Vazgeçmek öyle kolay bir şey değildir insan için. Sahip olduğu en küçük şeyden dahi vazgeçmek zor gelir ona. Şimdi başlıkta sorduğum soruyu yineliyorum, “Hayatınızda nelerden vazgeçemezdiniz?”
Sağlığınız, işiniz, paranız, çocuklarınız, anneniz, babanız, eşiniz, eviniz…
Sonra; eliniz, gözünüz veya vücudunuzun herhangi bir azası…
Ya da, hisleriniz; ağlamanız, gülmeniz, acı ve sevinç duygularınız.
Tamam bunlar temel şeyler, bir de hayata tat katan küçük zevkler var; müzik, çay, kahve, kitap, gezmek diye daha da ayrıntıya girelim.
Hım daha farklı bir cevabınız var mı bu soruya? Başka nelerden vazgeçemezdiniz? Meselâ, varlığımızı tanımlayan şeyler; iffetimiz, dürüstlüğümüz, inandığımız değerler, imanımız, hürriyetimiz… Umutlarımızı ve hayallerimizi de ekleyelim buna. Aslında hayatta vazgeçilmesi en zor şey, hayatın kendisi öyle değil mi?
İnsan için ne zor şeydir vazgeçmek. Ama yine de vazgeçmek zorunda kalır, gençliğinden, parasından, çocuklarından, evinden, sağlığından, bazen umutlarından, hayallerinden, müziğinden, çayından ve hatta hayatından.
Vazgeçmek insanın acizliğine vurgu yapan en temel dinamik aslında. İnsan vazgeçmek zorunda kaldıkları karşısında ne olacağını belirliyor. Ya da vazgeçmek zorunda olmadan teslim olma ve mülkü sahibine verme konumunda ruhunu keşfediyor. Fakat buraya ulaşmak hiç de kolay bir şey değil. Nefsimizin arzuları, eşyanın ve dünya hayatının cazibesi öylesine kalbimizden ruhumuza giden yollara set oluyor ki, zorunlu vazgeçmeler karşısında feryadımız elde edemediklerimiz için isyanlara ulaşabiliyor.
Bir de vazgeçmek zorunda olup da bir türlü vazgeçemediklerimiz var. Bir şeyden vazgeçememek, aslında illa da o şeyin hayatımızda olmasını da gerektirmiyor. Hayatımızda varlığı olmayan şeyler için dahi gözyaşı döküp, kendimizi acıya boğabiliyoruz.
Vazgeçmemiz gerekirken, hâlâ kalbimize yük ettiğimiz yığınla duygu ve düşüncelerimiz yok mu? Ruhumuza ayak bağı olup, hayatımızı zorlaştırmaktan başka bir işe yaramadıkları halde yine de aşamayıp gönlümüzü daralttığımız vazgeçilmezlerimiz.
Bazen vazgeçişlerimiz karşısında ruhumuz ve gönlümüz dinginleşir. Bazen de vazgeçmediklerimiz karşısında kendimiz oluruz.
Bu yüzden vazgeçmelerimize dikkat etmemiz gerekiyor. Elimizde olan ya da olmayanlara karşı, elde etmek istediklerimize ve edemediklerimize karşı vazgeçme ve geçememe durumlarımıza iyi ad koymak zorundayız. Çünkü vazgeçme ve geçememe tercihleri karşısında acizliğimizi yanlış yorumlayıp, isyan havuzuna düşme ihtimalimiz çok yüksek.
16.12.2006
E-Posta:
[email protected]
|