Mecliste bütçe görüşmelerinin geneli üzerindeki konuşmaların bir kısmını izleme imkânım oldu. Konuşmaların genelinde “seviye ve üslup” açısından çok sıkıntılı bir durum söz konusuydu. Ufku daraltıcı ve gerdirici bir polemik bolluğu vardı.
Başbakan Erdoğan, konuşmasını, ülkenin genelinde yapılan yatırımlara, ekonomik büyümeye ve istikrara dayalı mukayeselere ayırmıştı. Daha çok seçim mesajları taşıyordu. Dört yıllık icraatlarını anlatmayı tercih etti. Bütçe ağırlıklı bir konuşma değildi.
Konuşmasının içine yerleştirdiği “laf atma”lar ve gizli sataşmalar, adresini buldukça keyifli konuşmasını sürdürdü. Hızını alamamış olacak ki, İstanbul eski Büyükşehir Belediye Başkanı, selefi Nurettin Sözen’e yönelik hücuma geçti. Tartışmanın öncesini bilmediğim için, yüklenme biçimi fazla garip geldi.
Başbakan, daha mutedil olabilirdi. Muhalefetin hırçınlığını bir derece anlamak mümkün, ancak iktidarın gerdirmesini ya da gerilmesini hoş bulmam. Daha mütehammil ve sabırlı olmayı yeğlemeli.
Bu arada bütçe görüşmelerinde Baykal’ın sarf ettiği bir cümle var ki, asla tasvip edilemez. “Başörtüsü, sadece saçları örten bir örtüdür. Başörtüsü, eşlerin ayıplarını örtmeye yetmez” ifadesi, siyasî nezakete ve ahlâka sığmayan bir beyandır.
CHP’nin başörtüsü takıntısı ve Tayyip Erdoğan üzerinden Emine Hanımın başörtüsünü bahane ederek, inançlarla ilgili tahammülsüzlüğünü, demokrasi fukaralığını bu denli aleniyete dökmesi ve bir başbakanla siyasetteki rekabetini eşine ve ailesine taşıması çok ayıptır.
CHP, bunu hep yapıyor. Millet de her defasında hak ettiği cezayı sandıkta veriyor. İnsanların inancına, mahremiyetine ve giyim-kuşamına bu kadar saldırmayı marifet sayma sorumsuzluğu, mutlaka tepki görmelidir. Demokratik ve sivil tepkilerin verilmesi gerekir. Bunun için geçen yazımda değindiğim “Demokrasi üssü/platformu” kurulmalı, insana saygı çıtasını aşan ve zorlayan yaklaşımlara tepki verilmelidir.
Her ortamı bahane ederek inançları ve onu ifade eden değerleri, özellikle başörtüsünü konu yapmak ve siyaset arenasına taşımak, CHP’nin geçim kaynağı olmuş neredeyse.
Başbakan, ağır tepkiler ve hırçın muhalefet karşısında üzüntüsünü, Meclis kürsüsünde “Bu şerefli çatının altında, cumhuriyet tarihinin en seviyesiz provokatif olayına şahit olduk” sözleriyle açıkladı.
Bu saatten sonra, cumhurbaşkanlığı seçimleri konusunda AKP daha net tavır koymak zorundadır. Önceden de belirttiğimiz gibi, ya sonuna kadar direnmeli ve Meclis çoğunluğunun hakkını vermeli, ya da ileride gevşeyecekse şimdiden halkın seçmesini temin edecek düzenlemeler yapmalıdır.
Bütçe görüşmelerini zaman zaman izlediğimde, bende oluşan genel kanaat; siyasetin sürtüşmeye fazla prim verdiği yönünde. Kişi ve olaylara fazla takıntılı bir söylem tarzı var. Günümüzü doğru yorumlayıp vizyon katacak sürükleyici ve akıcı mesajlar fazla yoktu.
Daha önceki yıllara gittiğimizde de benzer tartışmalar ve tansiyonu yükselten gerilimli anlar oluyordu şüphesiz. Siyaset, çözüm ve yaklaşım zenginliği ile müzakere kültürünü kazanmalıdır artık. Biraz daha sağduyulu ve ilkeli konuşma öne çıkmalıdır.
Ekrana yansıyan ağır ifadeler ve hakaretler Meclise yakışmıyor. Komşularımızda devam eden yangının etrafımızı sardığı, AB sürecinin hız kestiği, istihdamın düştüğü ve işsizliğin arttığı bir dönemdeyiz. Bunun yanısıra, sosyal güvenlik reformunda yaşanan muallak durum, çocuk pornosu felâketi, okullarda artan şiddet ve uyuşturucu bağımlılığı gibi devasa problemlerle baş etmek zorunda olan hükümet, polemiğe fazla kulak kabartmamalı. Daha serinkanlı davranmalı.
2007’ye Kurban Bayramı ile gireceğimiz bu günlerde; umut aşılayan ve akl-ı selimi öne çıkararak ahlâkî çıtayı yükseltecek ve aile çatısını koruyacak ciddi adımların atılması gerekir.
Ailenin korunması, aile içi şiddetin azaltılması, aile içi iletişim temini ile eğitim ve uygulama ağırlıklı çalışmaların hızlandırılması acilen sağlanmalıdır.
Felâket kapıda dersek, mübalağa etmiş olmayız. Terbiyenin dumura uğratıldığı, dinin hayattaki etkisinin kırılmaya çalışıldığı bir zeminde, sorumluluk taşıyanların vebali büyüktür.
Tez elden çocuklarımıza sahip çıkacak her türlü hassasiyetin dikkatlere sunulması gerekir.
Kapıdaki tehlike, aileler ve çocuklarla okullardaki sonuçlarıdır.
28.12.2006
E-Posta:
[email protected]
|