Halk ozanı geleneğinin son güçlü temsilcilerinden Erzurumlu Âşık Yaşar Reyhanî de, nihayet bu fâni âleme vedâ eyleyip gitti.
Aslen Erzurumlu olmasına rağmen, son yıllarında Bursa'da ikamet etmekteydi. Hastalığı sebebiyle uzun zamandır tedâvi görüyordu. 10 Aralık günü Bursa'daki evinde Hakk'ın rahmetine kavuştu.
74 yaşında vefat eden Reyhanî'nin cenazesi, yakınlarının ve sevenlerinin iştirak ettiği bir merasimle Değirmenönü Mezarlığı'nda toprağa verildi.
Cenâb–ı Hak'tan kendisine rahmet ve mağfiret diliyoruz.
Dost Reyhanî
Halk türküleri itibariyle sayısız denecek derecede güfte ve beste sahibi olan Âşık Reyhanî'yle uzun yıllar evvel görüşüp tanışmışlığımız var.
1980'li yıllarda İstanbul Gülhane Parkındaki "Âşıklar Şöleni"ne gelip katıldığında, kısa süreli de olsa, kendisiyle konuşur, saz ve söz sanatı üzerinde sohbetler ederdik.
Onunla en uzun soluklu görüşmemiz ise, yine 80'li yılların ortalarında o sıralar Fatih'te ikamet etmekte olan Hınıslı ozan Yusuf Yaylacı'nın evinde gerçekleşti. (Yusuf Bey, şimdi Fransa'da.)
Akşam saatlerinde başlayan sohbetimiz, neredeyse şafak vaktine kadar devam edip gitti.
O akşam, Âşık Reyhanî'ye Bediüzzaman Hazretlerinin biyografisini hediye ettik. Bu konuda sathi de olsa bazı bilgileri vardı. Ancak, sohbet boyunca mütemadiyen suâller yönelterek, Üstad Bediüzzaman'ı ve eserleri olan Risâle–i Nurlar'ı daha yakından tanımak istediğini ifade etti.
Biz de, bu mevzuda bildiklerimizi kendisine ve orada hazır bulunanlara aktarmaya çalıştık.
Arada bir sazıyla, sözüyle misafirleri dinlendirmekten de geri durmayan Reyhanî, sohbetin sonlarına doğru şu itirafta bulundu: "Bediüzzaman Hazretlerini, keşke çocukluğumdan itibaren tanıma şansına sahip olsaydım. Şayet, ilk gençlik yıllarımda tanımış ve eserlerini okumuş olsaydım, ondan çok istifade edeceğime şüphem yoktur. Üstelik, hayatımı daha bir istikamet üzere geçirirdim. Sağdan sola, soldan sağa zigzag yapıp durmazdım. Acizane, o zâtın büyük âlim ve mübarek bir veli olduğuna kanaat edenlerdenim. Çok isabetli ve çok da tesirli bir fikir ve görüş sahibidir. Zaman geçtikçe, onun kıymetini daha iyi anlıyoruz."
Âşık Reyhanî ile, daha sonraları da zaman zaman selâmlaşmalarımız, bayramlarda tebrikleşmelerimiz oldu. Arada sırada ziyaretine giden hemşehrisi Yusuf Beyden de sağlık, sıhhat haberlerini alıyorduk.
Güçlü bir ses, söz ve saz ustasıydı
Âşık Reyhanî, hakikaten çok güçlü bir ses ve saz ustasıydı. Aynı zamanda, Halk Edebiyatına olan vukufiyeti de mükemmel derecedeydi.
Onun bu meziyetlerini eserlerinde görmek mümkün. İşte, duygu ve mânâ yüklü türkülerinden bir demet:
Hey gönül
Demedim mi gönül, kalkıp yürüme
Bir gün yollarını harami bağlar
Dertliysen, derdini dertsize deme
Dertsiz hekim olsa, yara mı bağlar?
Yazılan kaderdir, başa gelince
Suç sende, ayağın taşa gelince
Kudretin damlası coşa gelince
Onu bent mi eyler, dere mi bağlar?
Oku sayfasını geçen çağların
Yaprağı dökülmüş nice bağların
Adeti böyledir yüksek dağların
Aslı'ya yol verir, Kerem'i bağlar.
Ben de Reyhani'yim susuz pınarım
Damla coş ederse, içer kanarım
Öldüğümü duysa o nazlı yârim
Bilmem al mı giyer, kara mı bağlar?
Canım Cânan'ındır
Hasta odur sabır ile inleye
Evlât odur nasihati dinleye
Bundan sonra zevkle bakmam aynaya
Çünkü onda iç yüzümü göremem
Kulaksız işitmek dilsiz ifade
Canım cananındır edem iade
Vücut bir camidir vicdan seccade
Onun bunun çıkarına seremem
Reyhani'yim zamanım yok gülmeye
Doğar iken boyun eğdim ölmeye
Azrail gelecek canım almaya
Bir canım var, cananındır veremem
Söyleyin
Beni sizden sorarlarsa dostlarım
Bir Reyhanî geldi, gitti söyleyin
Hayatı çileli, muradı yarım
Heder etti, âh tüketti söyleyin
Aldı kırık sazı kapıdan çıktı
Ağlar gözler ile gülerek baktı
Dağın ufuğunda bir akşam vakti
Güneşle beraber battı söyleyin
Ara sıra sazı verdik destine
Nâme yazdı yârenine, dostuna
Ceketini yorgan ettik üstüne
Kolu yastık oldu, yattı söyleyin
Bir duvara yaslamıştı yanını
Sılâsına çevirmişti yönünü
Gurbet elde hasret yaktı canını
Sitem vurdu, dert çürüttü söyleyin
Aşık Reyhani'ymiş kıldı âh u zâr
Dolaştı âlemi diyâr be–diyâr
Parça parça etti bir deli rüzgâr
Yaşı yağmur, göz buluttu söyleyin
Bir günün akşamında, güneşin guruba girmesinin ardından âhiret âlemine doğru ebedî yolculuğa çıkan Âşık Reyhanî'ye, tekrar Allah'tan rahmet ve mağfiret niyaz ederken, aile efradına ve sevenlerine de taziyetlerimizi sunar, cemil sabırlar dileriz.
13.12.2006
E-Posta:
[email protected]
|