Eğitim sisteminde var olan ‘yanlış’ları ısrarla devam ettirdikçe; ard arda ‘skandal’lar patlıyor. Son ‘skandal’ bir ‘özel kolej’de yaşanmış. Buna göre; adı gizli tutulan bir özel kolejin öğrencileri, okulun tuvaletinde ‘uyuşturucu âlemi/partisi’ düzenlemişler.
Görüntülerin bir televizyon kanalında yayınlanması üzerine, (Star TV, 3 Ocak 2006) bakanlık soruşturma başlatmış ve bu hadisenin ‘hangi okulda gerçekleştirildiğini’ bulmaya karar vermiş. (Sabah, 5 Ocak 2006) ‘Uyuşturucu partisi’nin hangi okulda gerçekleştirildiği bilinmiyor, bilinmiş olsa da, tekrarlanmaması için ‘çare’miz var mı?
Konunun ‘uzman’ı değiliz, ama TV’de yayınlanan görüntüleri görünce bunun bir ‘öğrenci televolesi’ olma ihtimali de aklımıza geldi. Bu durum, ‘Okullarda böyle şöyler olmuyor’ dediğimiz şeklinde anlaşılmasın. Bu ve benzeri daha feci hadiselerin her okulda yaşanma ihtimali var, maalesef. Ancak öğrencilerin hem ‘uyuşturucu/öldürücü’ kullanması, hem de bunu kameraya çekmesi; işin ta başında görüntüleri ‘servise koyma’ düşüncesi olduğunu akla getiriyor.
Şöyle ya da böyle bu çirkin hadise yaşandığına ve bundan sonra da yaşanma ihtimali olduğuna göre yapmamız gereken ‘hangi okulda’ işlendiğini merak etmek ve abartılı yayınlarla özendirmek değil, böyle hadiselerin son bulmasına, tekrarlanmamasına zemin hazırlamak olmalıdır.
Bunun için de atılması gereken ilk adım, problemin kaynağına inmek olmalıdır. Çocuklarımız niçin bu batağa saplanıyor? Önce bunun doğru bir teşhisini koymalı değil miyiz? Yıllarca ekilen ‘zehirli tohum’lar bugünkü problemleri filiz vermedi mi? Bunu görüp, vakıayı kabul edersek; kalıcı çareler de bulabiliriz.
İlgili haberin yayınlandığı gazetenin aynı sayfasında; “uyuyan ve Türkiye’yi de uyutan”ları uyandırması gereken dikkat çekici bir haber daha var. “Kız-erkek ayrı öğrenim daha iyi” başlıklı haberde özetle şu bilgiler yer almış:
“Karma okullarda mı eğitim daha iyi verilir? Yoksa kız ve erkek öğrencilerin ayrı okuduğu okullarda mı? Yıllardır bu konu eğitimciler ve aileler arasında tartışılır. İngiltere’de de son dönemde kız ve erkek öğrenciler arasındaki başarı düzeyinin giderek açılması, konuyu gündemin ilk sırasına taşıdı. Okulları denetleyen ve eğitimleri inceleyen bir merkez olan Ofsted’in araştırmasına göre aradaki başarı düzeyinin kapatılması için yapılması gereken ilk şey, kız ve erkek öğrencileri farklı sınıflarda okutmak. Merkezin Başkanı Christine Gilbert, erkek öğrencilerin kızlardan geride kaldığını belirterek ‘öğretmenlerin onlara daha fazla eğilmesi gerektiğini’ söyledi.” (Sabah, 5 Ocak 2007)
Kız ve erkeklerin ayrı ayrı sınıflarda/okullarda okutulması İngiltere’de tartışılıyor, ama bu konuyu Türkiye’de gündeme taşımak bile ‘yasak!’ Tabiî ki bu ve benzeri konuları tartışmak kanunen yasak değil, ama böyle bir konu gündeme gelse; kimlerin, neler söyleyerek karşı çıkacağını tahmin etmek zor değil. Elde ne laiklik kalır, ne de başka bir şey!
Peki, İngiltere’nin ‘kaliteli öğrenme’ kaygısıyla tartıştığı konuyu; biz niçin (meselâ, eğitim kalitesi yanında dinî endişelerle) tartışmayalım, tartışamayalım? Bugün pek çok/yahut bazı ilkokullarda, çocuklarımız ‘aynı sıra’ya oturtuluyor. Buna itiraz edenler de otomatik olarak ‘gerici’ damgası yiyor. Bu ‘ilericiler’e sormak lâzım: İngiltere’de kız ayrı, erkekler ayrı sınıflarda okusun diyenler de ‘gerici’ mi?
“İlericiyiz, Türkiye’yi ileriye götüreceğiz” diyenlerin eğitimi sürüklediği yer—maalesef—okul tuvaletlerindeki ‘öldürücü partileri’ olmuştur.
Yanlışta ısrar edenlere rağmen biz yine de teklifimizi yapalım: Kızlar ve erkekler aynı değil, ayrı ayrı sınıflarda eğitim görsün.
06.01.2007
E-Posta:
[email protected]
|