Siz şaşırmıyor musunuz, annesi, babası veya büyükbabası, büyükannesi namaz kılan, dinlerine bağlı olan insanların çocuklarının dinden, dinle ilgili program ve gelişmelerden rahatsızlık duyuşlarına?
Din ve dinle ilgili hakikatler yüzyıllardır ruhlarına işlemiş, örf ve âdetlerini, yaşantılarını şekillendirmiş bir milletin içinden çıkan CHP ve Anavatan partili milletvekilleri TRT hakkında Meclis araştırması açılmasına ilişkin bir önerge veriyor ve görüşme esnasında dinî yayınları tartışıyorlar. Bu yayınların muhtevasına bakılmadan basmakalıp, peşin bir hükümle tenkitlere giriliyor, iktidar partisinden bir milletvekili de halkın dinî yayınların sayısının arttırılmasını istediğine, özellikle yurt dışındaki vatandaşların kendilerine “TRT’de dinî yayınlar niye az?” şeklinde sorular yönelttiklerine dikkat çekip çok haklı olarak şöyle diyor:
“Ben şunu merak ediyorum. Yani, bu dinî yayınlardan kim, niye rahatsız oluyor? Bize gelmeyen bu şikâyetler size mi geliyor? Bu ülke halkının yüzde 99’u Müslüman değil mi? Hep beraber geçen Ramazan’da iftar, sahur programlarını yaşadık. Gerek TRT, gerek özel kanallar gerçekten fevkâlade, hepimizin hissiyatlarına hitap eden çok güzel yayınlar yaptılar. Ben anlamakta zorluk çekiyorum. Bu dinî yayınların ne tür eksikleri var, ne tür yanlışlar yapılmış? Ben bunları öğrenmek istiyorum.”
Eğri oturup doğru konuşalım, milletvekili milletin hislerine tercüman olan insanlardır. Hemen bir anket yaptırın, millet dinî ve ahlâkî yayınlardan mı hoşlanıyor, yoksa bunlar olmasın mı diyor?
Acaba bu yayınlarda dini siyasete âlet etmekten mi endişe ediliyor?
Acaba dinî siyasete âlet etme denilince dinden, imandan bahsetmek, lâiklik denilince de dinle, ahlâkla ilgili her şeyden uzak kalmak mı anlaşılıyor?
Eğer dinî ve ahlâkî değerlerden bahsetmeyi dini siyasete âlet etme sayıyorsanız bunların aleyhinde konuşma da dinî siyasete âlet etme değil midir? Birileri kalkıp dinden imandan bahsedince bu dini siyasete âlet etme oluyor. Birileri kalkıp dinle ilgili unsurların aleyhinde konuşunca bu lâikliği korumak sayılıyor.
İşte bizim handikaplarımızdan biri bu.
Eğer lâiklik dinden uzak kalma, bunlara hayatta yer vermeme ise niye Cumhuriyet kurulduğundan bu yana dinî kurumlar Diyanet İşleri Başkanlığı adı altında devletin kontrolünde? Askerlikten tutun vergi vermeye kadar okutulan hutbeler neyin nesi? Acaba dinî yayınlardan rahatsız olanlar kapkaççılardan, ahlâksız ve terörist eylemlerde bulunanlardan rahatsız değiller mi?
Yine bir araştırma yapıversinler lütfen bu milletvekillerimiz, toplum medyadaki ahlâkî yozlaşmaların ölçüsüzce verilmesinden mi olumsuz yönde etkileniyor, yoksa ahlâkî değerlerin verilmesinden mi görelim.
09.12.2006
E-Posta:
[email protected]
|