Evet, doğru okudunuz; “başörtülü polis görev başında” ama Türkiye’de değil İngiltere’de. Şu haberi, sakin kafa ile okuyalım: “İngiliz The Sun gazetesi, Londra Emniyet Müdürü Sir Ian Blair ile el sıkışmayı reddeden türbanlı kadın polis memuru Natalie Smart’ı (26) buldu. Smart’ın, Londra banliyölerinde halkın güvenliğinden sorumlu olarak yaya veya bisikletle devriye gezdiğini belirten Sun, ‘Amirinin elini sıkmayı reddeden bir polis, erkek suçluları nasıl yakalayacak’ diye sordu.
“Gazete, şunları yazdı: Bisikletle eğitim yaparken bulduğumuz Smart, türbanının üzerine kask giymişti. Sonradan Müslüman olan Smart, elini sıkmadığı Emniyet Müdürü Blair’i son derece kızdırmıştı. Smart ise kocası hariç hiçbir erkeğe dokunmaması gerektiğini belirterek kendini savundu. Aynı Smart, bir erkekle fiziksel mücadeleye girebileceğini de söylüyor. Meslektaşları da, onun her türlü görevi yerine getirebildiğini belirttiler.” (Hürriyet, 6 Şubat 2007)
Aynı gün başka bir gazetede yer alan şu haberi de görelim: “Batı Trakya’da eşitlik mesajı. Yunan Dışişleri Bakanı Bakoyanni, Batı Trakya’da bölgenin kalkınması için dinleri, dilleri ne olursa olsun, eşitlik çerçevesinde herkesin desteğine ihtiyaç olduğunu belirtti.
“Yunanistan Dışişleri Bakanı Dora Bakoyanni, 3 günlük Batı Trakya ziyaretinin ilk gününde Gümülcine’ye gitti. Valilik ve belediyeden sonra Türk köyü Hemetli’yi ziyaret eden Bakoyanni burada köylüler tarafından karşılandı. Kısa bir konuşma yapan Bakoyanni, ‘Bölgenin kalkınması için çalışıyoruz. Atina’nın hedefi Batı Trakya’daki çok kültürlü ortamı korumak. Batı Trakya’ya ayrı bir önem veriyoruz. Kanunlar karşısında herkes eşittir’ dedi.
“Daha sonra Gümülcine Sanayi ve Ticaret Odası’nı ziyaret eden Bakoyanni, burada eşitlik mesajları verdi: Yürüttüğümüz kalkınma hamlesini, Batı Trakya’ya da yaymak istiyoruz. Bu bölge, Güneydoğu Avrupa’nın merkezidir. Buradaki çok kültürlü yapı, Hıristiyanlardan ve Müslümanlardan oluşan bir mozaik oluşturuyor. Çokdillilik, farklı din ve kültürler, ki bunlar yakın geçmişe kadar sorun yaratırlardı, bugün ve yarın için avantaj olacaklardır.” (Vatan, 6 Şubat 2007)
Aynı gün okuduğumuz iki ayrı haber, Türkiye’nin dünya gerçeklerinden ne kadar uzaklaştırıldığını/uzaklaştırılmak istendiğini gösteriyor. Bakınız, bunca tartışmanın yaşandığı İngiltere’de bir başörtülü polis görev yapabiliyor. Hem de ‘müdür’üyle tokalaşmadığı halde kıyamet kopmuyor ve hâlâ görev başında. Gazetedeki haber her ne kadar, ‘müdür’ünün ona kızdığını yazsa da biz neticeye bakarız. Netice: Başörtülü polis görev başında. Bu güne kadar aleyhinde ‘soruşturma’ dahi açılmamış, açılsa her halde onu da haber yaparlardı.
“Peki, Batı Trakya ile ilgili haberin ne özelliği var?” diye sorabilirsiniz. O haberin özelliği de şurada: Ne hikmetse haber metinlerinde yer almasa da konuyla ilgili haberin fotoğrafında Yunanistan Dışışleri Bakanı Dora Bakoyanni bir okulu ziyaret etmiş ve öğrencilerle görüşmüş. Fotoğrafta başörtülü genç kızlar da var. Bunlar ya öğrenci ya da öğretmen... Bu durumda Batı Trakya’da başörtüsü yasağı olmadığı, oradaki Müslüman öğrencilerin başörtüleriyle okuyabildiği sonucunu çıkarıyoruz. (Zaten aksi bir bilgi de şu ana kadar duyulmadı.)
Soralım o zaman: İngiltere’de başörtülü polis görev yapabiliyor ve bu bir ‘sorun’ olmuyor. Batı Trakya’da başörtülü öğrenciler rahatça okullara girip okuyabiliyor, o da bir ‘sorun’ olmuyor. Peki, niçin aynı şey Türkiye için ‘sorun’ olsun?
Tabiî ki Türkiye için de ‘sorun’ değil. Ama Türkiye’yi ‘idare edenler’ bunu anlamamak için başlarını kuma sokuyorlar? Nereye kadar? Bütün dünya özgürlükleri genişletmek için mücadele verirken, Türkiye aksini yapmayı sürdürebilir mi?
Bu iki ‘küçük haber’, yasakçıların yüzüne patlamış ‘iki büyük şamar’dan farksızdır. İnşaallah uyanırlar...
08.02.2007
E-Posta:
[email protected]
|