Bektaşiye sormuşlar: “Niçin namaz kılmıyorsun?” diye. “İstek yok” demiş.
Doğru. Her şey istekle, arzuyla oluyor. Adamın içinden gelmiyorsa en leziz yemeği bile yemez.
Sabah namazına kalkmakta zorlanan çocuğun birisi babasına, “Babacığım, bir horoz alsan da beni sabah namazına uyarsa” demiş. Babasının verdiği cevap çok ibretli: “Yavrucuğum, horoz senin içinde olmalı. İçinde olmadıktan sonra dışardan öten horozun ne önemi var!”
İnsan kendini sabah namazına kaldırmaya kurmuyorsa, saatin çalmasının da faydası olmaz. Saat çaldığında kapatır, yine uyumaya devam eder. Ama insan kendini namaza kurmuşsa gece yarısı teheccüde de kalkar, sabah namazına da kalkar. Beş-on kuruş para kazanma uğruna gün doğmadan işe koşan insanların sabah namazına ilgisiz kalmalarının asıl sebebi de bu değil midir? İnsan önem ve değer verdiği işin peşine düşer.
Namazda kişinin kendini Allah’a vermesindeki sırda da aynı gerçek gizlidir. Namaza konsantre olan insan namazdayken dünyayla ilgili bütün bağlarını koparır. Allah’ın huzurunda olduğunu hissettiği anda Besmele çekince şeytanın kaçtığı gibi bütün vesvese ve vehim sisleri birdenbire dağılıverir.
Adamın biri İmam-ı Azam’a gelip, “Ey imam!” demiş. “Namazda hep develerim aklıma geliyor. Bir türlü ibadetin zevkine varamıyorum. Siz daha fazlasına sahip olduğunuz halde bunu nasıl başarıyorsunuz?” diye sormuş. Demiş ki o büyük imam: “Ben namazdayken develerimi ahıra bağlarım, kalbime değil.”
Allah’ın huzuruna çıktığımız halde hâlâ o huzurda dünya kalbimize bağlı ise bunun Allah’a karşı büyük bir saygısızlık olduğu açık değil mi? Herşey kudret elinde olan Allah’ın huzurunda Ondan başka şeyleri düşünmek elbet büyük bir saygısızlıktır.
İnsan daima gelişme, ilerleme, olgunlaşma gayreti içindeyse bunun yollarını bulacak, sebeplerine sarılacak ve sonuçta hedefine ulaşacaktır.
Ama insan kendini yeterli görüyorsa nasıl gelişecek?
O halde her şeyin tekâmül ettiği bir kâinatta insan tekâmül basamaklarında ilerlemeyi; hergün bir açığını, bir eksiğini gidermeyi, bir mükemmeli yakalamayı kendine gaye edinmelidir.
Hedefte insan-ı kâmil olma olunca insanın ulaşamayacağı hangi hedef olabilir?
Büyükler bulundukları makamlara gayretleriyle ulaştılar.
04.02.2007
E-Posta:
[email protected]
|