Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 04 Şubat 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Görüş

İktidarda mazlumların hissesi var

Ersan Ergür, YAŞ Kararı ile, üsteğmen iken, re’sen emekli edilen, şuurlu, çalışkan, dinamik, duyarlı, gayretli, heyecanlı, vefalı ve öz veri sahibi bir üyemizdir. Halen, peyzaj ile ilgili, kendi kurduğu bir işi yürütme gayreti içindedir.

Ersan, İstanbul’un bir ilçesinin Belediye Başkanına yaptığı bir iş ziyareti sırasında, aralarında geçen diyoloğu, bir mesajla bana iletti. Belediye Başkanımız bir hikâye anlatıyor;

“Bağdat kadısı ya da valisi, Bağdat’ta ki bir teftiş esnasında, hemen konağının yanı başında, yıkık ve harabe bir gecekonduyu görür. Mahiyetine ‘Benim şu heybetli konağımın güzelliğini bozan bu virane nedir?’ diye sorar. ‘Kocası filan muharebede şehit olan, filancanın dul hanımı ve çocuklarının evidir’ cevabı karşısında derhal yıkılmasını emreder ve anında yıktırır. O sırada evde olmayan kadın eve döndüğünde korkunç manzarayla karşılaşır. Bu esnada şiddetli bir yağmur da başlamıştır. Hacer anamızın timsali, yana yakıla çocuklarını ararken, bir ağacın kovuğunda sırılsıklam olmuş olarak bulur. Onlardan neler olduğunu öğrenince elini kaldırır ve ‘Ey Rabbim, kocam senin yolunda şehit oldu. Biz bu uğurda yokluğa düştük. O başımızda yoktu, ama Sen neden müsaade ettin’ diye naz makamında ilticada bulunur. Bunun üzerine yağmur şiddetini artırır ve güzelliği ile meşhur o heybetli konak yerle bir olur. Çünkü Allah her an ve daim mazlûmun yanındadır.”

Hikâye bittikten sonra Belediye Başkanımız ilâve ediyor ve:

“YAŞ kararlarına maruz kalanların, mağduriyetleri karşısında eli ve nefesi kuvvetli hiç kimse yok muydu ki, Bağdatlı bir kadın gibi duâ ederek bu haksızlığı yapanları sarsacak bir ilticada bulunamadı, ben de sizlere hakkımı helâl etmiyorum” diyerek serzenişte bulunuyor.

Ersan kardeşimiz kendine uygun cevabı veriyor. Ama, Belediye Başkanımızın sözleri, iktidarda olanların, mazlûmlara bakış açısını yansıttığı ve işin sırrına vakıf olamadıklarını ortaya koyduğu için biz de düşüncelerimizi açıklama ihtiyacı duyduk.

Feraset sahibi bir Müslüman, inançlı insanların kıyımının başladığı tarihten bu güne kadar; Milletimizin, devleti yönetmek için görevlendirdiklerinin haline bir bakmaz mı?

300’e yakın kişinin tasfiyesinin altına imza atan Sn. Erbakan, Başbakanlık koltuğunu ne kadar işgal edebildi? Şimdi evinde göz hapsinde değil mi?

Yine 300’e yakın kişinin kararını yürürlüğe sokan, zamanın Başbakan’ı Mesut Yılmaz’ın durumunu anlamaz mı? Hem siyaset sahnesinden silindi. Hem mahkemelerde süründü. Hem de itibarı sıfıra inmedi mi?

Yine 200’e yakın arkadaşımızın Silâhlı Kuvvetlerden tasfiyesine onay veren Ecevit’in halini hatırlamaz mı?

Yine, bütün bu olanlar sırasında, ortak olduğu hükümetlere destek veren Tansu Çiller ve Devlet Bahçeli ile partilerinin düştüğü halleri bir değerlendirmez mi?

Sn. Erbakan’ın, Mesut Yılmaz’ın ve Ecevit’in partilerinin geçen süreç içinde yerle yeksan olduğuna bakmaz mı?

Bunlara ne oldu? Neden eski tas eski hamam devam ettiremediler? Bunların tepetaklak olmalarının gerçek sebebi;

YAŞ mağdurlarının;

Örtüleri sebebiyle imam hatip liselerine, üniversitelere, ilahiyat fakültelerine alınmayanların;

Devletin kademelerinden inançları sebebiyle tasfiye edilenlerin;

Üniversiteye girişte adaletsizliğe uğratılanların ve daha nice inanç mağdurlarının AHI’dır.

Sonra, bundan 6-7 sene önce AKP diye bir parti mi vardı? Tayyip Bey sadece başarılı bir belediye başkanı idi.

Daha önce de başarılı belediye başkanları parti kurup merkezî hükümete gelebileceklerini düşündüler. Ama, milletin sevgi ve teveccühünü kazanıp varlık gösteremediler. Murat Karayalçın, Bedrettin Dalan bunların çarpıcı örnekleri.

Tayyip Bey ve Partisinden, bu gün milletvekili olanlar ve yine AKP belediye başkanı olanlar; ulaştıkları sayıları seçimden önce rüyalarında görselerdi, hayra yorarlar mıydı?

Milletin kalbine bu partiye teveccühü kim koydu? Millete bu insanları kısa zamanda kim sevdirdi? Başarıların hepsini bu arkadaşlar kendilerinden menkul mü zannediyorlar?

Allah (cc) sanki “Siz benim has kullarımı çok üzdünüz, sizin iktidarınızı alıyorum; ve ey bürokratlar, bünyenizde benim inançlı kullarımı barındıramadınız. Ben sizin başınıza amir olarak bir kadro görevlendireyim de, ne yapacağınızı bilemeyin” demedi mi?

Eğer, bu gün iktidarda olanlar, BU GÜNKÜ TABLOYU BÖYLE OKUYAMAZLARSA, YANİ ULAŞTIKLARI MAKAMLARIN KENDİLERİNE, ZULME UĞRAYAN MAZLÛMLARIN DUÂSI SEBEBİYLE TAHSİS EDİLDİĞİNİ, anlayamazlarsa, mazlûmların haklarının verilmesi için parmaklarını dahi kıpırdatmazlarsa, ulaştırıldıkları başarıların kendi yetenek ve güçleriyle olduğunu zannederlerse, korkarım zarar ederler.

Eğer, burada bir hak varsa, o hak mazlûmlarındır. İktidarda olanlar onlardan helâllik almak için köşe bucak onları aramaları gerekir.

İdareciler mazlûmlarla konuşurken dikkatli olmalıdır.

Ne oldum değil, ne olacağım demeli.

Vakti ile o makamların başkaları tarafından işgal edildiğini, kendilerinin de emanetçi olduğunu bilmelidirler. Bir mağdur arkadaşımızla istihzalı konuşan Belediye Başkanımızın davranışını hoş karşılamadım. Vesselâm.

Adnan TANRIVERDİ

04.02.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004