Asker kıyafetlerinin satıldığı yerlerde bir de, ”Askerin el defteri” vardır. Bu defterlerin arka yüzünde, ”Gel 550 gün gel” yazar. Her sabah olduğunda askerler o günün üzerine bir çizgi çekerler. Her şeyin bir kültürü olduğu gibi askerliğin kültürü de budur.
Sabah sporu yaptırdığım bir gün tam koşu sırasında erin birisi yanıma yaklaşıp, ”Bugün Zonguldak” dedi. Anlamadım. “Zonguldak’a ne olmuş” diye merakla sorduğumu fark edince, ”Plaka düştünüz” diye karşılık verdi. Askerde çukur yerler çok olur. İtalyan Çukurunu, Avcı Boy Çukurunu bilirdim de bu plaka işini pek anlamamıştım.
Ne plakası demeye hazırlanırken fark ettim. Asker benim yerime tezkereye kaç günümün kaldığını sayıyormuş. O zaman 67 vilayet olduğu için plakaya düştünüz demiş. Bir başka gelenek daha vardı. Meselâ 58’e geldiyse, o gün Sivaslı çömezler gelip, o askere selam veriyordu.
Yeniden askere gitmek gibi bir düşüncem yok. Bunları hatırlamama sebep, Başbakan Erdoğan’ın grup toplantısında yaptığı uyarı oldu. Erdoğan, milletvekillerinin meclise devam etmelerini istedikten sonra, ”Cumhurbaşkanlığı seçimine 8 hafta kaldı. Dişinizi sıkın” dedi.
Elinde Cumhurbaşkanının el kitabı diye bir şey var mı orasını bilmiyorum, ama Başbakan Erdoğan’ın geçen her günün ardından duvara bir çentik attığı ve kaldı 56 gün dediğinden kuşkum yoktur.
Başbakan’ın dün bütçe gerçekleşmeleriyle ilgili bir basın toplantısı vardı. Bir meslektaşımız gayet hınzır bir şekilde, ”2008 yılının bütçesini de siz mi sunacaksınız?” diye sordu. Erdoğan mesajı çok iyi kavramış olmalı ki, bıyık altından gülerek, ”Siz gazeteci olarak görevinizi yapacaksınız, ama ben de siyasetçi olarak görevimi yapacağım. Nisan ayını bekleyin. Nisan çok bereketli bir ay” cevabını verdi. Belli ki sadece nebatî bir bereket değil, Nisan’da siyasî bereket de bekliyordu.
Grup toplantısına dönmek istiyorum. Orada önemli bir uyarı vardı. Başbakan milletvekillerine ‘dişinizi sıkın’ dedikten sonra bir şey daha söyledi: ”Ondan sonra zaten seçim sürecine girilecek.” İşte o noktada bazı kuşkular söz konusu.
Biraz daha açayım. 16 Nisan’da Cumhurbaşkanlığı seçim süreci başlayacak. 26 Nisan’da ilk tur seçimler yapılacak, üçer gün arayla yapılacak seçimlerde 2 Mayıs’ta yapılacak olan üçüncü turda ya da en fazla 5 Mayıs günü yapılacak olan dördüncü turda Cumhurbaşkanı seçilecek.
Seçimlerin ise tarihi belli. 4 Kasım için kanun çıkarıldı. Benim açmak istediğim nokta da bu. AKP Cumhurbaşkanını seçtikten sonra, bunun sağlayacağı siyasi iklimden yararlanmanın hesabını yapabilir. Bu yönde duyumlar kulağıma geliyor. Hatta bir haber kanalımız da kısa bir haber yaptı.
Bu plan, seçimleri Temmuz ortası ya da Ağustos başına çekmek. Burada AKP’nin seçmenlerin huzuruna çıkıp, “Köşk’te artık Sezer yok, Erdoğan var. Bir dönem daha bize iktidar verin” stratejisine dayandığı gözleniyor.
Etki gücü yüksek bir strateji olduğu da belli. Ama burada bir sorun var. O da seçimlerden 1 yıl önce yapılan değişikliklerin ilk seçimde geçerli olamayacağı. AKP 25 yaşı getirdi. Bu seçimde de 25 yaşında adaylar çıkaracak. Bu şekilde gençliğin oylarını kendine çekmeyi planlıyor. Gençliğin merkez partileri tercih etmeleri pek güçlü bir seçenek olmasa da böyle bir arzuları var.
Gençlerin AKP’yi tercihleri ve MHP’nin oy oranı konusunda AKP yönetiminin hesap hatası yaptığını düşünüyorum. Erdoğan ve çevresi MHP’nin oy oranını küçümsüyor. Çankaya ve erken seçim senaryoları arasına bu kaydı düşmek istedim. AKP’lilerin YSK’da temas ettikleri bazı isimlerin kişisel olarak, “Bu seçim yasasında yapılan bir değişiklik değil. Anayasa değişikliği o yüzden seçimlere 1 yıl kala yapılan değişiklik statüsüne girmez” dedikleri söyleniyor. Ancak kuşkulu. Cumhurbaşkanlığı seçimleri, hemen ardından Abdullah Gül’ün başkanlığında yeni hükümet ve AKP kongresinde yeni parti genel başkanı seçimi derken 2 ay süreyle AKP gündemde olacak.
Bu seçimde AKP’nin en büyük kozu Çankaya ve siyasî istikrar olacak. Artık gün sayın. Seçimin ucu gözüktü. Askerin pardon, Tayyip’in el kitabında şunun şurasında ne kaldı?
09.02.2007
E-Posta:
[email protected]
|