gördüklerini anlat” derlerdi, ama sen yine de kendine hiçbir şey saklamıyor, paylaşıyorsun; ne güzel!
“Bunlar benim özelim” gibi bir derdin yok, özellerini genele katıyorsun, genelleri özele; ne güzel!
Hapşırsan anlatıyorsun, aksırsan haykırıyorsun, biraz soğuk alsan döktürüyorsun; ne güzel!
Kavgalarından yazı dizileri çıkıyor, aşklarından destanlar. Her gün yaşadığın sıradan olayları “ne kadar ilginç” dememizi bekleyerek anlatıyorsun, ne güzel!
Kendini hayatın merkezine almışsın, biz ha-riçtekilere gazel okuyorsun, sesin de fena değil hani; ne güzel!
Neleri seversin, neleri sevmezsin, nelerden nefret edersin, hangi yemeğin yanında ne yer, ne içersin; hangi mekânlara niçin gidersen, dün gece bir arkadaşınla ne konuştun, hepsini biliyoruz; ne güzel!
Bugün ne yazacağın konusunda hiçbir sıkıntı çekmiyorsun, voltalar atarak kendini yiyip bitirmiyorsun, kelimelerini özenle seçeceksin diye vaktini harcamıyorsun ne güzel!
Derleyen de sensin, kaynak kişi de sen. Dün gece neredeydin, ne yaptın sorusuna cevap ver yeter. Ne güzel!
Arada memleket meselelerine de giriyorsun, bizi de unutmuyorsun; ne güzel!
Her konuda fikirlerin var ve biz o büyük fikirlerine muhtacız, ihtiyacımız had safhada ve imdadımıza yetişiyorsun; ne güzel!
Bizi büyük meraklardan kurtarıyorsun, ne güzel!
Biz asla merak etmedik, ama sen yine de bizi dinlemiyor, anlatıyorsun, ne güzel!
Anlatacak, aktaracak, döktürecek, paylaşacak ne çok şey var, ne güzel!
Ve hiçbirini esirgemiyorsun, belki arada seni tam olarak ifade edebilecek kelimeleri atlıyorsun o kadar. Ama yine de çok güzel!
Eleştirilsen bir bahane, beğenilsen bir bahane, yazmak için her şey bahane. Hayatın steril ve çerçevelenerek bibloların üstüne bir yere asılmış kısmını hayatın tamamı gibi sunuyorsun. Ne güzel!
Hayat senin anlattığından ibaret değil. Ama olsun. Biraz kendimizi kandırmaktan ne çıkar, değil mi?
Her şey ne kadar güzel!
21.11.2006
E-Posta:
[email protected]
|