Hz. Peygamber’in (asm) evinde üç gün peşpeşe ocak yanmadığını, doyasıya yemek yemediklerini, değil beyaz un ekmeği, kara buğday ekmeğini dahi bulamadıklarını, arpa ekmeği bulduklarında cana minnet saydıklarını, bir avucu ancak dolduracak kadar arpa ekmeği, birkaç hurma ve biraz da suyla idare ettiklerini, sirke bulduklarında, “Bu ne güzel katık!” buyurduklarını biliyoruz.
Kâinat hürmetine yaratılan bir Peygamber (asm) böyleydi.
Mevlânâ bir gün evine geldiğinde, “Evde ne var?” diye sormuş, “Bir şey yok!” cevabını alınca da, “Hamd olsun” demişti “Bugün evimiz Peygamber evine benzedi.”
Kaçımız Peygamberimizin hayatını düşünüyor ve Mevlânâ gibi evimizde birşey bulamadığımızda, “Şükür bugün evimiz Peygamber evine benzedi” diyebiliyoruz?
Acaba evimizde günlerce, aylarca yetecek yiyecekler bulunduğunu düşündüğümüzde mahcubiyetimizden başımızı öne eğiyor, o nimetlerin ne ölçüde hakkını vermeye çalışıyor, hâlimize yüz kere, bin kere şükretme ihtiyacını hissediyoruz?
Sıcak çorba içemeyen, yiyecek ekmek dahi bulamayan insanları da düşünüyor muyuz? Kâinatın Efendisi (asm), “Ey Ebû Zer, çorbanın suyunu biraz fazla kat da komşuna da ver” buyururken, evmizdekilerden bir kısmını fakir fukaraya vermemizi öğütlerken biz ne yapıyoruz? Biz de Mevlânâ gibi, “İşte önümde benim ayran tasım!” deyip elimizde ve evimizdekilere şükredebiliyor muyuz?
Doğrusu biz ne kadar Müslümanız? Ne ölçüde Resûlullahı (asm) örnek alabiliyoruz?
Tam Müslümanlığımızı sorgulama zamanı değil mi?
Aza kanaat etmesini bilmeyen insan çoğa da kanaat etmez ve aza kanaat edemeyen insan çoğu da bulamaz ve ona müstehak olmaz.
Mutlu insan eline geçen az da olsa kanaat etmesini bilen insandır. Mor Jokai, “İnsan en aza kanaat ettiği zaman en çok mutludur” derken ne kadar doğru söyler. Aza kanaattaki mutluluk ve bereketi tadamayan insan, hırs sebebiyle ne kadar çok şeye sahip olsa da sıkıntıların kıskacından kurtulamaz.
“Yeryüzündeki bütün ıztıraplar aza kanaat etmemekten doğar” diyor Firdevsî.
Evet, kanaatsiz insanın hayatı ıztırap ve sıkıntılarla doludur. Çoğu kazansa da mutlu olması mümkün değildir.
02.02.2007
E-Posta:
[email protected]
|