Manevî, ruhî bir hal olan stresin, insan sağlığını önemli ölçüde olumsuz etkilediği ilmen de ispatlandı:
Sidney’de bulunan Garvan Enstitüsü’nden araştırmacılar, stresli dönemlerde vücutta Nöropeptit Y (NPY) adlı hormonun salgılandığını ve bağışıklık sistemini olumsuz etkilediğini ispat etti. Beyin ile bağışıklık sistemi arasında ilişki olduğu yolunda dolaylı dellilerin olduğunu söyleyen araştırmacılardan Fabienne Mackay, ilişkinin kesin olarak ispatlandığını belirtti.
Araştırmanın yayımlanmasının ardından Mackay, “Stresli dönemlerde, sinirler çok sayıda NPY salgılar. Kanda dolaşmaya başlayan bu hormonlar bağışıklık sistemi hücrelerini engeller” açıklamasında bulundu.
Herbert Herzog da, Nöropeptit Y’nin tansiyon ve kalp ritmini olumsuz yönde etkilediğinin bilindiğini söyledi. Herzog, “Stres, nezle veya grip olduğunuzda ya da kanser gibi daha ciddî durumlarda sizin çok daha dayanıksız olmanıza neden olur” dedi. ‘Journal of Experimental Medicine’ adlı dergide yayımlanan araştırmada bilim adamları, stresin, romatoid artrit, crohn ve şeker hastalıklarıyla da bağlantısı olduğunu vurguladı.1 Yüksek enflasyon, ekonomik sıkıntılar, terör, trafik canavarı, hava kirliliği, kalabalık, gürültü, iş bulamama, kaybetme, istikbal endişesi, imtihanı kazanamama, yakınlarını kaybetme ve nihayet hiç kurtuluş imkânı olmayan ve herkesi bekleyen ölüm korkusu ve benzeri kaygılardan kurtulmanın yolu, bu olayların olumlu yönlerini gösteren imânî tefekkürdür. Kitazato Araştırma Enstitüsü’nden Dr. Kazuo Kodama, Japonya’da nevroz, depresyon, ülser, yüksek tansiyon, kanser, kalp hastalığı ve felç gibi hastalıkların, hatta hızlı yaşlanmanın sebebinin stres olduğuna dikkat çekerek tedavi metodunun da, “transandantal meditasyon”dan geçtiğine dikkat çekiyor. Manevî bir hastalık olan stres, yani, üzüntü, endişe, sıkıntı, korku ve olumsuz düşünceler midemizde ülser ve gastrit gibi maddî yaralar açıyorsa, (bunu tersine çevirelim) neşe, sevinç, mutluluk, duâ gibi iman hakikatleri de maddî yaraları ortadan kaldırırlar. Kalp için de aynı şeyler geçerlidir. Ölüm, hastalık, iflas, iş bulamama korkuları ile kaygılarına karşı, kadere iman, yani, tevekkül ve öldükten sonra dirilişe iman, kalbe maddî-manevî şifa olmaz mı?
Çünkü, duâ ve tevekkül, hayra meyletmeye büyük bir kuvvet (enerji) verir.2 Zîrâ, duânın dalgaları, şuûrumuza nüfûz ederek enerji ve kararlılık aşılar ve sonsuz kudret Sahibi ile bağlantıya geçmemizi sağlar. Peygamberimizin (asm) diliyle, “Eğer Allah’ı hakkıyla tanısaydınız, duânızla dağlar yerinden oynar.”3
***
Ebû Ma’lâk, ticâretle uğraşmaktadır. O zamanın teröristi bir eşkıya, yolunu keserek, “Malını yık, seni öldüreceğim” der. “Senin maksadın maldır, neyim varsa al git!” teklifine, “Benim maksadım senin malın değil, canındır, seni öldüreceğim!” deyince, “O zaman bırak da dört rekât namaz kılayım, ondan sonra ne yaparsan yap!” der.
Silâhını indirir eşkıya. Ebû Ma’lâk abdest alır, dört rekât namaz kılar ve “Ey çok seven Allah’ım! Ey arşın yüce Sahibi! Ey her dilediğini dilediği gibi yapan Allah’ım! Sen, hiçbir kimsenin istese bile sahip olamayacağı kudretinle, hiçbir kimsenin göz dikemediği hükümranlığınla ve arşının her tarafını dolduran nurunla beni şu eşkıyanın kötülüğünden koru!” diye duâ etti ve üç sefer tekrarladı. Elini indirmeden, bir atlı belirdi, eşkıya ne olduğunu anlamadan mızrakla eşkıyayı cansız yere serdi.
Ebû Ma’lâk, “Sen kimsin, Hızır gibi imdadıma yetiştin?” dedi. “Ben dördüncü kat semanın meleklerindenim. Sen duâya başladığında semanın kapılarında bir gıcırtı duydum. İkincisinde gökteki melekler dalgalandılar. Üçüncüsünde ise ‘Bu darda kalan bir çâresizin duâsıdır!’ diye bir ses duyuldu. Bunun üzerine benim görevlendirilmem için Allah’a niyaz ettim. Bu görev bana verildi. Kim abdest alarak dört rekât namaz kılar ve ıztırar diliyle duâ yaparsa, duâsı kabul olur”4
Dipnotlar:
1- Kaynak: www.ekolay.net; 2- Sözler, s. 432.; 3- Cami’ü’s-Sağîr, 5:319, Hadîs No: 7448.; 4- El-İsâbe, 4/18.
22.12.2006
E-Posta:
[email protected] [email protected]
|