Sultanahmet ziyareti işleri iyice karıştırdı. ‘İşler bulanmayınca durulmaz’ fehvasınca galiba işler karışmadan da düzelmeyecek. Papa nerede geri, nerede ileri adım atacağını şaşırdı doğrusu. Regensburg ezberi Sultanahmet'te bozuldu. Sultanahmet tartışması hâlâ sürüyor ve galiba uzun bir müddet de sürecek. Sultanahmet yeni bir milat yazıyor. Bütün akiller bu işin içinden sıyrılmaya çalışıyorlar, ama sıyrılamıyorlar. Fiilî bir durum oldu. Sultanahmet tartışmasının bizdeki yankısı şöyle oldu: Kıyam mıydı, yoksa huzur duruşu mu (silence pray )? Onlar da, duâ mıydı, yoksa meditasyon muydu, boyutundalar.
Vatikan Birliği Özendirme Kurulu Başkanı Kardinal Walter Kasper Papa’nın, farklı uygarlıklar arasında dostluğu geliştirmeyi önemli bulduğunu ancak bunun ‘senkretizme başvurulmadan yapılması gerektiği’ni de unutmadığını ifade etmiştir. Köln Kardinali Joachim Meisner de ortak dua veya ibadet kanısı uyandıran eklektik veya senkretik duruşlardan kaçınılması gerektiğini astlarına tebliğ etmişti. Meisner’in sözcüsü Stephan Georg Schmidt Köln kentinde yaptığı açıklamada, “Burada sorun, herkesin aynı zamanda kendi tanrısına duâ ettiği dinî kutlamalar. Dinlerin ve tanrı düşüncesinin bu şekilde karıştırılmasının önlenmesi hedeflendi” demiştir. “İnsancıl Okul Eylemi” adlı dinî birliğin başkanı Detlef Traebert ise Meisner’in aldığı kararı sert dille eleştirerek, bu tutumun Hristiyanlığa uygun olmadığını ileri sürüyor. Traebert, daha önce farklı din mensuplarıyla birlikte ayinler düzenlenmesini yasaklayan Meisner’in, şimdi farklı din ve inançlardan insanlarla birlikte Noel şarkıları söylenmesine bile karşı çıktığını kaydediyor.
Papa aslında Köln Kardinalinden önce yaptığı değerlendirmede bunun meditasyon değil, basbayağı duâ olduğunu ve İlâhî kudretin eseri olduğunu söylemişti. Şimdi fiilî durumu bir kalıba dökmeye çalışıyorlar. Bakalım becerebilecekler mi? Papa Vatikan’da 15 bin katoliğin huzurunda Sultanahmet Camiinde yaptığı duânın îlâhî kudretin bir eseri olduğunu söylemiştir. Sultanahmet Camiinde yaptığı ve adeta Türkiye seyahatinin anahtarını oluşturan duânın, gezinin başında öngörülmediğini belirten Papa: "Dinler arası diyalog çerçevesinde, ilâhî kudret seyahatimin sonunda başlangıçta öngörülmeyen bir jesti yapmamı temin etti. İstanbul’un meşhur camisine ziyaret çok anlamlı oldu. Burada birkaç dakika huzura durarak, yerin ve göğün tek tanrısına yöneldim" demiştir (Yasemin Taşkın, Sabah, 6/12/2006). Kimileri bunu Papa’nın Sultanahmet’in cazibesine kapıldığı ve ona çarpıldığı şeklinde yorumlamışlardır. Yalın olarak Papa’yı Sultanahmet ve onun ötesinde, oradaki manevî atmosfer çarpmış veya etkilemiştir. Garaudy’nin de söylediği gibi İslâm mabedleri munistir, kendine çeker, kiliseler gibi insana ürperti vermez.
***
Peki, ertesi gün neden bu ifadeler değiştirildi veya ‘düzeltildi’? Kardinal Walter Kasper yine düzeltme makamında bunun bir duâ değil de meditasyon olduğunu söylemiş. Peki meditasyon bir çeşit duâ değil midir? Esasen güya prensiplerine sadakat için duâ yerine meditasyon tabirini kullanıyorlar, ama denk düşmüyor. Halbuki, meditasyon veya yoga da Hindulara göre bir duâ ve yakarıştır. Hatta ibadettir. İmam Rabbani Mektubat’ın da Müslümanları Hindulara benzetme anlamında yaklaştırdığı için yogadan men eder. Elbette Papa, Sultanahmet'te huzurda durarak duâ etmiş, ama bize göre de ibadet etmemiştir. Kıyam, namazın rükünlerinden biri ise de orada ibadetin bir rüknü olarak yapılmamıştır. Kasper’in bu düzeltmesiyle birlikte Papa’nın senkretik bir şey yapmadığını ve ortak duâda bulunmadığını söylemek istemiştir.
Burada duâ ile ibadet karıştırılıyor. İslâmda ibadet özel, duâ geneldir. Veya her dua ibadettir, ama her ibadet duâ değildir. Bu mânâda gayri müslimlere duâ etmek veya onlarla tevhide zıt düşmeyecek hususlarda ortak duâ seansları tertip etmek mümkündür. İbadet olmadıkça bu senkretik alana girmez. Senkretik alanla ilgili yazımızdan sonra Almanya’dan Şükrü Bulut Ağabey aradı. Bilindiği gibi eskiden Anadolu’da ekim ve hasat mevsimleri duâlarla küşad edilir ve açılırdı. Almanya’da da okul mevsimi törenlerle açılır ve törenlerle kapanırmış. Mezuniyet törenlerinde duâlar da yapılırmış. Mezuniyet törenlerinde Protestan ve Katoliklerden müteşekkil gayri müslimler ortak duâ ederken Müslümanlar bunun dışında kenarda kalırlarmış. Sonunda bu etkinlik veya ortak duâlara Müslümanlar da katılmak istemişler ve karşılıklı görüşmelerden sonra ortak duâya Müslümanlar da dahil olmuş. Şimdi Köln Kardinali Joachim Meisner senkretik gerekçelerle buna karşı çıkıyor. Halbuki bu bir ortak ibadet değil, ortak duâdır. Samîmî ve içten yakarışla birlikte Müslümanlar da buna dahil olabilirler. Papa’nın Sultanahmet'te yaptığı da bundan başkası değildir. Buna farklı mânâlar yüklemek doğru olmaz. Harmanlama veya karma mânâsında bir senkretizm örneği değildir.
***
Detlef Traebert’in buradaki yaklaşımı Meisner’den daha ileridir ve üçüncü bir yılın ilahiyat arayışlarına denk düşmektedir. Ancak bazen seküler kesimler özü esas alarak mahfazayı zorluyorlar, mahfazının yırtılması ise öze zarar verebilir. Sözgelimi, Türkiye’de kadın/erkek karma cemaat yapılması böyle bir anlayışın ürünü idi. Senkretizm bizim açımızdan da doğru değil. Onun yerine asl olana ittiba ve tebeiyet gerekir. Senkretizm tartışmasının ekseni asalet ve tebeiyet noktasına kaydırılmalıdır. Bu temin edilmeden de ilişkiler sağlıklı bir zemine oturmayarak ve semboller ve şeair çekişmesine ve rekabete kapı aralayacaktır.
11.12.2006
E-Posta:
[email protected]
|