İlginç bir deneyimden geçiyor Türkiye. Parlamento içi güçler, Parlamento dışı güçler tarafından baskı altında tutulmaya çalışılıyor.
AKP erken seçime, CHP ise sine-i millete dönmeye zorlanıyor.
Hedef AKP’yi seçim sandığında mağlubiyete uğratmak değil. Hatta AKP seçim kazanmış, kazanmamış kimsenin umurunda değil.
Hedef iktidara Cumhurbaşkanı seçtirmemek.
Eğer AKP Cumhurbaşkanı seçerse, siyasî meşruiyeti açısından önemli bir kazanım elde edecek.
Yok eğer bunu başaramazsa, fırtınalı bir denizin ortasında dev dalgalarla boğuşan bir taka muamelesi görecek.
Anayasayı değiştirecek bir sayı ile transatlantik gibi bir gemi sütliman denizde yüzerken, bu kez başına gelmedik kalmayacak.
Bunun için AKP seçime zorlanıyor.
Bunda demokrasi dışı bir yöntem yok.
Özal’ın cumhurbaşkanlığını engellemek için Demirel demokratik tüm yolları zorlamış, Hatay milletvekili Murat Sökmenoğlu sine-i millete dönmüş, hatta Özal meclise girince DYP ve SHP milletvekilleri salonu boşaltmış, seçildiği halde Özal sadece ANAP’lıların önünde yeminini yapabilmişti.
Özal o dönemlerde, “Alışırlar,alışırlar” dedi. Muhalefet alıştı, ama bu kez Özal Çankaya’ya alışamamıştı. Ömrü vefa etse, Cumhurbaşkanlığından istifa edip siyasete girecekti.
AKP’ye cumhurbaşkanı seçtirmek istemeyen bir kesim, CHP’yi sine-i millete dönmeye zorluyor.
Meclis kapanmadan önce Haziran ayında Baykal’ın sine-i millete dönme kararını açıklaması için bir baskı vardı. CHP lideri ona yakın laflar etti, ama sine-i millete yaklaşmadı.
Bu kez MHP-İlhan Selçuk ve Cumhurbaşkanı Sezer’in oluşturduğu bir cephe CHP üzerinde bir baskı grubu oluşturmaya çalışıyor. MHP ya da İlhan Selçuk’un ne dediğinden ziyade Sezer’in tavrı önemli. Cumhurbaşkanı önce MHP heyetini kabulünde, ardından da İsmet İnönü’yü anma törenlerinde İsmet Paşa’nın torunu CHP milletvekili Gülsüm Bilgehan Toker’e, CHP’nin erken seçimi zorlamasını tavsiye etti.
CHP ile Sezer arasındaki iletişim kanalları her zaman açık. Cumhurbaşkanı bunun yerine kamuoyu aracılığıyla mesaj vermek istiyorsa, burada bir şeyi aramak gerekiyor. O da Sezer bu konuda CHP üzerinde bir kamuoyu baskısının oluşmasını bekliyor.
Bu durum giderek Baykal’ın liderlik hüviyetine müdahaleye doğru yöneliyor.
Yakında bir grubun meydanları doldurup CHP’yi sine-i millete zorlaması kimseyi şaşırtmasın.
Geçmişte “Anayasayı bir kez delmekle bir şey olmaz” sözünden dolayı CHP, Özal’ı anayasaya inançsızlıkla suçlamış, bu işi bir kampanyaya dönüştürmüştü.
Ki Özal o sözü radyo ve TV’lerdeki yayın tekelini kırmak, özel TV’lere fırsat vermek için söylemişti. Bugün yüzlerce özel TV ve binlerce radyo yayın yapabiliyorsa, Özal’ın o günkü cesaretine ve Tansu Çiller’in getirdiği yasal düzenlemeye borçlu.
Baykal, Özal’ın özgürlükler lehine yaptığı anayasayı delme yorumunu tehlikeli bir konu için yaptı.
Cumhurbaşkanlığı seçimi için, “Anayasa’ya her uygun karar, doğru karardır diye düşünmek mümkün değil” gibi bir yorumda bulundu. Baykal’ın bu sözlerinin önü var, arkası var. CHP lideri önce Cumhurbaşkanlarının görevinin anayasayı sahiplenmek olduğunu söyledi. Sonra “Sayın Başbakanın, anayasamızın temel ilkeleriyle ilgili ciddi tereddüdü vardır” sözleriyle Erdoğan’ın anayasaya sadakat konusunda defosu olduğunu iddia etti.
Ardından kendisi anayasaya uygun olan her şeyin doğru olmayacağını söyledi.
Baykal’ın değerlendirmesi hukuk devleti açısından bir felâket olduğu kadar, 1982 anayasasının bir ihtilâl anayasası olduğu düşünüldüğünde, anti demokratik bir metin olduğu gerçek.
Ancak burada sorun anayasanın yüzlerce anti demokratik hükmü olsa ne gam.
Sorun onları bir kenara bırakıp Cumhurbaşkanlığı seçimi için anayasanın bir kez delinmesinin bir şey olmayacağı noktasına gelinmiş olması.
Bu durum tutarsızlıktan başka bir şey değil.
Ancak gelinen noktada, rejimi koruma adına CHP’yi korumak gerekiyor.
CHP liderinin sert çıkışları da milletvekillerinin meclis zeminindeki sert çıkışları da kimseyi yanıltmasın, bu süreçte rejimin en kritik halkası CHP...
Oyunlar CHP üzerine oynanıyor. Rejimi rayından çıkarmak için fırsat kollayanlar, oyunlarını CHP’nin üzerine oynuyorlar. Bu yüzden Baykal’ın şahsı kadar, CHP’yi de korumak, demokrasiyi rayında tutma açısından hayatî öneme sahip.
18.12.2006
E-Posta:
[email protected]
|