“O rüku olmasa, dünyada eğilmez başlar” demişti Akif. Oysa bolca eğiliyor başlarımız. En kibirlimizden, en mütevazı olanımıza kadar…
Kimi zaman sabah mahmurluğunu atamamaktan, kimi zaman akşam eve yorgun argın dönmekten eğiliyor.
Kimi zaman beynimizi kemirip duran bir fikir eğdiriyor, kimi zaman “hangi kapıyı çalsam, karşımda buruk acı” duygusu…
Şöyle başımızı göğe kaldırıp bulutların aldığı şekillere, yıldızların parlaklığına, ayın dolunaylığına, hilalliğine, yağmur damlasının ıslaklığına, kar tanesinin geometrik şekline, rüzgârın saatteki hızına dair söyleyecek birkaç cümle aramak da olmasa, hep yerde veya karşıda olacak gözlerimiz; hep yerde ya da yere 90 derece açıyla duracak başımız.
Belki “başımızı kaldıracak vaktimiz” olmadığı için eğik geziyoruz, belki yer yarılsa içine girmeye kendimizi önceden hazırladığımız için.
Belki yükseklerde olsa da gözümüz, bir gün kendimizi orada bulacağımızı bildiğimiz için.
Belki binebildiğimiz pek çok araç orada kendine yol bulduğu, belki karnımızı doyurduğumuz şeylerin çoğu orada yetiştiği için.
Belki rükûya bir türlü gitmeyen başımız, bizden bir şekilde intikam alıyor.
Belki tüm yükü aklımıza verdiğimiz, kalbimizle paylaşmadığımız için, başımız bu ağırlığı kaldıramıyor.
Belki kurduğumuz tüm hayaller suya düştüğü için, belki bir fırsatını kollayıp diz çökmek, yalvarmak istediğimiz için…
Belki hiçbiri… Biraz yeryüzüne, yani dünyaya bu kadar eğilimli olduğumuzdan eğiliyor başımız.
Sadece eğiliyor ya da başka pek çok şeyi hiçbir amaç gütmeden yaptığımız gibi, amaçsızca. Bir film seyreder gibi, uzakta bir yere bakar gibi, hiçbir şeye hiçbir anlam yüklemeden, her anlamı hayattan çıkarıp, laylaylom yapar gibi…
Biraz öylesine, biraz böylesine, biraz çaresizlikten, biraz yorgunluktan, belki düşen şekerden, yükselen tansiyondan, artan kolesterolden, sıkıştıran kalpten, artan nefes darlığından, yoğunlaşan tempodan, boğucu stresten, yorucu iş yoğunluğundan… Eğiliyor başımız…
Kimi zaman saygıdan, kimi zaman korkudan, kimi zaman gizlenmeye çalışılan bir öfkeden…
Bazen kendini karşıdakinden aşağı görmekten, bazen karşıdakini kendinden üstün görmekten…
Eğiliyor, o rükû olmasa da eğiliyor başlarımız.. Belki de o rükû olmadığı için bu kadar çok eğiliyor…
02.11.2006
E-Posta:
[email protected]
|