Bugün Kurban Bayramı arefesi. Güne, sabah namazını takiben getirdiğimiz bu bayrama mahsus teşrik tekbirleriyle başladık. Bayramın son günü ikindi namazına kadar, beş vakitte her farz namazın ardından ve ayrıca yarınki bayram namazında bu tekbirleri getirmeye devam edeceğiz inşaallah.
Bizim münferiden veya cemaatle birlikte getireceğimiz bu tekbirler, âlem-i İslâmın her yerinde ve özellikle hac farizasını ifa için mukaddes topraklarda bulunan Müslümanların tekbirlerine karışacak ve hepsi tek bir ses halinde semâya yükselerek, her birimizin bir mi’rac basamağını kat edişimizi simgeleyecek.
Bu vesileyle, On Altıncı Söz’ün Dördüncü Şuâsı başta olmak üzere, Risale-i Nur’da bu tekbirlerin derin mânâ ve hikmetlerinin izah edildiği bahisleri bu gözle yeniden okumanın dünyamıza engin feyizler kazandıracağını ifade edelim.
Ardından, bu bayrama ismini veren kurban ibadetine geçecek olursak:
Hayvan haklarını sadece dünyevî ve maddî gerekçelerle, acıma duygusunu yanlış kullanarak, hattâ yer yer istismar ederek gündeme getirenlerin bu konudaki saptırma ve demagojilerini senelerdir takip ediyoruz.
Ama dinimizin kurban edilecek hayvana şefkatle davranma, incitmeme, bıçağı dahi göstermeme, kesim işlemini eziyet vermeyecek en kısa yoldan sonuçlandırma gibi tavsiyelerine riayet edilmemesinin yol açtığı vahşet görüntülerine de meydan verilmemeli.
Bu tür davranışların dinle hiçbir alâkası yok. Buna karşılık dinin emir ve tavsiyelerine kulak vermemekle çok yakından ilgisi var.
Umalım ki, bu bayramda, kesim öncesi hayvanlara eziyet ve hattâ işkence edilmesi, kesimden sonra da ortalığın kan gölüne ve pislik yuvasına çevrilmesi gibi, İslâmın da şiddetle men ettiği ilkelliklere şahit olmayız.
Kurban bahsinde, böyle bir ibadete vesile olmanın, kurbanlık hayvanlar için de ayrı bir mazhariyet olduğunu; kurban edilerek kesilen hayvanın, sahibine mahşer günü Sırat Köprüsünde binek olarak hizmet vereceğine dair müjdeyi de hatırlayalım. (Sözler, s. 186)
Zaten bu hayvanların “Cennetten indirilen nimetler” olduğu da Kur’ân’da ifade ediliyor.
“Sizin için erkekli dişili sekiz çift ehlî hayvan indirdik” mealindeki Zümer Sûresi 6. âyetinin tefsirinde Üstad bunu şöyle açıklıyor:
“O mübarek hayvanlar, bütün cihetleriyle bütün beşere nimet olduğundan, saçından bedevilere seyyar haneler, elbiseler; etinden güzel yemekler; sütünden güzel, leziz taamlar ve derilerinden papuçlar v.s., hattâ gübreleri mezruatın (bitkilerin) erzakı ve insanların mahrukatı (yakacağı) hükmünde olup, güya o mübarek hayvanlar tecessüm etmiş (cisimleşmiş) ayn-ı nimet ve rahmettirler...
“Nasıl ki rahmet tecessüm etmiş, yağmuş olmuş; öyle de nimet dahi tecessüm etmiş, keçi, koyun, öküz ile manda ve deve şekillerini almış. (...) Hàlik-ı Rahîm, yüksek mertebe-i rahmetinden ve manevî, âlî Cennetinden yeryüzüne indirmiş.” (Lem’alar, s. 368)
Bu mânâların ışığında Kurban Bayramınızı şimdiden tebrik ediyoruz. Mübarek olsun.
30.12.2006
E-Posta:
[email protected]
|