Derin devleti “kurumlardaki çeteleşme” olarak niteleyen Başbakan, “Madem iktidarsın, bu işi bitir” çağrılarını cevaplarken “Şu anda çomağı soktuk, bundan rahatsız olanların sesi yükselmeye başladı” diyor.
Ve artık faili meçhuller döneminin kapandığını belirterek, bağlantılar üzerinde yaptıkları çalışmalarla bir yerlere doğru vardıklarını, yüzde 100 olmasa da büyük oranda netice aldıklarını ve alacaklarını söylüyor.
Temennî edelim ki, öyle olsun.
Ancak Erdoğan’ın da söylediği gibi kökü tâ Osmanlı zamanına kadar uzanan, tek parti ve ihtilâl dönemlerinde iyice kuvvetlenip devletin de, toplumun da her yerine dal budak salan esrarengiz bir yapıyı çözmek pek kolay olmasa gerek.
Tek tek hadiseler bazında izleri takip ederek birtakım bağlantıları açığa çıkarmak suretiyle belki bir yerlere varılabilir.
Nitekim Hrant Dink cinayetinde adı geçen kişilerden “muhbir” olarak nitelenen şahsın emniyet ve jandarma bağlantıları iyice aydınlatılabilirse, çeteleşmeye dönüşen bir mekanizma deşifre edilebilir.
Ama bu yöntemle ulaşılabilecek yer yine de sınırlı ve belli bir noktadan sonra işin tıkanması ihtimali hayli kuvvetli görünüyor.
Dolayısıyla, olay bazına dayalı çalışmaların, mutlak surette, sistemin tümüne yönelik kapsamlı reformlarla takviyesi gerekiyor.
Bunun için de, hep söylediğimiz gibi, anayasadan başlayan bir “yeniden yapılanma harekâtı”nın âcilen başlatılması lâzım.
Bu harekâtta çıkış noktası, kaynağını millî iradeden almayan ve buna rağmen çoğu zaman millet iradesine meydan okuyan devlet içi güç odaklarına demokratik hukuk sistemi içerisinde çekidüzen vermek olmalı.
Merkezinde, üyeleri milletin oylarıyla seçilen Meclisin yer aldığı bir sistem kurulmalı.
Demokratik hukuk anlayışını özümsemiş bir entellektüel birikim, böyle bir konumu taşıyabilmesi ve bunun hakkını verebilmesi için TBMM’nin ve siyasetin yanında olmalı.
Darbecilere “fetva” uyduran hukuk profesörlerinin devri, bu birikimle kapatılmalı.
Cumhurbaşkanının, Başbakanın, Genelkurmay’ın, Anayasa Mahkemesi başta olmak üzere yüksek yargı organlarının, YÖK'ünn, MİT’in, jandarmanın... görev ve yetkileri yeniden tarif edilmeli. Yanlış ve kötüye kullanılan yetkiler ya sınırlanmalı ya da kaldırılmalı. Bürokratik dokunulmazlıklar da kalkmalı ve konumu ne olursa olsun, herkes hesap sorulabilir ve de hesap verir hale getirilmeli. Her yerde açıklık ve şeffaflık hakim kılınmalı.
Kamuoyunun sadece devlet ve örgütlü azınlık görüşleriyle değil, geniş halk kesimlerinin katılımıyla oluşmasını, herkesi ilgilendiren kararların olabildiğince kapsamlı uzlaşmalarla alınmasını sağlayacak kanallar açılmalı, buna yönelik sistemler geliştirilmeli.
Başbakanın, “faili meçhul cinayetleri aydınlatma” bağlamında ifade ettiği “yüzde 100 netice alma” hedefine, sistemin tümünü hukuk zemininde demokratikleştirme anlamında ancak böyle yapılarak ulaşılabilir.
Sadece “çomak sokarak” değil...
10.02.2007
E-Posta:
[email protected]
|