“Kurallar, yıkılmak içindir” anlayışını taşıyanların ülkesinden, “Kurallar kutsal kitabın söyledikleri kadar önemlidir” diyenlerin ülkesine…
(Dikkatinizi çekerim, ikinci cümlede İlâhî bir emir telâkkisi söz konusu.)
“Kurallar yıkılmak içindir” anlayışı hakimdi benim geldiğim yerde. Sonra koca koca ahkâm kesmesini biliyorduk “Elin Amerika’sında öyle mi ya, Avrupa’sında böyle mi?” şeklinde.
Biri kalkar der ki: “Ben gözlerimle gördüm, Avrupa ülkelerinde yerde bir tane çöp bulamazsın. Bizim ülkemizin denizi ayrı, caddeleri ayrı çöplük sanki.” İşin ilginç yanı, bunu diyen vatandaş elindeki çikolata kâğıdını yere atarak konuşur. Sebebini sorduğunuzda: “Yerler zaten çöplüğe dönmüş, başkaları da atmış” der. Bu onu temize çıkarırmış gibi.
Bizim toplumumuzda bir kural konulmaya görülsün, hemen üzerine gidip yıkmak için adeta çaba sarf edilir. Meselâ trafikteki düzen takdire şayan(!) Azıcık bir kalabalık olsa yollarda kornalar konuşur. Şoförler kulakları patlatırcasına çalar kornaları. Son derece iptidaî bir görüntü arz eder bu yaşananlar. Bir geri kalmışlık işaretidir, cam açıp küfretmek, bağrışmak, eğitimli eğitimsiz ayırt etmeden düşmanca tavırlar sergilemek. Sürekli araba önüne atlayıp “makas” tabir edilen hareketle kendilerini rallide sanmak.
Canlarıyla oyun oynayanlar, en ufak bir kazada ah vah edenler, suçlamasını çok iyi bilirler de, suçu kendilerinde aramasını bilmezler.
Gelgelelim Amerika’da başka. Herkes kurallar için yaşıyormuş gibi ömürlerini buna vakfetmişcesine büyük bir saygıyla davranıyorlar toplum içinde. Yollar ne kadar kalabalık olursa olsun korna basmak “çok ayıp bir davranış.” Ben ilk başta buradaki arabaların kornaları yok sanmıştım. Yani o derece alışmışım ki kabalığa, kibarlık uzaydan gelmiş sanki. Yollarda şeritler son derece düzgün şekilde ilerliyor. Kimse kimsenin hakkına tecavüz etmiyor.
Düzenli hayatın bir sebebi de kural ihlâllerinde uygulanan cezaî müeyyidelerin çok yüksek ve caydırıcı olması. En vurdumduymaz bile, aklını başına devşirip verilen cezayı ödememek için kurallara uyuyor. Belki bizim ülkemizin de tekrardan, verilen cezaları gözden geçirmesi gerekiyor. Yoksa gün geçtikçe güzelim ülkemiz çöplüğe dönecek, her gün giden canlara yenileri eklenecek. Toplumsal asayişi sağlamak güçleşecek.
Kimse yeni bir şey söylemeyecek size. Yaşadığınız şartlar neyi gerektiriyorsa yavaş yavaş bulunduğunuz çevrede dönüşeceksiniz. Eskimiş değerleriniz, benliğinizdeki bazı şeyleri silip süpürecek. Hassasiyet dengeniz değişecek ve siz de kırmızıda geçeceksiniz.
Kendimize yakıştırdığımız tavrı benimseyelim bugünden sonra. Bahane üretmek yerine kendimizi büyütelim. Birey olarak yanlışlarımızı düzeltelim. Var mısınız hayatımızın yeşillerini ve kırmızılarını yoklamaya?
22.01.2007
E-Posta:
[email protected]
|