Bundan yaklaşık iki hafta önceydi. Star gazetesinde dil ve kültür hayatımızla ilgili faydalı bir projenin haberini okumuştum (19.01.07). Buna göre, Erzurum’da AB desteğinde “Sokakta Çalışan İlköğretim Öğrencilerinin Rehabilitasyonu” projesi çerçevesinde 180 çocuk diksiyon dersi alıyormuş. Haftada dört saatten ibaret olan ve Türkçe öğretmenleri tarafından verilen kursta böylece “lan-lun” yerine “Bakar mısın”; “Hıyar” yerine, “Arkadaşım” diye hitap etmeye başladıkları gözlenmiş.
Bu haberi okuduktan sonra, sokak dilindeki kirliliğe “Sokak Edebiyatı” yazı dizisiyle daha önce değinmiş olan ben, böylesi bir projenin ortaya konup faaliyete geçirilmesinden memnun kalmıştım. Ancak geçenlerde sokak ortasında insanın tahammülünü zorlayacak ifadelerle sohbet eden gençleri görünce ve evime gidip de notlarım arasına aldığım bu habere tekrar bakınca, bir düşünce aldı beni. O zaman hiç de düşünmediğim bazı eksikliklerin var olduğunu gördüm. Ne bileyim, söz konusu haberde sapla samanın biraz karıştırıldığı izlenimi uyanmıştı bende. Meselâ bu kurs Türkçe öğretmenleri tarafından veriliyorsa, ilköğretimde haftada beş saat Türkçe dersi alan bu çocukların dili kullanma bilinci neden gelişmemiş de “lan”lı “lun”lu yahut “hıyar” gibi kelimeler veya cümleler dillerine pelesenk olmuş? Öğrencilerin dil bilincinin yeterince gelişmemesinde bir nev'î Türkçe öğretmenlerinin bir kabahati var mıdır?
Aman! Mayınlı araziye mi giriyorum? Türkçe öğretmenlerinin kızdığını, hafiften homurdandığını hisseder gibiyim. Ama şöyle düşünelim: Bir öğrenci eğer kitapların dünyasını kendine dost görmemişse, kitapları sadece ders kitabından ibaret bir şey gibi algılıyorsa, bunları değiştirecek kimlerdir? Bununla birlikte, meselâ her insanın duygu yönünden bir bam telinin olduğunu, bunun da şiire elverişliliğini ve şiir yoluyla okuma ve anlama alıştırmalarının yapılabileceğini hiç düşündük mü? Hadi kuru kuru şiirden öğrenci sıkılıyor, diyelim. Canım, şiire uygun bir fon müziği ne güne duruyor? Şiir müzikle uyumlu bir hâl aldı mı, buna kimse hayır diyemez. Bundan sonrası, şiiri daha da geliştirmesi için öğrenciyi teşvik etmek. Böylece, kitap okuyarak kelime dağarcığı zenginleşecek. Zengin dağarcıktan da sokaklarda kol gezen kelimeler çıkmaz.
Hırçın ve kabına sığmaz bir öğrencim, verdiğim şiir ödevini bana getirmiş, getirdiğim fon müziği eşliğinde okumak istemişti. Ben de razı oldum. Dinledikten sonra, gerçekten ciddî benzetmeler ve orijinal buluşlarını gördüm. Bir de teşvik olsun diye, haddinden fazla övdüm. Bana haftada bir şiir getiriyordu (Şimdi sadece o değil, çoğu getiriyor). Artık suyu uygun mecraya sürüklemenin zamanı gelmişti. Yani onu kitaplara yönlendirmeye… İyi şiir yazmak için iyi bir kitap okuyucusu olmak gerektiğini söylemiştim. Onun kafasına yattı ve o gün bugün çevresiyle iletişimi baya farklılaştı.
Bu anlattığım, işin bir yönü. Bir de söz konusu habere göre ortaya çıkan bazı sonuçları algılama biçimini eleştirmeden geçemeyeceğim. Meselâ bir diksiyon dersinden sonra öğrencilerin “Hıyar” yerine “Arkadaşım” demeye başlamalarından hiçbir şey anlamadığım gibi, bunu pek de inandırıcı bulmuyorum. Çünkü “Hıyar” kelimesi terbiyesizlik ve küfür kokan bir kelime değil ki! Bizim argo lügatimizde bulunan ve yeri geldiğinde Türkçe derslerinde “Argo Anlam” adı altında işlenen bir konuya dahil olabilecek bir kelime. Üstelik, yeri gelir bir insan başkasına pekâlâ “hıyar” da diyebilir. Zira “hıyar”ın verdiği mecaz anlamı, eş anlamlısı olan “salatalık” vermez. Demek ki, hıyar ve benzeri ifadeler çoğu zaman edep sınırını aşmamak için kullanılır. Bunda sakınca yok. Kaldı ki, keşke sokak dilinin güzelleşmesini engelleyen kötü ibareler hıyar ve benzeri kelimelerle sınırlı kalsa.
Hâsılı, projenin koordinatörü olan Yrd. Doç. Dr. Başaran Gençdoğan’ın da dediği gibi, “amaç çocukları sokaktan koparmak yerine sokağa çıktıklarında daha bilinçli olmalarını sağlamak” ise eğer, bu bilinç bence ilk önce diksiyonla sağlanmaz. Ahlâk ve doğal olarak da dil ahlâkıyla sağlanır. Diksiyon, ancak bundan sonra faydalı olur. Çünkü sadece mevcut dil dağarcığı çerçevesinde güzel, doğru ve düzgün konuşmayı sağlar diksiyon. Ancak nice düzgün, doğru ve güzel konuşanların, edebi aşan sözleri uluorta sarf etmekten çekinmediğini unutmayalım. Evet, her şeyde olduğu gibi, özelde sokak dilimiz ve genelde hayatımızın her ânında kullandığımız dilimiz de kadim ahlâkımızdan nasibini almalı…
04.02.2007
E-Posta:
[email protected]
|