Abdülkadir Bey eşi ve çocuklarıyla Bursa seyahati esnasında emeklilikten sonra da yıllardır görev yapageldiği Gölcük’te kalmaya karar vermişti. Memleketi orası değildi, ama güzel bir yerdi, güzel de arkadaşları ve hizmetler vardı. Onlar öyle arzu etmişti, ama imam-hatip okulu son sınıftaki kızları Nurcan memleketlerine gitmekte direnmişti.
Ne var ki 17 Ağustos Marmara Bölgesi Depresi herşeyi alt üst etmiş, kararlarını değiştirmeye yetmişti. Abdülkadir Bey depremde kızı Nurcan’ı kaybetmiş, fakat hakiki ve kuvvetli bir Kur’ân tefsiri olan Risale-i Nurların verdiği teselli ile, “Rabbimin bir emaneti idi. O verdi, hikmeti iktiza etti, yine O aldı” deyip sabretmişti. Yıllar önce temizlik için doldurdukları yan odadaki su kovasına düşüp vefat eden bir buçuk yaşındaki kızının vefatına fazlasıyla üzülen hanımı da, ne kadar uğraştılarsa çıkaramadıkları enkaz altındaki ikinci kızını kaybedeceğini anlayınca, “Daha önce imtihanı kaybettim. İnşaallah bu imtihanı kazanacağım. Demek Rabbimiz kızımızı bizden daha çok seviyor” diye büyük bir sabırla karşılamaş, üzüntüsünü kalbine gömmüştü. Nitekim arkadaşları ve yakınlarının gördükleri rüyalarla Nurcan, “Ben ölmedim, daha güzel bir yerde yaşıyorum. Şu pembe geceliğimi de falan arkadaşıma verin. Hoşuna gitmiş, alamamıştı” diyerek onları daha da rahatlatıyordu.
Kızları ısrarla memleketlerine gitmeyi istememiş miydi? Hiç olmazsa cenazesini götürmelilerdi. Aldılar götürüp oraya defnettiler ve orada kalmaya karar verdiler. Böylece kader onları Gölcük’te değil Elbistan’ta yeni bir sayfa açacaktı.
Herşeyde bir hikmet arayan ve yüzde yüz ölümle neticelenebilecek bir sûikast planından burnu kanamadan kurtulan Üstadı, “Bundan sonra fazladan yaşıyoruz. Öyleyse kalan ömrümüzü hizmete sarf etmeliyiz” dediği gibi, Abdülkadir Bey de depremden sağ salim çıkaran Rabbine söz vermiş: “Bundan sonraki ömrümü inşaallah hizmete adayacağım” demişti.
Açtığı ‘Al Götür, Oku Getir’ kütüphanesiyle bin kadar üyesine güzel hizmetler sunan Abdülkadir Beyi kader Elbistan’a çektiği gibi bizi de güzel bir vesile ile Elbistan’a götürdü.
8 Ağustos Cuma günü oğlu Fatih’in düğünü vesilesiyle davetleri üzerine konferans vermek maksadıyla gittiğimiz Elbistan’da Belediye konferans salonunda gerçekten dikkatli, meraklı düğün davetlilerine evlilikte mutluluk meselesini işledik. Efendimizin (a.s.m) kızı Fatıma’yı amcasının oğlu Hz. Ali’yle evlendirirken söylediği, “Kızım, sen kocana cariye ol ki, o da sana köle olsun” tavsiyesini genişleterek karşılıklı görevlerin yapılması hâlinde evin nasıl Cennetten bir köye olacağını anlatmaya çalıştık.
Kaderin istihdamı asıl. Bizim cüz’î irademizden çok Kader hükmünü icra ediyor.
11.12.2006
E-Posta:
[email protected]
|