Hep bir şeylere sarılarak yaşıyoruz şu hayatı:
Kimimiz sadece bir battaniyeye, kimimiz kat kat yükselen bir plazanın yerden ısıtma sistemine.
Kimimiz bir bebeğin ağzından dökülecek birkaç kelimeyle ısınmaya çalışıyor, kimimiz cebini dolduracak birkaç deste para ile. Bir çift göz, bir güzel söz, birkaç satır mesaja sarılı olarak geçiyor kimimizin günleri.
Kimimiz kollarını açmış, mesleğinde atacağı adımlara sarılıyor. Kimimiz arkasına bakıp, geçmişiyle kucaklaşıyor.
Kimimiz için bir hatıra, kimimiz için bir umut, kimimiz için sadece şu an nefes alıyor olmak ısıtıyor içini.
Kimimiz birkaç saat film izleyerek, kimimiz birkaç sayfa kitap okuyarak, kimimiz birkaç şarkı dinleyerek, bedeniyle beraber ruhunun da sarmalandığını hissediyor.
Kimimiz gerçekten ısınıyor, kimimiz ise sadece küçük bir esinti duyuyor.
Ama hepimiz bir şeylere sarılma ihtiyacı hissediyoruz.
Ne kadar güçlü görünsek de, ne kadar kendi ayaklarımız üstünde durduğumuzu göstermeye çalışsak da, ne kadar güç bende artık diye haykırsak da, o çaresizliği yaşayacağız.
Ne kadar zayıf da olsa kollarımız, iş sarılmaya, tutunmaya gelince güçleniveriyoruz.
Tüm gücüyle ben güçlüyüm diyenler, güçlüyüm deyip de hiçbir şeye tutunamayanlar yeniliyorlar hayata. Güçlerindeki zayıflıkla yığılıveriyorlar bir gün.
Kimimiz yeni bir güneşin doğacak olmasıyla avunuyor, kimimiz o güneşin bir gün ters bir yönden doğacak olmasıyla huzur buluyor.
Kimimiz ayağını sağlam tahtaya basarak kendini garantiye aldığını düşünüyor, kimimiz o sağlam tahtanın da altında bulunan arzın sahibinin kudretine güvenerek güven buluyor.
Kimimiz esirgeyerek, kimimiz vererek hayata bağlanıyor.
Kimimiz elindekilere sarılıyor, kimimiz elinde aslında hiçbir şey olmadığı gerçeğine.
Kimimiz var görünen bir yokluğa doluyor kollarını, kimimiz henüz görünmeyen bir sonsuzluğa sarılıyor sımsıkı.
Güçlü görünmeye çalışarak kollarını nereye koyacağını bilemeyenler de bir şeylere sarılıyor, kolunu önünde birleştirip kıbleye dönen de.
Birileri yokluğa, birileri varlığa kucak açıyor.
04.12.2006
E-Posta:
[email protected]
|