Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 30 Ocak 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Mustafa ÖZCAN

Kritik eşik



Aşura günü Kerbela’da yaşananlar Ümmet olarak Müslümanlara yakışmayan bir tablo. Hepimizi mahçup etti veya etmeli. Bu bize artık Emevi-Haşimi, Rafizi Nasibi kutuplaşmasını ve eksenini aşmamız gerektiğini öğretiyor. Bu noktaya kadar herkes müttefik ama nasıl olacağı noktasında yine herkes tayfasının veya grubunun maslahatını veya takıntısını öncelediği için ortak bir noktaya varılamıyor. Hisler burada yine menfi bir rol oynuyor. Bundan dolayı teorik olarak söylenenler havada kalıyor ve fiili durum nedeniyle gerçekleşemiyor. Hoşyar Zebari Irak olarak kritik bir noktada olduklarını ve dışarıdan menfi değil müspet müdahale veya telkin olması gerektiğini söylüyor ve ne iyi ediyor ama yine de Kerkük’te ortak çözüm yerine tek yanlı çözümü yeğliyorlar. Oldu bitti ile kendi çözümlerini dayatmaya çalışıyorlar. Kerkük konusunda sadece Türkiye’nin kaygılarının önplana çıkması yanlış. Ne Iraklılar ne de bölge ülkeleri oldu bitti ve tek yanlı ilhak girişimleriyle Kerkük meselesinin çözümünü onaylıyorlar. Kürtler bunu anlamalılar. Öyleyse yapıcı olmayı sadece karşı taraftan beklemek ortak buluşma ve uzlaşma zeminini çürütüyor. Lübnan’da da öyle. Hizbullah uzlaşmadan bahsediyor ama o yöntemle uzlaşmanın sağlanması mümkün değil. Suud Kralı Abdullah’ın dediği gibi kan üzerinden ümmet birliğini sağlamak mümkün değil. Sağlansa da bu ideal değil ancak fiili bir birlik olur. Bugüne kadar şikayet ettiğimiz mütegallibe birliği olur. İsrail Lübnan ve Filistin’de iç savaş çıkartmak istiyordu o başarılı olamadı ama kendi zaptedilmez dürtülerimizle neredeysu bunu başarmak üzereyiz. Bölgesel düzeni hep birlikte kurmalıyız. Bununla birlikte bölge istenmeyen noktalara doğru sürükleniyor. Sanki Ürdün Kralı Abdullah’ın öngörüleri gerçekleşir gibi. Ürdün Kralı Abdullah Şii Hilali öngörüsünden maada 2007 itibarıyla üç ülkede içsavaş beklediğini dile getirmişti. Bunlardan birisi olan Irak’ta oluk oluk kan akıyor. Necef’te işgal güçleri, Irak güçleri ile Şiilerin yine bir kolu olan Mehdeviyyeci bir grup arasındaki çatışmalarda yaklaşık 250 ikşi hayatını kaybetmiş. Mehdeviciler Bush veya Evanjelikler gibi kaos üzerinden bir düzen getirmek ve Allah’ın elini çabuklaştırmak istiyorlarmış. Bunun için de Aşura gününü berbat etmek ve sabote etmeye kalkışmışlar. Bunlar Necef’i ele geçirmek Şii kitleleri ve onlarla birlikte muhalif Şii alimlerini öldürmek istemişler. Daha önce de benzeri bir olay Cisri’l Eiemme’de yaşanmış ve korku ve izdihamdan dolayı bin dolayında Şii hayatını kaybetmişti. Burada ayıp olan bazı Şii kaynakların failler olarak ‘Şii kılığına girmiş Kaide üyeleri’ demeleridir. Bu üstünköre Kaide suçlaması galiba kimi Şiilere ABD’den geçen geçen bir bulaşıcı politika.

***

Ümmet birbirini kırıyor ve boğazlıyor. Lübnan ve Irak’ta mezhep fayı harekete geçerken Filistin’de de laiklik ve dindarlık fayı veya kutuplaşmayı harekete geçmiştir. Bu aslında ne mezhep fayı, ne laiklik fayıdır olsa olsa tahakküm fayıdır. Bunun sonucu her yerde kan akıyor. Ve her yerde kritik nokta aşılmak üzere. Öncelikli olarak Irak’ta kritik noktanın aşılıp aşılmadığı ve bir iç savaşın yaşanıp yaşanmadığı tartışıldı. Sonunda mezhep ve taifiyyeye dayalı düşük hatta kesif bir yoğunlukta bir iç savaşın yaşandığını insanlar onaylamasa bile onlar namına vakıa yanı yaşanılan gerçek onaylamış bulunuyor. Ama bu Irak, Filistin ve Lübnan’da yaşananlar bölgesel bir savaş ihtimalini de içinde barındırıyor. Zaten bölgesel bir düzen kurulamazsa bölgesel savaş kapıda. Uzlaşma sonucu bölgesel bir düzen kurulamazsa savaş üzerinden böyle bir düzen kalan sağlarla kurulabilecektir. Burada hissi değil de aklı hakem kılmak gerekiyor. Bundan dolayı bir an önce akiller devreye girmeli ve hissiyat ve duygular yaş kuru ne varsa önüne çıkanı yakmadan ümmete aklın ve sağduyunun yolunu göstermeliler. Ama korkarım bu fitne ümmetin akillerini de etkisiz hale getirmek üzere. Fitne büyüdükçe aklın sahası daralacak ve etkisi azalacaktır.

***

Hoşyar Zebari gibi aslında Emel hareketinin Lideri Nebih Berri de Lübnan’la ilgili olarak aylar öncesinde fitne uyarısında bulunmuştu. Keza Lübnan Müftüsü Reşid Kabbani de kritik eşiğin ve kırmızı çizginin aşılmakta olduğuna dair uyarılar göndermişti. Burada Nasrallah ‘lider topluluk yok, ortaklık istiyoruz’ diyerekten maalesef Sünnilerin hukuki ve siyasi kazanımlarını yok farzediyor. Buna mukabil, Suriye’nin bölgesel çıkarları onaylıyor ama Sünnilerin yerel çıkarları onaylamıyor. Nasrallah ‘lider topluluk yok’ diyerekten Sinyaro’ya ve onun arkasından Sünni topluma mesaj gönderirken keşke Lübnan için de ‘Lübnan kendisinin lideridir, başka lideri yok’ diyebilse. O zaman Sünnilerle ortak noktada buluşmuş olacak. Bunu demediği için de fitne kazanı kaynamaya devam edecek. Bu noktada İyad Ebu Şakra’nın güzel bir hatırlatması var: 14 Şubat 2005 tarihinde Refik Hariri’nin öldürülmesine müteakip Suriye adamı olarak görülen Emile Lahud koltuğundan alaşağı edilmek ve indirilmek istenmişti. Marunilerin dini lideri olan Patrik Sufeyr Marunilere ait bir makamın saygınlığının korunması namına şahsını yeğlemediği halde Emile Lahut’un sokak gösterileriyle devrilmesine itiraz etmişti. Şimdi aynı itirazı Reşid Kabbani, Sinyora için yapıyorsa çok mu? Karşı tarafları cesaretlendiren biraz da bizim haklı olduğumuz davalarda kendi topluluğumuza sahip çıkmayışımız ve pısırıklığımız değil midir? Zaten hukuk zayiatının çoğunluğu popülizm kaynaklı oluyor. Bu tür meselelerin çözülme yeri sokak veya silahın hakemliği midir? Davos’ta şurada burada uyarı fişikleri atılmaya devam ediliyor. İnşaallah uyarı fişeklerinin yerini kendi hamakatimiz ve şerrimizden dolayı gerçek mermiler almaz.

30.01.2007

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (29.01.2007) - No Man'sland ya da bölgesel savaş

  (28.01.2007) - Doldurulan boşluk

  (26.01.2007) - Düşmanlık gerçekle buluşursa

  (25.01.2007) - Bedel ödemeyen kışkırtıcılar

  (24.01.2007) - Ötekine saygı, kendimize saygıdır

  (23.01.2007) - Travmatik ruhlar ve yaralı bilinç

  (22.01.2007) - Caninin kimliği!

  (21.01.2007) - Karanlık mihraklar

  (19.01.2007) - Çöken hesap ve model

  (18.01.2007) - Kerkük tasması

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Metin KARABAŞOĞLU

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahaddin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit ŞİMŞEK

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004