Paul Wolfowitz, ABD Savunma Bakan Yardımcısı olduğu dönemde, Bush’u Irak bataklığına sürükleyen neo-con çetenin en önemli ve etkili isimlerinden biriydi.
1 Mart tezkeresi Meclise takıldığında en sert tepkiyi verenlerin başında da o vardı. Bu yüzden Türkiye’ye savurduğu tehdit dolu mesajlar kayıtlarda ve hafızalarda hâlâ duruyor.
Bu kişi, bilâhare Bush ekibinin ısrarlı baskı ve takipleriyle Dünya Bankasının başına getirildi. Böylece para muslukları ona bağlandı.
Pentagon’dayken daha göz önündeydi.
Ama yeni görevinde ne yapıp ne yapmadığı pek bilinmiyor. Fakir ülkeleri tuzağa düşürmek ve daha da bağımlı hale getirmek için kullanıldığı deşifre edilen “ekonomik tetikçiler” mekanizmasını hangi yönde çalıştırdığı da.
Ancak dünya gücü ABD’yi kendi çıkarları uğruna ateşe atan çok tehlikeli bir çetenin en etkili üyelerinden biri olarak yeni görevinde de kuşkuyla izlenmesi gerektiği, bir vâkıa.
Wolfowitz geçtiğimiz günlerde ülkemize geldi. Ankara’da hükümet yetkilileriyle görüştü. Bilâhare gittiği Edirne’de Dünya Bankasınca desteklenen yoksul bir hastayı evinde ziyaret ettiği açıklandı. Böylece bu bankanın ücra bir köşedeki bir ihtiyaç sahibine sahip çıkan “müşfik ve hayırhah” yüzünü tanımış olduk!
Ardından yaptığı Selimiye Camii ziyareti de, basında öne çıkarılan “delik çorap” haberleriyle birlikte, Wolfowitz’in “halkla ilişkiler çıkartması”nı tamamlayan bir unsur oldu.
Dünya Bankası Başkanı, Türkiye’den ayrılmadan önce dikkat çeken bir görüşme daha gerçekleştirdi. Bazı STK temsilcileriyle bir araya geldi ve ilginç açıklamalarda bulundu.
Meselâ Türkiye’deki eğitim sistemini “çok katı” olmakla eleştirdi; dünyadaki gelişmelere ayak uyduran daha esnek ve yeniliğe açık bir eğitim sisteminin gerekliliğini vurguladı.
Asıl çalışma ortaklarının hükümet olduğunu, ama STK’lara da önem verdiklerini söyledi. Ve STK temsilcileriyle eğitim reformu, yoksullarla ilgili sosyal risk yönetimi, Türk özel sektörünün başarısını arttırmaya yönelik reformlar gibi konuları görüştüklerini bildirdi.
Wolfowitz’in temasları, evvelce Soros’un yaptığı görüşmelere çok benziyor. Görüşülen STK temsilcileri de aşağı yukarı aynı isimler. Dolayısıyla, bu temasları bir yere not edip, önümüzdeki süreçte yaşanacak gelişmeleri bu çerçevede dikkatle izlemek lâzım.
Soros Türkiye ziyaretlerinden birinde, laiklik uygulamasını çok katı bulduğunu söylemiş ve başörtüsü yasağını da eleştirmişti.
Wolfowitz aynı eleştiriyi, işin temel ve kritik bir boyutuna, eğitim sistemine yöneltiyor.
Böylece, hükümetin dört yıldır iyileştirme anlamında kayda değer hiçbir adım atamadığı en sorunlu ve sancılı alanlarımızdan biri, paslaşan küresel aktörlerce topa tutuluyor.
İlk bakışta bu bizim lehimize gibi görünüyor, ancak eleştiri sahiplerinin kuşkulu ve karanlık kimlikleri, işin arkaplanında ne gibi tuzakların gizlenmiş olabileceği noktasında bizi dikkatli ve temkinli olmaya yöneltmeli.
Söz konusu tuzakların bazı ipuçları, görüşülen STK’lara yaptırılan anketlerde mevcut.
01.02.2007
E-Posta:
[email protected]
|