AKP’nin Kızılcahamam kampında Ayşe Böhürler “Biz daha fazla demokrasi ve özgürlük için buradayız. Bunun için yola çıktık” dedikten sonra Erdoğan’ı eleştirmiş:
“Ama siz son söylemlerinizde daha çok milliyetçiliğe kaçıyorsunuz. MHP’nin bir-iki oyunu almak için bu tür söylemler geliştirmeniz doğru mu? Sizin bu şekilde konuşmanızı, söylem değiştirmenizi isteyenler mi var?”
Bu eleştiriye canı sıkılmış AKP liderinin ve “Çok çirkin bir yaklaşım bu. Bari sen böyle düşünme” diyerek Böhürler’i susturmuş.
Aynı toplantıda, partisinin ve diğer partilerin oy oranlarıyla ilgili, kendi yaptırdıkları son anketin sonuçlarını açıklarken de hayli şaşırtıcı değerlendirmeler yapmış Erdoğan.
Söz konusu ankete göre DYP’nin yüzde 5’e indiğini söylerken, sebebini ise şöyle izah etmiş:
“Ağar’ın ‘düz ovada siyaset’ sözleri DYP’yi çökertti. MHP de bunu çok iyi kullandı...”
Doğrusu, neresinden bakılırsa bakılsın, yadırganması ve eleştirilmesi gereken son derece tuhaf bir değerlendirme bu.
Bir defa, Ağar’ın “düz ovada siyaset” çıkışına destek verenler arasında Erdoğan da vardı. CNN Türk’te Uğur Dündar’ın programında, DYP liderinin sözlerini “pozitif bir yaklaşım” olarak gördüğünü ve “iyiniyetle söylediğine inandığını,” Ağar’ın silâhlı olaylara karışmamış kişilere “Bir idealin varsa gel siyaset yap” mesajı verdiğini söylemişti Başbakan.
İkincisi; Erdoğan o zaman doğru bulduğu ve desteklediği bir çıkış için, aradan üç ay geçtikten sonra “DYP’yi çökertti” diyerek ne tür bir mesaj vermek istiyor? “Demokratikleşme söylemleri oy kaybettirir” mi diyor?
O sözlerin hemen ardından “Vaktiyle biz de böyle hatalar yaptık. Ama seçim sürecinde yapmamalıyız” uyarısında bulunması bu sorularla ifade edilen kuşkuları güçlendirirken, Böhürler’e verdiği sert tepki de ortaya çıkan resmi tamamlıyor. Böylece, iki seneyi aşkın süredir demokratikleşme için tek bir adım dahi atılmazken, son olarak “Ayına yıldızına kurban olam” afişleriyle açığa vurulan milliyetçi söylemlere ağırlık verilmesinin bilinçli yapılmış bir tercihe dayandığı anlaşılıyor.
Peki, demokratikleşmenin oy getirmediği, aksine kaybettirdiği; buna karşılık ulusalcı dalga yükseldiğine göre oy almanın ancak milliyetçi söylemlere ağırlık vermekle mümkün olacağı iddiası ne ölçüde gerçeği yansıtıyor?
Eğer öyle ise, milliyetçi oyların birinci derecede adresi konumundaki MHP’nin bütün anketlerde ipi göğüslemesi gerekmiyor mu?
Galiba, dört yıl önce aldığı seçmen desteğini büyük ölçüde toplumdaki değişim ve özgürlük talebine borçlu olduğunu ve iktidarının ilk iki yılındaki AB reformları sebebiyle birçok muhalifinden dahi destek aldığını unutmuş görünen AKP, bu son yönelişiyle bindiği dalı kesmekten farksız bir tavır sergiliyor.
Herşey bir yana, “düz ovada siyaset” açılımının kronik ve hayatî bir sorunun çözümü için tazelediği umutları yanlış oy hesaplarıyla boşa çıkarma gayreti içerisine girmek, başlı başına bir samimiyetsizlik örneği sayılmalı.
Asıl vahim hata da bu değil mi?
27.01.2007
E-Posta:
[email protected]
|