Geçen hafta bin kişiyi aşkın bir cemaatla Cuma namazı öncesi dersimizi yaptıktan sonra, süratle Esenboğa Havaalanına ulaştık. Yıllık iki milyon yolcu kapasitesi on milyona çıkartılan ve dünya standartlarında inşâ edilen havaalanı terminalini içinden yeni görüyordum. Çok büyük ve modern bir yapıydı. Dusseldorf veya Singapur terminallerini andırıyordu. Gerçekten, Ankara gibi bir başşehre ancak böylesi yakışırdı. Emeği geçen herkesi kutluyoruz.
Terminal mescidinde ikindi namazını edâ ettikten sonra güvenlik birimlerinden geçtik. Saat 15.00’te uçağımız hareket etti. Biraz sonra bir kuş gibi yerden göklere doğru yükseldik. Yüzlerce ton demir yığınını havada uçurmayı başaran insanlık için Bediüzzaman, uçakları gördükçe “Nevimle iftihar ediyorum” dermiş. Bulutların üzerinde saatte 850 km. hızla İzmir’e yol alan uçağımızda ben de nevimle iftihar ettim. Cevşen faslından sonra gazetemi okumaya başladım. Bitirdiğimde İzmir semalarına gelmiş ve bir saatlik yolculuk sonunda büyük bir kartal gibi Adnan Menderes Havaalanına sağ salim inmiştik. Terminal dışında bizi bekleyen Adnan bey ve arkadaşlarıyla kucaklaştık ve hizmet merkezimize geçtik. Çünkü, akşam orada lise ve üniversite düzeyindeki gençlerle sohbetimiz vardı. Tayin edilen saat geldiğinde, çevre ilçelerden de gelen gençlerle geniş salon tamamen dolmuştu. Dâvâ adamlığı ruhu kazanmaktan, Nurları sürekli ve düzenli okumaya; bir kişinin imanını kurtarmak için şevkle çalışmaktan, ülke meselelerine sahip çıkmaya kadar değişik konuları okuduk ve sorulu cevaplı müzakere ettik. Üç saate yaklaşan sohbetimiz bittiğinde hepimiz bu neticeden istifade etmiştik. İzmir ve civarının bu gayretli gençlerini tebrik ediyorum. Özellikle, Manisa’nın Turgutlu ilçesinden gelen genç kardeşlerimi alkışlıyorum. Hepsine hizmetlerinde başarılar diliyorum.
Cumartesi günü, önceden yapılan bir görüşme sonucu Başak FM radyosundayız. Çok geniş bir yelpazede dinleyici kitlesi bulunan ve yayınlarından dolayı ödüle lâyık görülen bu radyoda bir saatlik bir program gerçekleştirdik. Gazetemizin üstlendiği misyonu, cemiyetteki ahlâkî yozlaşmadan kurtulmanın çareleri, tahkîki imanın önemi ve aktüel konulardaki görüşlerimizi paylaştık. Bize böyle bir imkânı verdikleri için Başak FM yönetimine buradan şükranlarımı sunuyorum. Bütün ehl-i iman gruplarına kollarını açan ve ayırım yapmadan imkânlarını tahsis eden yönetimine ve çalışanlarına Cenâb-ı Hakkın yardımcı olmasını niyaz ediyorum.
Akşam yeni hizmet merkezindeyiz. İzmir ve Manisa’nın ilçelerinden de gelenlerin katılımıyla 100 metrekarelik salon tamamen dolmuş, arkadaki geniş odalarda bile boş yer kalmamıştı. 250 kişiyi aşkın bir kalabalıkla paylaştığımız ders ve sohbet hepimiz için bir feyiz ve şevk kaynağı olmuştu. Bir sene önce yapılan ortak duâlar bu geniş mekâna vesile olduğu gibi, daha büyük ve müstakil bir binâ nasip etmesi için Allah’a tekrar duâ ettik. Çünkü, Ege’nin incisi diye takdim edilen İzmir ilinde, ancak öyle merkezler hizmetin yükünü kaldırabilir. Toplumdaki okumama hastalığından etkilenen bizlerin, güçlü bir irâdeyle Nurları hem kendimiz, hem âile efradımız, hem de bir araya gelerek birlikte düzenli okumalara ağırlık vermemizin lüzumunu, günahların her çeşidine mesafeli durmamızın gereğini, sene boyu sürecek haftalık paylaşıma dayalı Kur’ân hatimlerinin önemini ve Cevşen gibi duâlardan sürekli mânevîyatımızı beslemenin hizmet edebilmek için ne kadar gerekli olduğunu ve sâire mütalâa ettik. Çünkü, geleneksel Nur hizmetlerinin içini dolduran bahsi geçen hakikatler özümüzü korumayı ve ruh-u aslîden uzaklaşmamayı temin eder. Bunlar bize en büyük kuvvetimiz olan ihlâs, uhuvvet, sadakat, tesanüd, istikamet, tevâzu, mahviyet, terk-i enâniyet, fenâfi’l ihvan, teşrik-i mesâi, teslim, tevekkül, takvâ, nefsine güvenmemek, kendini beğenmemek, şahs-ı mânevî havuzunda erimek gibi Allah’ın rızasına mazhar kılan ahlâkları kazandırır. Lâkaytlığı ve gevşekliği izâle eder. Acz-i mutlak, fakr-ı mutlak, şevk-i mutlak ve şükr-ü mutlak vadilerinde koşturur. Hamiyet, gayret ve hizmet etme duygularını galeyana getirir. Aksi takdirde dünyevîleşme başlar. Mâneviyata karşı gabileşme oluşur. İbâdetler zevksizleşir. İman hizmetindeki şevk gittikçe sönmeye yüz tutar. Zâhirî zekâvet ve dirâyet altında enâniyet, benlik, gurur, kibir, riyâ, kendini beğenmek, nefsine güvenmek, kendini herkesten akıllı ve ileri görmek, başkalarını küçümsemek ve beğenmemek, rekâbet, kıskançlık, haset ve basit hesaplar gibi ihlâsı kıran ve tesânüdü bozan haller meydan alır. Onun için özü ve ruh-u aslîyi korumak her şeyin başıdır.
Soru cevap faslıyla üç saatlik sohbet vaktinde tamamlanmıştı. Bu kudsî iman ve Kur’ân hizmetinde emeği geçen herkesi tebrik ediyor ve şevkle hizmete sahip çıkan bu fedakâr ve gayretli dâvâ adamlarından Rabbimin râzı olmasını niyaz ediyorum.
Pazar sabahı bir saatlik yolculuktan sonra Esenboğa’ya indiğimizde, kudsî bir hizmete iştirak etmenin mutluluğunu yaşıyorduk.
07.12.2006
E-Posta:
[email protected]
|