Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 03 Ocak 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Faruk ÇAKIR

Kıyafetle kavgaları yokmuş!



CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, bayramın ilk günü yayınlanan haberlere bakılırsa, kendisini ziyaret eden başörtülülere, “Bizim türbanla kıyafetle işimiz olmaz” demiş.

Kusura bakmasın, ama gerçeklerle örtüşmeyen bu beyana karşı; “İşiniz olsa ne yazar” ya da “İşiniz olsa şu an yaptığınızdan başka neler yapardınız?” demek gerekmiyor mu? Tabiî ki elimizde bir delil yok ve bu konuda gerek ziyarete giden başörtülüler ve gerek ziyaretçileri ağırlayanlara da bir şey sormadık; ama bu ziyaret tamamen ‘planlanan bir senaryo gereği’ yapılmış intibaını veriyor. Çünkü bu özel ziyareti medyadan sadece Sabah izlemiş ve haber yapmış. İkisi başörtülü, ikisi de başı açık ziyaretçiler Baykal’la güzelce sohbet etmiş ve bir anlamda onu ‘ibra’ etmişler. Meclis’te safrettiği “Başörtü eşlerin ayıplarını örtmez” sözleriyle kamuoyundan büyük tepki alan Baykal, kavgasının ‘türbanla’ olmadığını söyleyip şöyle konuşmuş: “Aydınlık bir Türkiye’den özellikle kadınların menfaati var. Başı ister açık, ister örtülü olsun. Bizim kılık kıyafetle kavgamız yok. Herkesin özgürce giyinmesinden yanayız.” Sabah, 31 Aralık 2006)

CHP Genel Merkezinde gerçekleşen buluşma ve ardından gelen ‘renkli sohbet’e, başörtüsünden siyasete kadar bir çok konu gündeme gelmiş. Sohbet sırasında Baykal’ın dedesinin “imam” olduğunu öğrenmek, güya muhafazakâr ziyaretçileri şaşırtmış! İşin doğrusu biz hiç şaşırmadık, çünkü kişinin dedesi ya da babasının değil imam, müftü, hatta diyanet işleri başkanı olması bir anlam ifade etmez. Kişinin yaptığına, ettiğine ve aldığı/verdiği kararlara bakılır!

Habere bakılırsa, ziyaretçi ‘türbanlı’ genç kız, Baykal’a hitaben; “Sizi yanlış anlamadık” demiş ve bu söz Baykal’ı çok sevindirmiş. Ziyaretçilerden N.I, Baykal’ı beklerken başı örtülü olmasına rağmen, odaya girerken örtüyü omuzlarına atmış. Bu ‘bilgi’ bile ziyaretin ‘sağlam’ bir ziyaret olmadığını fısıldıyor...

Habere göre başörtülü ziyaretçi D.N., Baykal’ın gönlünü almış: “Sözlerinizin çarpıtıldığını düşünüyorum. Sizin söylediğiniz sözleri o anlamda söylemediğinizi biz vatandaşlar olarak anladık. Sizi yanlış anlamadık. Benim çevremde de böyle.” N.’in sözlerine Baykal’ın ilk tepkisi “Harika” olmuş. Baykal, “Sizin bunu söylemeniz, buraya gelmeniz beni çok mutlu etti. Olayı çok iyi anlamışsınız. Evet, aynen öyle oldu. Sözlerimizi çarpıtmaya, saptırmaya çalıştılar” diyerek rahat bir nefes almış. Meğer başörtülü ziyaretçi D.N., Baykal’ı rüyasında görecek kadar muhabbet duyan bir isimmiş. Baykal’a “Sizi rüyamda görmüştüm” deyince CHP lideri şaşkınlığını gizleyememiş! Artık, CHP Genel Merkezinde yaşanan muhabbeti varın siz düşünün...

Ziyaret sonunda Baykal şöyle demiş: “Türkiye’nin sorunu başörtüsü değil. Biz vatandaşımızın kalkınmış, daha güvenceli, daha onurlu yaşamını istiyoruz. Vatandaşımızın karnını doyurmaya çalışıyoruz, vatandaşımızın bilgi dağarcığını geliştirmeye, dünya görgüsünü arttırmaya, yüzünü güldürmeye çalışıyoruz. Kıyafetine karar verecek olan vatandaşımızın kendisidir. (...) Ne yapacağına insanımız özgürce kendisi karar verecektir.” Tabiî ki “Türkiye’nin sorunu başörtüsü değil”, sorun; “Başörtüsünü yasaklamaktır!” “Kıyafetine karar verecek olan vatandaşımızın kendisi” ise, niçin müdahale ediliyor? Baykal ya da onun gibi düşünenler; ziyaretçilere başka, kamuoyuna başka konuşarak bir yere varamaz. Zaten başörtüsüyle kavga edenlerin kazanma ihtimali yoktur. Onlar ‘kökten kaybedenler’ sınıfında yer almaya aday...

03.01.2007

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (01.01.2007) - Siz dışardan, biz içerden!

  (31.12.2006) - Bayram günü idam

  (30.12.2006) - Hoca ‘büyük’, ya fetvalar?

  (29.12.2006) - “Milletin dediği olmasın” mı?

  (28.12.2006) - “Topyekün savaş”çılar nerdesiniz?

  (27.12.2006) - Stadlarda niçin mescid yok?

  (26.12.2006) - Şirketlere ‘çevre’ hizası

  (25.12.2006) - Kapımızdaki düşman

  (24.12.2006) - Yanlışa ‘doğru’ dememek gerek

  (23.12.2006) - Üfledikçe parlayan nur

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Metin KARABAŞOĞLU

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahaddin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit ŞİMŞEK

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN


 Son Dakika Haberleri

Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004