Televizyonun sebep olduğu yıkımın farkında olduğumuzu söylemek imkânsız.
Uzmanlar her fırsatta ikaz etse de televizyon hâlâ pek çok evin baş köşesinde. Maalesef bazı evlerde hayat, televizyonun yayın saatlerine göre düzenleniyor.
Televizyon bir bakıma da ‘zehirli bal’ hükmünde. İnsanı cezbediyor ve hayal dünyasında yaşatıyor. Bilhassa ‘sabah kuşağı’ yayınları ‘ev hanımları’nı esir almış durumda. Bu yayınların seviyesi o kadar düşmüş ki, RTÜK’e ulaşan şikâyetlerin çoğu bu konuda gerçekleşiyormuş.
“Madem şikâyet ediliyor, niçin en çok izlenen programlar da bunlar oluyor?” sorusunun cevabını vermek çok kolay değildir. Ama vakıa budur. Çünkü ‘zehirli bal’ yerken tatlı gelir, ama sonra insanı hasta eder...
Televizyonların sabah kuşağındaki izleyicilerin yüzde 46’sı bu programları izliyormuş. Yani o saatte açık olan her 10 televizyonun 5’inde bu tür ‘dibe vurmuş’ programlar izleniyor.
Bu tür programları hem izleyip, hem de RTÜK’e şikâyet eden vatandaşlar şöyle diyormuş:
* Seviyesi düşük programlar.
* A.T.’yi görmek, izlemek istemiyorum. Yetti artık.
* A., ekrana çıkarılmasın, çocuklara kötü örnek oluyor.
* A.’nın tuhaf davranışlarını görmek istemiyoruz.
* Hangi kanalı açsam aynı insanlar, yeter yahu.
* RTÜK uyarır diye çok bekledim.
* Bu programlara verilen cezalar artırılmalı.
* Sabah programlarında kadın pazarlıyorlar.
* 36 yıldır Almanya’da yaşıyorum. Avrupa’da böyle programlar yok. Niye Türkiye’de kalitesiz programlara izin veriliyor. Halk bu programlardan ne alabilir ki?
* Hayalî tartışmalar yapılıyor, insanlar aptal yerine konuluyor.
* Farkında mısınız, yayın kalitesi giderek düşüyor.
* Türkiye’de daha önemli olaylar var, neden bunlara değinilmiyor.
* Sürekli magazin, bıktık artık.
* Aynı insanların sorunlarını izlemek, dinlemek istemiyoruz.
* Kanallar para kazanacak diye bir nesil bu programlarla yok ediliyor.
(Vatan, 19 Kasım 2006)
TV izleyicilerinin RTÜK’e ulaştırdığı şikâyetler arasında en dikkat çekici olanı belki de “Bir nesil bu programlarla yok ediliyor” şeklinde olanıdır.
Ayrıca, “36 yıldır Almanya’da yaşıyorum. Avrupa’da böyle programlar yok.
Niye Türkiye’de kalitesiz programlara izin veriliyor. Halk bu programlardan ne alabilir ki?” şeklinde olan tesbit de yabana atılmamalıdır.
Tam da “Dünya Çocuk Hakları Gününde/Haftası”nda gündeme gelen bu konuya gereken ehemmiyet verilmelidir. Evet, bir neslin, nesillerin mahvolmasına seyirci mi kalacağız? Vatandaşın RTÜK’e şikâyetlerini ulaştırması bir yoldur, ama yeterli değildir. Bu şikâyetler Türrkiye’yi ‘idare eden’ her kademedeki yöneticilere de bir şekilde ulaştırılmalıdır. Milletin temsilcileri olan vekillerimiz, bu konuyu TBMM gündemine taşımalı ve uzmanların da katkılarıyla kalıcı çözüm bulunmalıdır.
Göz göre göre nesillerin mahvedilmesine göz yummayalım...
21.11.2006
E-Posta:
[email protected]
|