Geçmişte bizzat yaşadığım veya şahit olduğum câlib-i dikkat hatıralarım, bazı okuyucularımın dikkatini çekmiş olmalı ki bu gibi hatıraların çok enteresan olduğunu, varsa daha başka hatıraları okuyucuların bilgisine sunmamızın faydalı olacağını belirttiler. Ben de bu istek ve arzuları nazara alarak, yakın tarihimiz içinde yaşadığım veya şahit olduğum, şahsımdan ziyade ülkemiz insanını alâkadar eden bazı enteresan olayları okuyucularımın bilgisine sunmayı uygun buluyorum.
Hemen belirtmeliyim ki, bu çeşit hatıraları nakletmekten maksadım, başta Türk Silahlı Kuvvetleri olmak üzere hiçbir kişi veya kurumu zan altına alarak, onları millet nezdinde gözden düşürmek değil. Tam tersine, milletimizin geleceğinin bir nev'î sigortası ve teminatı olan ordumuzun vazgeçilmez mevcudiyetini, onu kendi indî emellerine âlet ederek, kanunsuz, keyfî bazı tasarruflarda bulunan bazı kişilerin yanlış tutum ve davranışlarından berî tutmak ve onun gerçek kimliğini ve şerefini korumaya yardımcı olmaktır.
Aslında temennîmiz odur ki, keşke şu güzel ülkemizde bu gibi hoş olmayan olaylar yaşanmasa, bu nev'î hiçbir faydası olmayan hadiseler vuku bulmasa. Gönül ister ki ömür dakikalarımız içinde yaşadığımız veya şahit olduğumuz ve adını “hatıralarımız” diye andığımız olayların hepsi de “ah” çekerek özlemini duyduğumuz güzel olaylar olsa. Ne yazık ki olaylar, beklediğimiz veya özlemini çektiğimiz şekilde cereyan etmiyor şu güzel vatanımızda. Dün de öyle idi, bugün de öyle olmaya devam ediyor. Bizi üzen, hiç de olmasını temennî etmediğimiz olaylar, hadiseler.
Bu meyanda yıllar önce bizzat şahit olduğum, fakat bugün de zaman zaman şahit olduğumuz olayların bir benzerini bilgilerinize sunmayı uygun buldum.
Bir zatın, bir ilçe halkına sunduğu, bir çeşit konferans şeklinde vuk'û bulan olayın mahiyetini, oluş biçimini ve konuşmacının konuşma özetini bilgilerinize sunduktan sonra, bu toplantının yapılış gayesini, konuşmacının unvanını ve kimliğini sizin tahminlerinize havale etmek istiyorum. Bakalım tahminleriniz tutacak mı?
Efendim, halkın lüzum görülen bazı konularda aydınlatılması için, halk istese de, istemese de, verilen tâlimât ve emirlere ters düşmemek için kadınıyla erkeğiyle, yaşlısıyla genciyle, memuruyla amiriyle toplantı salonundaki yerlerini almışlar, merak ve endişe dolu bir bekleyiş içinde konuşmacının söyleyeceklerini bekliyorlardı. Geniş toplantı salonundaki kalabalık insan topluluğu, çok garip ve enteresan bir manzara arz ediyordu. Bir tarafta en uzak köylerden, mezralardan gelen, doğru Türkçe’yi bilemeyen köylü kıyafetli, kadınlı-erkekli bir grup; bir tarafta eli bastonlu, adım atmakta zorluk çeken, beli bükük yaşlı nineler, dedeler; ön sıralarda da ilçede vazife yapan çağdaş kıyafetli amir ve memurlar, dekolte kıyafetli bayan öğretmen ve memureler...
Ve işte merakla beklenen konuşmacı zat, konuşmaya başlıyor:
“Değerli .... halkı! Beni dinlemek üzere bu toplantımıza katıldığınız için hepinize teşekkür ediyor ve hoş geldiniz diyorum.
“Bir süredir ilçenizdeyim, köylerinizi de gezdim, gördüm. Coğrafya olarak çok güzel tabiat güzelliklerine sahipsiniz. Ama bu güzellikler yetmez. Terör ve anarşinin çok yoğun olduğu bir dönemden geçiyoruz ülke olarak. İlçenizde ve köylerde terörün olmayışı bizi sevindirdi. Kürt kökenli olduğunuz halde buralara bölücü eşkıyanın girmemiş olması sevindirici bir durum. Bu yönüyle hepinize teşekkür ediyorum.
“Değerli vatandaşlar! Bilmelisiniz ki, bizim vazifemiz ve işimiz yalnız terörü önlemek değil. Burada anarşi ve terör yok ama başka problemler var. Bir kere bilmelisiniz ki çok geri kalmışsınız. Şu kılık-kıyafetiniz hiç iç açıcı değil. Hiç hoşuma gitmedi. Neden şu gördüğünüz bayan öğretmenler gibi çağdaş bir kuşamı tercih etmiyorsunuz? Şu zamanda hâlen ağzınız, yüzünüz kapalı, halen şalvarla gezmek olur mu? Çoğunuzun hâlen okuma-yazma bilmediğinizi öğrendim. Çok üzüldüm. İlçede ve köylerde okuma-yazma kursları açacağız. Kadın-erkek, genç-yaşlı demeden bu kurslara gidip, okuma yazma öğrenmenizi istiyorum.
“İlçenizde bir tek banka şubesinin bulunduğunu, onun da çalışmadığını öğrendim. Size faizin haram olduğunu söylemişler, siz de onun için banka ile alış veriş yapmıyormuşsunuz. Faiz haram diyenler sizi kandırıyorlar. Bundan sonra ilçenizdeki bu banka ile çalışmalısınız...”
Evet konuşmacı zatın söyledikleri bu minval üzere devam etti. Şimdi tahmin edebildiniz mi millete böyle her konuda telkin ve tavsiyelerde bulunan kişi kim olabilir? Daha doğrusu bahis mevzuu meseleler, hangi kurumun, hangi makamdaki amirin vazife ve selâhiyetleri arasında sayılır? Bu konuşmacı il valisi mi, ilçe kaymakamı mı, ilçe milli eğitim müdürü mü, yoksa banka müdürü mü? Maalesef hiçbirisi değil. Bu ibretlik konuşmayı yapan, bir ilçenin asayiş ve güvenliğini kontrol maksadıyla geçici olarak gelen, Komando Bölük Komutanı.
17.12.2006
E-Posta:
[email protected]
|