Niçin okudum sizi
Siz ki, bana göstermediniz
Bana saadetlerin
Çalkandığı denizi…
Niçin kitaplar, niçin?
Hangi sahifenizi
Muskalaştırmalıydım,
Murada ermek için?..
Murada ermek için…
Ve bir gün görmek için…
Resimli Türk Edebiyatı Tarihi gibi devasa eserinin sonuna “Kendi el yazısıyla tablolaştırdığı bir şiiri” notuyla derc edilen “Kitaplar” başlıklı şiiriyle ilk karşılaştığımda, hemen her aydında olan düş kırıklığının ne denli yaşanabildiğini anlamıştım. Bu, alelâde yazılmış bir şiir değil; hayatını dil ve kültür meselelerine adayan bir şahsiyetin, belki de toplumun kendisine gereken önemi vermeyişinden kaynaklanan bir düş kırıklığıdır. Sürekli kitaplar arasında gezinmenin, gezindiğin kitaplardan süzüp de damıttığın öz bilgileri toplumla paylaştığın hâlde, gereken ilgiyi görmemenin verdiği bir iç sıkıntısıdır yaşanan sonda.
Hakikaten Nihad Sami, üzerinde önemle durulması gereken bir irfan ehlidir. Fikirlerinin çözümlenmesi, farklı üslûplarda taze bir şekilde dile getirilerek daha da genişletilmesi gerekir bence. Nitekim, Kubbealtı Neşriyatı tarafından basılan külliyatını okuyanların göreceği ilk özellik, Nihad Sami’nin çok ciddî bir fikir ve kültür adamı olduğudur. Dile kolay, sadece Resimli Türk Edebiyatı Tarihi eseri bile kültür edebiyat hayatımıza yaptığı katkıyı takdir etmemize yeter.
Bununla birlikte, özellikle günümüz gençlerinin okuması gereken eserlerinden birisi, Türkçe’nin Sırları adlı kitaptır. Bu kitap, çok ciddî mantık değerlendirmeleriyle Türkçe’nin âdeta hem iddia hem de savunma dilidir. Bu kitabı okuyanların, bir dilin ne açılardan değerlendirilmesi gerektiğini, dil gelişim ve değişiminin nasıl olması gerektiğini sağlam deliller ve ikna edici bir yumuşak üslûpla dile getiren birisiyle konuşuyormuş hissine kapılmamaları mümkün değil.
Türkçe’nin Sırları kitabına uzun uzadıya değinecek değilim. Çünkü özellikle günümüzde de bilinçsizce yapılan dil kullanım hataları yahut ortaya çıkan İngilizce kelime istilâsının yoğun olduğu bu hengâmda, bu kitabın her satırı bir önem arz eder. O yüzden, hemen herkesin, özellikle genç neslin muhakkak okuması gerekir. Zira, Banarlı’nın, “Bir dilin kelimelerini hor görmek, hele şu veya bu politik veya ideolojik sebeple dilden atılabilir görmek, en az onların oluş ve yontuluş tarihini bilmemekten, hatta sevmemekten doğan büyük bir gaflettir. Çünkü milletlerin olduğu gibi, kelimelerin de tarihi vardır. Bir milletin ataları, asırlarca o kelimelerle doymuş, onlarla düşünmüş; birbirlerini ve evlatlarını o kelimelerle sevmiş ve bu kelimeleri tamamıyla millî bir san'atla işleyip Türk yapmışsa, evlâtlar artık o kelimelere düşman kesilemezler” düşüncesi bile dil bilinci açısından geçmişi inkâr etmeden geleceği asrın anlayışına göre kucaklama fikrinin en pratik düşüncelerinden birinin varlığını gösterir.
Önemli kültür, san'at ve edebiyat sitelerimizden biri olan sanatalemi.net, doğum yılı 1907 olan Nihad Sami Banarlı için, bu yıl “Nihad Sami Banarlı 100 yaşında” sloganıyla birtakım faaliyetler düzenleyeceğini duyurmuş. İlk program 16 Şubat Cuma akşamı saat 20.00’de Altunizade Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilecekmiş. Böylesi nadide ve âbide şahsiyetlerin anılmaları ve fikirlerinin de güncel tutulması, kültür, san'at ve edebiyat hayatımıza yapılacak iyiliklerin en önemlilerindendir. Ne diyelim, tebrikler sanatalemi.net…
28.01.2007
E-Posta:
[email protected]
|