Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 28 Ocak 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Yasemin GÜLEÇYÜZ

Annemarie Schimmel’den “İslâm’da kadın” üzerine notlar...



27 Ocak 2003’de 80 yaşında vefat eden Schimmel, İslâm üzerine yaptığı araştırmalarla tanınan bir mütefekkirdi… Vefat yıldönümü vesilesiyle onu ve fikirlerini hatırlayalım istedim…

Türkiye’de de bulunan Schimmel 1954-1959 yılları arasında Ankara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesinde Dinler Tarihi dersini Türkçe olarak vermiş, “Cemile Kıratlı” takma adıyla çeşitli dergilerde yazıları çıkarken yakınları tarafından “Cemile Bacı” olarak anılmaya başlamıştı.

Schimmel, “Ruhum Bir Kadındır” isimli kitabının ön sözünde ülkemiz kadınlarına dair gözlemlerini şöyle aktarıyor:

“Dinî hayata dair birçok hakikate Türkiye’deki kadınlar sayesinde müdrik oldum. İstanbul ile Ankara’daki kadın dostlarım, ama bilhassa Anadolu köylerinin o sade kadınları, ıztırab ile yoğrulmuş olup daha bir müttakî olan Anadolu’nun o anaları ve üniversitedeki hanım meslektaşlarım olduğu kadar talebelerim de, Türkiye’deki hayatın daha derin boyutlarına müttali olmamda bana yardımcı olmuşlardır…”

İslam’da kadın hakları üzerine düşünceleri ise dikkatle okunmaya değer…

Renate Beyer’in Annemarie Schimmel’le yaptığı röportajdan bir bölüm sunalım:

Beyer’in “Başörtüsü bir anlamda kadının İslâm’da baskı altında tutulduğunun işareti değil midir?” sorusunu Schimmel şöyle cevaplıyor:

“Eyvah bunu nasıl söylersiniz? Müslüman aile içinde yaşayan kadın ve anne bizden daha fazla söz hakkına sahiptir. Kur’ân’da poligami mümkündür. Ancak bu bir erkeğin dört kadınla evlenmesini zorunlu kılmaz. Olsa olsa burada bir izinden söz edilebilir. Öyle zamanlar oldu ki İslâm tarihinde erkekler şehit düştü ve kadınlar dul kaldı. Eğer poligami olsaydı—ben bu tür insanlarla tanıştım—her kadın pek çok çocuğun sığınacak mekânı olacaktı. Bunu bizzat kendim yaşadım. Müslümanlar ev işlerinde kendi aralarında iş bölümü yaparlar. Bazı aileler tanırım ki kimin çocuğu olursa olsun ona toplum olarak yardımda bulunur. Pek tabiî toplumun katmanları arasında kadının statüsünün iyi olmadığı bir vakıadır. Bizde bile çok kısa zaman öncesine kadar böyle idi. XIX. yüzyıl ortalarına kadar Prusya Krallığı’nda erkeğin hanımını dövme hakkı vardı. Üstelik bu dövme kanunla da güvence altına alınmıştı. Bu gibi olumsuz durumlar başkası için önemsiz görülürken nedense İslâm için büyütülür. Müslüman ailelerdeki kadının durumu söz konusu olunca daha da abartılır. Hâlbuki İslâma göre evde en önemli şahıs kadındır. Peygamberimiz (asm) bu hususta çok güzel bir söz söylemiştir. Gencin biri ona gelerek, ‘Ya Resulallah! Kime iyilik edeyim?’ diye sorar. Peygamberimiz: ‘Annene’ der. Genç ‘Daha sonra kime?’ diye sorar. Peygamberimiz tekrar ‘Annene’ der. Genç üçüncü kez ‘Ondan sonra kime?’ der. Peygamberimiz üçüncü defa da ‘Annene’ cevabını verir. İşte bu örnek İslâm’da kadına verilen değerin en büyük göstergesidir. İslâm’da aile içinde mal ortaklığı diye bir şey yoktur. Kadın gerek kendi getirdiği, gerekse evliliği esnasında kazandığı malı serbestçe harcama yetkisine sahiptir. İsterse bu malın tek kuruşunu bile kocasına vermez. İslâm söz konusu olunca bunlar hep görmezlikten gelinir. İslâm Kültür tarihinin en yüksek mevkilerinde bulunmuş çok sayıda kadın bulabilirsiniz. İslâm ortaçağına bir göz atınız orada oldukça fazla âlim ve şair kadınlar göreceksiniz. Belki bunlar elit tabakadır deyip geçebilirsiniz. Bizde elit tabaka yok mu? XIX. Yüzyılda Almanya’da bir köylü kızının kariyer yapabilme şansı var mı idi?”

Evet, Schimmel’in İslâm ve kadın üzerine olan düşüncelerinden alınacak çok ders var öyle değil mi?

Schimmel, hakkında ölüm fetvası verilen “Şeytan Ayetleri”nin yazarı Salman Rüştü’yü de “Müslümanların duygularını çok kaba şekilde rencide ettiği” gerekçesiyle sert bir şekilde eleştirmiş, Avrupa’daki bazı gruplar tarafından tepki almasına rağmen 1995 yılında Alman Kitapçılar Birliği’nin Barış Ödülü’nü kazanmıştı.

Karneniz nasıl?

Geçtiğimiz Cuma günü çocuklarımızın aldığı karne, aynı zamanda biz anne babaların da karnesi.

Karnesinde zayıf not getirmeyen çocuklarımızı ve ebeveynlerini tebrik ediyoruz. Güzel, renkli, keyifli bir tatili hak ettiler…

Karnesinde kırık notları olanlara da “İnsan düştüğü yerden kalkar” sözünü hatırlatarak, bu tarz problemlerin ancak az da olsa düzenli, devamlı çalışmalarla çözümlenebileceğini, hayatın her safhasında buna benzer durumların olabileceğini, tatilin bu açıdan bir fırsat olarak değerlendirilmesi gerektiğini “Düşenin dostu olmaz” sözüne inat, anlatalım… Çünkü bu nev'î telkinler onlara hayatta her zaman gerekli olacak dersler hükmünde!…

Üstelik de hayat, karnede yer alan notlardan ibaret değil ki! O notlar sadece sözel ve sayısal derslerdeki başarıyı gösteriyor…

Haydi birazcık gayret ve sebat!

Barış ve huzur için duâ günleri…

Yarın Muharrem ayının 10. günü, yani Aşûre günü.

Aşûre gününde tüm peygamberlerin vazifelerinde önemli dönüm noktaları gerçekleşti:

Hz. Musa (as) ile Firavun ordusunun çarpışmasında Kızıldeniz’in ikiye ayrılması gerçekleşti.

Hz. Nuh (as) gemisini Cudi Dağına demirledi.

Hz. Yunus (as) balığın karnından kurtuldu.

Hz. Adem (as) ve Hz. Havva’nın tövbesi kabul edildi.

Hz. Yusuf (as), Kenan kuyusundan kurtuldu.

Hz. İsa (as) doğdu ve çarmıha gerdirilmek istendiğinde göğe yükseltildi.

Hz. İbrahim’in (as) oğlu Hz. İsmail doğdu.

Hz. Eyüb’ün (as) hastalığı şifa buldu.

Hz. Yakup’un (as) kör olan gözleri açıldı…

Peygamberimizin (asm) torunu Hz. Hüseyin (ra) Kerbelâ’da şehit edildi…

Hz. Hüseyin’in şehit edildiği topraklarda, bugün de Kerbelâ’dan farksız olan tablolar yaşanıyor…

Tüm semavî dinlerde kutsal bir değeri olan Aşûre gününün insanlığa huzur getirmesi için duâ edelim…

Ve komşularımıza bu duygu ve düşünceler içinde birer tabak aşure ikram edelim…

28.01.2007

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (21.01.2007) - Matematik ve sonsuzluk…

  (31.12.2006) - Saff-ı evveller

  (24.12.2006) - Ne olmuş bu kadınlara?

  (17.12.2006) - Tulumbacı sendromu

  (10.12.2006) - Zaman nehri…

  (03.12.2006) - Papa’nın hatırlattıkları...

  (26.11.2006) - Ağaçlar meyveleriyle bilinir

  (19.11.2006) - Memleketimden insan manzaraları

  (12.11.2006) - Modern hayattan çoban-kurt-kuzu hikâyeleri...

  (05.11.2006) - Muhafazakârlıkta temel aile, çekirdekse kadın…

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Metin KARABAŞOĞLU

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahaddin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit ŞİMŞEK

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004