Bir düşünür, “Çoğu zaman insan burnunun üstündeki gözlüğü arayan dalgınlar gibi mutluluğu arayıp durur” der.
Böyle insanların hayatları da hep aramakla geçer. Mutluluk yanlarındadır, fakat farkında değillerdir.
Bunlar zengin hazinelerin fakir bekçileri gibidirler. Çelik çomak oynar gibi elindeki altınları sağa sola fırlatan çocuklardan farksızdırlar.
Aza kanaat edebilen insan mutlu insandır ve o insan çoğa da lâyıktır. Nice imkânlar içinde yüzdüğü halde gözü daha yukarılarda olan insanı mutlu etmek mümkün değildir. Gerçeğe bakılırsa mutluluk belli şartlara ulaştıktan sonra elde edilebilen bir hedef değil, her hâl ü kârda ulaşılabilen bir süreçtir.
Bütün mesele farkında olmak ve bizi mutlu edebilecek sayısız imkânlar içinde bulunduğumuzu hissedebilmektir. Öyle ya size trilyonlar verilse de yatağa mahkûm olsanız ister miydiniz?
Mutluluk gönül rahatlığı, gönlün huzurla dolu olması demektir.
İyiliksever, şefkatli, cömert, güzel huylu insanlar dünyanın en mutlu insanlarıdırlar.
Kötü duygularını dizginleyebilen insan mutlu insandır. İç dünyasında iyiliklere açılan kapıları kapatan, kötülüklerin kapısını açan insanın mutlu olması mümkün değildir.
Hiçbir şeyin yerinde, kararında kalmadığı, ebedî olmadığı şu imtihan dünyasında eline geçenlerin de, elinden çıkanların da bir imtihan vesilesi olduğunu bilen insan mutlu olmayı başarmış insandır.
Sabır, teslimiyet ve tevekkül içinde olan insan mutlu insandır. Çünkü o Kur’ân’da belirtildiği gibi bilir ki, vuku bulan ve başa gelen her musibet mukadderât dahilindedir. Nimet de, musibet de bir imtihan vesilesidir. Onun için ne kaybettiğinden mahzun olur, ne de elde ettiklerinden dolayı şımarır.1
Evet, kaybettiğinde üzülmeyen, kendini yiyip bitirmeyen; birşeyler eline geçtiğinde de şükreden, şımarmayan, kendini kaybetmeyen olgunluk ve ağırbaşlılığından birşey kaybetmeyen insan mutlu insandır. Ufacık bir musibet karşısında oflayıp puflayan, inleyen, bağırıp çağıran, metanet gösteremeyen, sabredemeyen insanın başından böylesi olaylar hiç eksik olmaz ki mutlu olabilsin.
Azıcık bir imkâna kavuştuğunda da kendini kaybeden, şımaran, insanlara tepeden bakan, gurura, kibire kapılan, kendisi hürmet göstermediği halde herkesten hürmet bekleyen insan iç sıkıntısından, streslerden kurtulamaz. En basit meseleleri dahi stres konusu yapar.
Evet, mutluluğun özünde iyi niyet, güzel huy, hüsn-ü zan, sevgi ve saygı var.
Dipnotlar: 1- Hadid Sûresi: 22-23
18.12.2006
E-Posta:
[email protected]
|