Dede deyince...
Her insan bir torun, her torun da bir dede-ninedir zamanla. Devran böyle kurulmuş. Şimdi ‘dede’ deyince zihninizde oluşanlar ile, çor çocuk sahibi olunca ya da gerçekten dede olunca oluşanlar, aynı değildir. Bu yazının içindekileri en iyi anlayacaklar da sanırım dedelik makamında, o makamın keyfini sürdürenler olacaktır.
Dedelerin ne denli yeri doldurulmaz bir değer olduğunu, dedeleriyle gezen, oyunlar oynayan torunlara sormalı. Tabiî aynı şekilde dedeler için de torunların ne anlama geldiğini, yine torunlarıyla gezmeye çıkan, onlarla oyunlar oynayan ve onlarla bol bol konuşan, dertleşen dedelere sormalı. Nitekim pek çok çocukta, belki anne babadan çok daha derin hatıralar, dede ve ninelerinden gelmektedir. Onların evlerden uzak veya ayrı kalmaları, hem oğul ve kızlarda ve hem de torunlarda hayatın çok önemli bir renginin kaybolmasını netice vermektedir.
Torunlar için dede, dedeler için de torun, yeri doldurulamayacak iki önemli kavram.
Yüce Allah (c.c.), öyle hassas dönemlere karşı öyle hassas duygular vermiş ki, o dönemler ancak o duygularla yaşanabilir. Torunun, dede için ‘küçük bir ev arkadaşı’ olması dedeyi mutlu kıldığı gibi, torunu da hayata hazırlayan bir tecrübe ile birlikteliğe sevk etmektedir. Her yaş döneminin kendine göre bir eğlencesinin var olduğu anlaşılıyor.
Nitekim dedemin çocukluk yıllarında benim üzerindeki izlerini unutmam mümkün değil. Onunla geçen günlerimizde bıkmadan usanmadan sürekli duâlar ederdi bana. Hatta ben çoğu zaman ne dediğini bile anlamazdım. O duaları hayatım boyunca hep yanı başımda hissettim. Şimdi de ben ona duâlar gönderiyorum. Rabbim mekânını Cennet etsin. Şu an evinizde dedeleriniz varsa, mümkünse girin koluna ve bir güneşli günde, semtinizde bulunan parkın, kış manzaralı gezisini gerçekleştirin. Bu davranış, sizi de onu da mutlu edecek bir davranıştır. Deneyin isterseniz.
Her mevsim anlamlı
Dede olmadan, dedeliğin ne olduğunu bilmek mümkün değil ama, sanki dedelik antrenmanlarına yavaş yavaş insan hazırlanıyor. İnsan, büyük hadiselere, önce zihnen bir takım olaylar yaşayarak hazır hale geliyor.
Mevsimler, nasıl ki her biri birer vazgeçilmez anlam içeriyorsa, insanın hayat safhaları da aynı anlamı taşıyor. Hatta bir mevsimin varlığı, diğerini gerekli kılıyor. Ne ilkbahar düşünülmeksizin sonbahar, ne sonbaharsız kış düşünülesi. Hayatın kanunlarını koyan, en ince ve gerekli hikmet dolu kuralları da koymuş. Dün, torun olmanın hazzını yaşarken, bu gün torunlu hayat antrenmanlarına başladık bile.
Çocukların oyunları gerçeklerle dolu
Çocukların oyunlarında çok şeyler gizli. Oyunlar birer hayat antrenmanı adeta.
Evde çocuklarla oyunun zevkini başka hiçbir şey vermiyor. 6 yaşındaki kızım oyuncak bebeğiyle oynuyor. Çocuğun kucağına göre kocaman bir bebek. Onunla sürekli konuşuyor, evcilik oynuyor. Oyunun bir bölümünde aynen şu cümleleri kuruyor: “Haydi kızım, şimdi de dedeye gidiyoruz. Dedesiiii! Biz torununla sana geldik. Dedesi, torununu sevmeyecek misin? Haydi dedenin kucağına. Sana duâ etsin...”
Tam bu cümleler kurulurken, kızımın oyuncak bebeğini kucağımda buldum. 6 yaşındaki kızım, bir dede gibi, ciddî ciddî oyuncak bebeğini sevmemi istiyordu. Doğrusu bu oyun biraz değişik geldi bana. Çocuk, henüz dede olmadan dedeliğin düşüncesini taşıyordu zihnime. O bebeğinin dedesiyle konuşmasının zevkini yaşarken, ben de dede gibi olmanın yükü altında eziliyordum.
Hayal sinema perdesi dedelik yaşayacağım günlere taşıdı beni. Ve çocuğun oyuncak bebeğini bir güzel sevdim. Kollarıma aldığım oyuncak bebek ve ona söylediğim sevgi sözleri, önce beni etkiledi. Kızım da memnun oldu bebeğine ilgiye.
Dedelik önce düşüncede yaşanır
İnsan, şöyle bir on beş, yirmi, otuz yıl sonrası hayatına hayalen bir bakıverse, neler neler dikkatini çekecek kim bilir.
Dede olmadan, dedelik düşüncelerini yaşadım neredeyse. Doğrusu şaşırmadın. Allah ömür verirse, dede olarak torun sevmeyi ve onlarla el ele gezmeyi, onlarla oyunlar oynamayı düşünüyorum. Çünkü şimdi çocuklarımla sonbahar, kış, ilkbahar, yaz gezilerini ihmal etmiyorum. Her mevsimin tadı çocuklarımla oldukça farklı. Anlıyorum ki, hayatın her halinde bir güzellik ciheti bulunuyor.
Baba olarak çocuklarla gezmek ne kadar güzel bir duygu ise, dede olarak torunlarla gezmek de en az onun kadar güzeldir.
Değil mi dedeler?
06.01.2007
E-Posta:
[email protected]
|