Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 18 Aralık 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

M. Latif SALİHOĞLU

Sanal bağımlılık



Şimdi de bu "hastalık" çıktı: Sanal bağımlılık.

Sigara, alkol, uyuşturucu gibi zarar veren "gerçek" bağımlılıklar alabildiğine yaygınlaşırken, üstüne üstlük başımıza şimdi de bu sanal bağımlılık çıktı.

Evet, cidden bu da bir cins hastalıktır. Hem, öyle bir hastalık ki, hızla yayılıyor ve önüne de bir türlü geçilemiyor. Teşhisi gibi tedâvisi de zor yani...

Çünkü, bu pekçok insanda tiryakilik etkisi yapan yeni bir dalga, yeni bir cereyan, yeni bir alışkanlık türüdür.

Bakalım, insanlık bu fecî hastalığın çaresini nasıl bulacak, bağımlıları nasıl tedâvi edecek ve bakalım bu "sarî illet"in önüne nasıl geçilip, kullanıcıları nasıl normale döndürülecek?

* * *

Sanal bağımlılığa yol açan vasıtaların başında, bugün için "internet" geliyor. Ardından da "cep telefonu."

Tabiî, henüz zararlı etkisi geçmeyen "televizyon bağımlılığı" da ayrı bir mesele.

Bu vasıtalara hastalık derecesinde bağımlı olanların uğradıkları veya sebep oldukları pek büyük zararlar var.

Meselâ, internet, cep veya tv bağımlılığı sebebiyle, yahut bunların maksadının dışında kullanılması yüzünden işinden, eşinden, aşından olan pekçok insan var.

Çevremizde, bunların örneklerine şahit oluyoruz.

Ayrıca, bu konuda yapılmış ciddî araştırmalar da gösteriyor ki, sanal bağımlılar, gerçek hayattan yavaş yavaş çekilmeye başlıyor. İş randımanı düşüyor, bu sebeple işten kovuluyor.

Aynı şekilde ev ve aile hayatı da sarsıntılara hedef oluyor. Tıpkı, bazılarının ruh ve fikir sağlığı sarsıldığı gibi...

Açıkçası, "sanal âlem meftunları"nın gözünde, gerçek hayata dair şeyler, değerini bir bir kaybetmeye başlıyor.

Sanal bağımlılar, ayrıca nezaketsizliğe de alışmaya başlıyor. Meselâ, bir yandan sizinle konuşup sohbet ediyor gibi gözükürken, bir yandan gözüyle beraber eli de cep telefonunda, onunla meşgul oluyor; bir başka bağımlı, gözüyle beraber dikkati de tv ekranına kaymaya başlıyor; bir diğer sanal bağımlı ise, "gayya kuyusu"na dalar gibi internet kuyusuna bir dalıyor ki, senin oradaki varlığını dahi unutuveriyor.

Bütün bunlar, hemen herkesin gözlemleyebildiği bağımlılık halleri.

Bir de aynı konularda, meselâ internet bağımlılığıyla ilgili yapılmış bir araştırma var. Şöyle ki: ABD'nin Stanford Üniversitesine mensup araştırmacılar, 50 eyaletten 2 bin 513 kişi üzerinde bir araştırma yapmışlar ve şu sonucu elde etmişler: Amerikalı internet kullanıcılarının yüzde 14'ü, hastalık derecesinde "sanal bağımlılık" belirtisi göstermeye başlamış.

Bu kişiler, ayrıca üç–beş dakikada bir e–posta kontrolünde bulunmak ve malayani oyunlara zaman limiti koymadan kendini kaptırmak gibi, kendilerinin dahi şikâyetçi olup da, bir türlü engel olamadığı hallere düşüyor.

* * *

Bir vasıta, maksadı dışında kullanılmaya başlandığı andan itibaren, şüphesiz ki bir şekilde zarar vermeye başlar.

İşte, yukarıda görüldüğü gibi, mazbut hayatlar bile sarsıntıya uğramaya, maddî–mânevî sağlık problemleri sökün etmeye başlar. Bunların yanı sıra, ödenen faturalar kabarmaya ve iş verimliliği düşmeye başlar.

Şayet önü alınmaz veya en azından bağımlılık hali asgarî seviyeye indirilmeye çalışılmazsa, gidişat pek vahim bir şekil alacağa benziyor.

Gerçek hayatın gerekleri, yahut zaruretleri ihmale gelmez ve getirilmemeli. Sanal hayat, gerçek hayatın önüne geçmemeli ve geçirilmemeli.

Bu hususta iradeli, dirayetli olmak mecburiyeti var. Aksi halde, kişinin kendisine, hatta hayatı paylaştığı çevresine zarar vermesi kaçınılmaz oluyor. Buna ise, "insanım" diyen hiç kimsenin hakkı olmasa gerek.

Şu vecize kulaklara küpe olmalı: "İnsanlar hür oldular; amma, yine 'abdullah'tırlar."

Evet, hürriyet olsun elbette. Ancak, gerçek anlamdaki hürriyetin de "Kişinin kendisine de, başkasına da zararı dokunmayan" bir hürriyet olduğu unutulmamalı.

Zira, "Abdullah" olmayı dışlayan bir hürriyetin sonu, esarettir: Nefis ve şeytanın esareti...

Günün Tarihi

Büyük imam İmam Gazali

18 Aralık 1111: Büyük imam, büyük müceddid İmam Gazali Hazretlerinin vefâtı.

1058–1111 yıllarında yaşayan İmam Gazali, yaşadığı asırda sadece Müslümanların değil, başka dinden olan insanların da takdir ve hayranlığını kazanmış, hem büyük bir imam, hem müceddit, hem de müçtehid biz şahsiyettir.

Kelimenin tam anlamıyla, yaşadığı çağı üstün ahlâkı ve ilmî vukufiyetiyle aydınlatmış, kalp ve akılları nurlandıracak harikulâde eserler telif ederek tarihe mal olmuş ender bir şahsiyettir.

Yaklaşık 200 kadar kitabın müellifidir. Ayrıca, yaşadığı devirde küçükten büyüğe, çobandan sultanlara kadar sayısız insana tesirli nasihatlerde bulunmuş, yahut nasihat dolu mektuplar göndererek insanları adalet ve hidayet yoluna sevk etmeye çalışmıştır.

Burada, insanlık camiasının tanıdığı ve hürmetle yâdettiği bu büyük imamın, önemli bir–iki nasihatini aktarmaya çalışalım.

İşte, umuma hitap üslûbuyla yaptığı nasihatlerden biri. Şunları söylüyor İmam Gazali:

"Belâya da şükretmek lâzımdır. Çünkü, küfür ve günahlardan başka belâ yoktur ki, içinde senin bilmediğin bir iyilik olmasın! Allah, senin iyiliğini senden iyi bilir."

"Bir sözü söyleyeceğin zaman, düşün! Eğer o sözü söylemediğin zaman mesul olacaksan söyle. Yoksa sus!"

"İnsanlar birbirinin dışını görür. Allah ise, hem dışını hem içini görür. Bunu bilen bir kimsenin işleri ve düşünceleri edepli olmalı."

Sultana nasihat

İmam Gazali Hazretlerinin Büyük Selçuklu hakanı Sultan Sencer’e nasihat için aşağıdaki mektubu yazmış ve göndermiş:

“Cenâb–ı Hak, İslâm beldesinde muvaffak eylesin, nasibdâr kılsın. Ahirette de, yanında dünya padişahlığının hiç kalacağı mülk–i azim ve sultanlığı ihsan etsin.

"Cenâb–ı Hakk’ın, ahirette bir insana ihsan edeceği şeylerin yanında, bütün dünya bir kerpiç gibi kalır. Yeryüzünün bütün beldeleri, vilayetleri, o kerpicin tozu toprağı gibidir. Kerpicin ve tozunun toprağının ne kıymeti olur? Ebedî sultanlık ve saadet yanında, yüz senelik ömrün ne kıymeti vardır ki, insan onunla sevinip mağrur olsun?

"Ebedî sultanlığa kavuşmak, herkes için güç bir şey ise de, senin için kolaydır. Çünkü Resulullah (asm) buyurdu ki: 'Bir tek gün adaletle hükmetmek, altmış senelik ibadetten efdaldir.' İşte, bu senin için bundan iyi fırsat olamaz!"

18.12.2006

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (16.12.2006) - Sultanların yanında bir ilim sultanı: Ali Kuşçu

  (15.12.2006) - Nesilleri yakan ateş

  (14.12.2006) - Şiş batırmalı tarîkat olmaz olsun

  (13.12.2006) - Bu fâniden bir Reyhanî geçti

  (12.12.2006) - Seksen yıllık ilericilik-gericilik trendi

  (11.12.2006) - Aydınların sorgulama cesareti

  (09.12.2006) - İstiklâl Harbinin "Sakallı Nureddin Paşa"sı

  (08.12.2006) - Sadâkat fukarası, köpek zengini bir toplum

  (07.12.2006) - Teneke düdükseverin zikir üzüntüsü

  (06.12.2006) - Teşkilât-ı Mahsusa yalancıları

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Metin KARABAŞOĞLU

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahaddin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit ŞİMŞEK

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN


 Son Dakika Haberleri

Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004