Bilgisayarımın bir süre arızalı kalması bana kalemin ehemmiyetini hatırlatmıştı. Bizler elimize ilk kalemi aldığımızda “elif”i öğrenmeye ve yazmaya başlamıştık. Derken Rabbimizin inayetiyle elimiz kalem tutmaya başladı. Ben acizane kalemsiz olduğum zamanlarda çok rahatsızlık duymuş, her zaman yanımda bir kalem bulundurmanın gerekliliğine kendimi inandırmıştım. Derken kalemi kendim için bir silâh olarak kabul etmiştim. Zira gerçekten zamanın silâhı kalem idi.
Kalem ile çokça yazma ihtiyacını hissettiğim yıllarda daktilolarla tanışmış ve yazmak istediklerimi daha sür'atli bir şekilde kâğıda dökme ihtiyacımı gidermeye başlamıştım. O gençlik yıllarımda çalıştığım gazetedeki daktilo ile yetinmemiş, evde istimal edebileceğim bir daktiloya sahip olmuştum. Böylece yazmayı, kendime vazgeçemeyeceğim bir meşguliyet olarak kabul ettirmiştim. Yeterince bu hızlı kalemden istifade ettiğim söylenmemekle beraber, bağlarımı da koparmamış ve çoğu zaman onu bir sırdaş olarak kullanmıştım.
Derken zaman değişmiş ve artık daktilolar yerine çağın yeni kalemleri ortaya çıkmıştı. Bilgisayar diye ifade edilen bu hızlı kalemlerden istifade etme imkânını da Rabbim bahş etti. Artık okuduklarımın bana kazandırdıklarını kâğıda dökmek yerine bilgisayara yazmak imkânını, çok yeterli olmamakla beraber yine de elde etmiş bulunmaktayım. Bu sebeple bilgisayarımın arıza yapması adeta elimin, kolumun bağlanmasına sebep olmaktadır. Dolayısıyla yazmak istediklerimi hemen yazma imkânına sahip olamamam bende hissedilir bir huzursuzluk haleti meydana getirmektedir.
Rabbime şükür şu anda kalem olarak kullandığım bilgisayarımla duygularımı ekrana dökme ihtiyacımı giderebilmekteyim. Bu sevincimi Rabbime şükrederek ifade etmeye başladıktan sonra kalemin ehemmiyetini düşünmeye başlamıştım. Bu düşüncelerim bana “Kalem” Sûresini hatırlattı. Hemen Rabbimin Kalem Sûresi’nin başında “Nun. Yemin olsun kaleme ve yazdıklarına” şeklinde buyurduğu âyetin meâline baktım. Burada kaleme ve kalemin yazdıklarına yemin edilmekte ve sûreye de bu sebeple “Kalem” ismi verilmektedir. Kalemin yaratılıştaki önemi ve yerini düşünmeye başladım. Bir bahrı umman olan İlâhî kitabın sırlarına vakıf olabilmek kolay değil elbette. Ama, kâinatın büyük bir kitap olduğunu, yaratılan her mahlûkun bir nev'î yazı olduğunu ve bütün yazılanların İlâhî Kudret eliyle yazıldığını düşündüğümde, işin önemli bir cihetini kavramış olduğumu düşündüm. Zira Kitab-ı Kebîr-i Kâinatın harflerini, satırlarını, sayfalarını düşünebilirsek, kalemin ve kalemin yazdıklarının ne kadar ehemmiyetli olduğunu bir nebze de olsa anlarız şüphesiz.
Demek Rabbim bizlerden kalemi tanımamızı, kalemin yazdıklarına bîgane kalmamamızı istemektedir. Çünkü kitaplar okunmak için yazılmaktadır ve biz insanların en önemli görevi çevremizdeki harika satırları okumak olmalıdır.
Kalemi olabilecek en güzel bir şekilde kullanan Kâinatın Yaratıcısı, elbette biz insanlardan yazdıklarının en iyi bir şekilde okunmasını istemektedir. Kur’ân-ı Azimüşşan’daki Kalem Sûresinde de, kalem ve yazdıklarına yemin edildikten sonra, biz iman edenlerin en iyi okuması gereken bir nurânî satır nazara verilmektedir. Kâinat kitabının en mükemmel bir âyeti, bir satırı olan Efendimiz Muhammed’in (asm) güzel ahlâkı, iman edenlerin nazarına sunulmaktadır “Kalem” Sûresinde…
Kalem Sûresinde bizlerin dikkati, yüce ahlâk sahibi Zatın güzel ve mükemmel ahlâkına çekilmektedir. Onun sûreti, sîreti ve dâvetinin mükemmelliği nazara verildikten sonra, onu yalanlama bedbahtlığında bulunan müşriklerin de kaleme olan ihanetleri hatırlatılmaktadır. Burada mükemmel mesajlar bulunmaktadır ibret almak isteyenler için.
Kalemi tutan Kudret elini görebilmek ve kâinat kitabına derc edilen satırları okuyabilme imkânını elde edebilmek insan olarak yaratılışımızın en önemli sebebidir. Kalem sahibi Yüce Kudreti tanımadan, eserlerini görmeden, yazılan satırları okumaya çalışanların cahillikten kurtulamadıklarını da ifade etmeden geçmeyelim…
18.12.2006
E-Posta:
[email protected]
|