Basınla ilgili tazminat dâvâlarında mahkemelerin verdiği kararları tararken, son derece enteresan ve dikkat çekici örneklerle karşılaşıyoruz.
Bunların içinde, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinden sâdır olan bazılarını geçtiğimiz hafta kısaca özetlemiştik. (Yeni Asya, 14.12.06)
Şimdi de yine bir tazminat talebini kısa yoldan reddeden ve anlaşıldığı kadarıyla temyiz de edilmediği için kesinleşen bir bidayet mahkemesinin gerekçesini aktarıyoruz
Dâvâyı açan yine Başbakan Erdoğan. Dâvâlı, Penguen dergisi. Konu, derginin kapağında “Tayyipler âlemi” başlığıyla yayınlanan karikatürlerle Başbakana hakaret edildiği yönündeki iddia.
Ancak dâvâya bakan Ankara 1. Asliye Hukuk Mahkemesi Başbakanın tazminat talebini reddetmiş ve gerekçesini şöyle açıklamış:
“Tazminat, hakkın kullanılmasında kullanılan bir yoldur, ancak bu yolu fikirlerin serbestçe ifade edilmesinin karşısında bir silâh durumuna getirmemek gerekir. Zira bilim adamları, sanatçıları, düşünürleri, yazarları, şairleri tazminat silâhıyla susturulmuş bir toplumda ilerlemeyi sağlayacak fikir zenginliğinin oluşması beklenemez.
“Fikir öyle birşeydir ki, kimine göre doğru olan, öbürünün doğrusu olmamaktadır. Hattâ bu doğrular zamana göre kişinin kendisinde bile değişebilmektedir.
“Düşünce ve fikirler olumluyu değil, olumsuzu da içerebilir. İncitici, aykırı ve endişe yaratıcı da olabilir. Önemli olan, değer yargılarına ilişkin düşünce ve fikirlerin serbestçe ifade edilebilmesidir.
“Çoğulculuğun, hoşgörünün, açık fikirliliğin bir gereği olduğu için demokratik toplumun temel taşlarından biri, hattâ en önemlisi düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğüdür.
“Sanatçıların, fikir ve düşüncelerini serbestçe açıklayabilmesi ile toplumun demokratikleşmesine katkısı gözardı edilemez.”
Bu gerekçelerin ardından, düşünce özgürlüğünün de diğer tüm özgürlükler gibi sınırları bulunduğu belirtilen kararda, bu sınırlar “anayasa ve yasalarda güvence altına alınmış olan kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması” olarak ifade ediliyor ve şöyle bir kriterin de altı çiziliyor:
“Toplumu etkileme ve ileriye götürme gücüne sahip olan dâvâcının, sahip olduğu güç nisbetinde eleştiriye açık olması ve katlanması gerekir.” (Cumhuriyet, 24.3.06)
Yer yer, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin, siyasîlerin açtığı tazminat dâvâlarındaki mahkûmiyet kararlarını bozarken kullandığı gerekçeleri de dayanak olarak gösteren mahkeme, netice olarak, “karikatürlerin hakaret amacı taşımadığı ve kişilik haklarını ihlâl etmediği kanaatine varıldığından,” dâvânın reddine karar verildiğini beyanla noktayı koyuyor.
Acaba bizim E. Org. Aktulga için yazdığımız yazı sebebiyle açılan tazminat dâvâsına bu mahkeme baksaydı, ne karar verirdi?
Ankara 14. Asliye Hukuk Mahkemesinin yaptığı gibi, 10. Yıl Marşını kriter alarak, yazıda kişilik haklarına saldırıldığını mı düşünürdü, yoksa “Tazminat, incitici ve aykırı da olsa fikirleri susturmak için silâh olarak kullanılamaz” diye tazminat talebini red mi ederdi?
Sizin bir tahmininiz var mı?
22.12.2006
E-Posta:
[email protected]
|