Havaların soğumasıyla birlikte ‘kış zamları’ da kendisini hissettirmeye başladı. Meyve ve sebzeden tutun, yakıt ve giyim eşyalarına kadar her üründe ‘kış fıyatları’ uygulanıyor.
Yer altı zenginliklerine sahip olduğumuz halde, bunlardan yeteri kadar istifade edemediğimiz ortada. Bilhassa büyük şehirler, ‘ithal’ ürünlerle ısıtılıyor. Kalitesiz inşaat malzemeleriyle yapılan binalar sebebiyle de çoğu zaman ‘ev’ler yerine ‘havayı’ ısıtıyoruz.
Ucuz ve çevre dostu olması sebebiyle büyük şehirlerimiz tamamen ‘doğalgaz’a bağımlı hale geldi. Çıkması muhtemel ‘gaz’ ya da ‘enerji krizleri’ne hazırlıklı değiliz. Elektrikler kesilse, ‘kombi’lerimiz yanmayacak, belki de evlerimizde titreyeceğiz.
‘Kirli ve tozlu’ olan kömürü ve ‘pahalı’ olan odunu bir yana bıraktık. Oysa bunlar bizim zenginliklerimizdi. Kârlı işletemediğimiz için ‘kömür üretmek’ fayda vermemeye başladı vs.
Doğalgaza yapılan son zamla birlikte, (Mart 2006’dan bu yana yapılan toplam zam oranı yüzde 24.2) doğalgaz fiyatı yüzde 25’e yakın artmış oldu. ‘Enflasyonun düştüğü’ bir ortamda yapılan bu zamları makul görmek mümkün müdür?
Gazetelere yansıyan haberlere göre, gaz ithal eden devlet kuruluşu ‘nakit sıkıntısı’ çekiyormuş. Bunun sebebi de, bazı devlet kuruluşları ve belediyelere sattığı gazın karşılığını alamamasıymış. Bu durumda tek yol, vatandaşın kullandığı gaza zam yapmakmış ve nihayet öyle de yapılmış...
Bu tavrı da anlamak mümkün değil. Vatandaştan alacağını kolaylıkla tahsil eden kuruluş, ‘devlet’ten alacağını niçin ve nasıl tahsil edemez? Bir belediyenin de yüksek miktarda borcu olduğu ifade ediliyor ki, onu da anlamak mümkün değildir. Kaldırım taşlarını değiştireceklerine, borçlarını ödesinler ki, bazıları için zam yapmaya bahane kalmasın!
Doğalgaz işi, başlı başına bir muamma. Komşumuz İran’dan ‘ucuz’ gaz alma imkânı varken, pahalı Rusya gazına talip oluyoruz. (Olur ya, İran; gazla birlikte ‘rejim’ de ihraç edebilir. Dikkatli olmakta fayda var! Haberiniz olsun: İran’ın ürettiği [evet, İran uzun yıllardan beri ‘yerli’ otomobil üretiyor] otomobil de Türkiye’ye girme ‘izni’ alamamış!)
En küçük esnaf bile, ‘satın alırken kazanmak’ hedefiyle ticaret yapar. Ne kadar ucuz alabilirse, o kadar kârlı olur. Nedense bu en temel kaide, Türkiye’de pek uygulanmıyor. Dünya piyasasında petrol ucuzlarken, Türkiye’de pahalanabiliyor. Aynı şekilde, başka ülkeler çok daha uygun fiyatlarla dünya piyasasından gaz alabilirken, Türkiye pahalı gaza talim ediyor. ‘Devlet büyüklerimizin bir bildiği vardır’ deyip geçelim mi?
Devletten de ‘basiretli tüccar gibi’ davranmasını isteme hakkımız yok mu?
*
Az ye, çok yaşa
Yaşlanmanın etkilerini sadece birkaç yıl daha geciktirebilmek için milyarlarca dolarlık araştırma yapan ABD’li bilim adamları, insan ömrünü uzatmanın en etkili yolunun kalori kısıtlaması olduğunu açıklamış. (Vatan, 1 Kasım 2006)
Peygamberimiz Hz. Muhammed (asm) “Sofradan doymadan kalkınız” demiyor muydu?
02.11.2006
E-Posta:
[email protected]
|