Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 11 Aralık 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

İsmail BERK

Kıbrıs ile AB’den “çık”artma



AB gündemi, Türkiye yerine Kıbrıs’a kilitlendi. Kıbrıs, Türkiye’nin yumuşak karnı. Ankara Antlaşması, sonrasında Kıbrıs Rum Cumhuriyeti’nin AB’ye üyeliği ile birlikte imzaladığımız ve nihayetinde yapmakla yükümlü olduğumuz başlıklar var.

AB’den vazgeçmek istenirse, elbette bu sorumluluklarımızdan kurtuluruz. Benzer şekilde kendini deklare etmiş ve Türkiye’ye karşı her aday ülke gibi sorumlulukları olan AB de bizi unutmak durumunda kalır.

Böylesi bir kırılma, aktüel tabirle “tren kazası” mümkün mü?

Hiç sanmıyorum. Her ne kadar Kıbrıs bahanesiyle bizdeki AB muhalifleri, Denktaş’ın da çözümsüz ve statükocu tavrıyla yıllardır kördüğüm haline getirilen Kıbrıs’la hükümeti bloke etmek isteseler de, esas mesele demokratikleşmeyi durdurmaktır.

Bir de şu açıdan bakalım; faraza Kıbrıs meselesi istediğimiz şekilde çözülse, Rumlar Türkiye’nin özellikle Denktaş-Ecevit-Mümtaz Soysal çizgisinde çözüm üretmemek üzerinden ve yeni şartları engellemek üzerinden iş gören güruh ve bunlara katılan ulusalcı gruplar AB’ye taraftar olacaklar mı? Zannetmiyorum.

Bir başka nokta başörtüsü meselesinde eşit ve adil bir çözüm öneren AB’yi ulusalcı cephe kabul eder mi? Milli Savunma Bakanlığı bütçesinin Sayıştay denetimine alınmasını hazmeder mi?

AB ilke bazında, devletin ideolojik bir format ile herkesi formatlamasını benimsemiyor. Böyle olunca bizdeki “kalıp ustaları” ha bire halkını “kalıba sokma” huyundan nasıl vazgeçecekler?

Eğitimde demokratikleşme gerçekleştiğinde, okul kitaplarının ilk beş sayfasındaki “mecburî tasarım” veya zoraki şablon kalkacaktır. Ya da tercihe bırakılacaktır.

Rejim kaygısı taşıyanların etkilileri aslında kendi telâşlarındalar. Kendi geleceklerinin derdindeler. Eskisi gibi kapalı mevzuat azalıyor. Hikmet-i hükümet ve istediğini yaptırma inisiyatifi azalıyor. Askerî darbeler zorlaşıyor.

Türkiye’yi 28 Şubat sürecine sürükleyen devletin beş STK’sından biri olan Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Federasyonu’nun başkanlığını yapan Derviş Günday, 15 yıldır bu görevde. En son CHP ile Esnaf Kurultayı düzenledi. Kendince o da rejimin savunucusu.

Zaman’ın yazdığına göre aylık maaşı 25 bin YTL. Bir de “esnaf aç” diye siyasi muhalefet yapıyor. Acaba bu zevat klonlanmış hafızalarının dışına çıkar mı? Yenilik ister mi? Bir başkasını kabullenir mi?

Eskisi gibi holdinglerde ve ara dönemlerin sermaye sahiplerinde yönetim kurulu üyeliği ve “danışman” çalıştırması formülleri de işlemiyor.

Rejim kaygısıyla post modern darbe yapılıyor. Sivil olması gereken sendikalar işin baş rolünde. Üniversiteler ilmin özerkliği, evrensel hukuk ve bireyin hakları bir yana askerî alanlarda brifing almaya başlıyorlar. Bir kısım medya, yeni rantların peşinde ve ona göre mevzi alıyor.

Bu filmi defalarca seyretmiş ve zihni bulanıklığın mideye inan bağlarını defalarca görmüş bir toplumda, AB muhaliflerinin kayda değer yaklaşımları yok. Bunların tek derdi saltanatlarını korumak. İmtiyazlı yaşamak.

Konjonktürden yıllarca geçinenler kolay kolay bu “lüküs hayat”larını bırakmak istemiyorlar. Aldıkları yükü ve kazanımları, prestije tahvil edememenin sancısını çekiyorlar. Gerisi lâfı güzaf.

Bu arada, AB sürecinde yaşanan gelgitler olacaktır. Karşılıklı restleşmeler ve zaman zaman kopmalar bile olacaktır. Bu durum bizdeki direncin ve onlardaki sorumluluklarına riayet etmeme tavrının bir sonucudur. Onlara hatırlatmada bulunarak ve kendimizi de gözden geçirerek bu engebeli yolları aşacağız.

Bilinmesi gereken, “ülke, birlik, onur” hassasiyetlerini kullananların, esasta resmi ideolojiye bağımlı veya dolaylı “ağ”a takılıp bir şekilde hurmanın tadını almış zevatlar. Son yıllarda kayıt dışı beslendikleri kaynaklar da işin çabası.

İnşallah bir gün bunların hepsi tam deşifre olur. Sivil ve imtiyazsız, birey merkezli bir demokrasi her metrekarede inşa edilir de, bizler ucuz polemiklerden gerçek gündemlere geçeriz.

Kıbrıs üzerinden AB ile ipleri koparma senaryosu deneniyor. Hükümet metin durmalı. Süreci aksatmamalı ve içeriye cevap vermeden trene kaza yaptırmamaya çalışmalı.

11.12.2006

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (10.12.2006) - Kapımız çalındığında

  (07.12.2006) - Siyaset rüzgârı ve DYP

  (06.12.2006) - Siyaseti rağbetlendirmek

  (05.12.2006) - Karadeniz'den

  (04.12.2006) - AB’den “Tren gelir hoş gelir”

  (03.12.2006) - Plato

  (30.11.2006) - Siyaseti aşan dinî diyaloglar

  (30.11.2006) - Cumhuriyeti kutlamak devletin değil, halkın görevi

  (29.11.2006) - İslâmiyet'e dönüşen Hırıstiyanlık

  (28.11.2006) - “Kuvvetli macun” Manisa

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Metin KARABAŞOĞLU

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahaddin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit ŞİMŞEK

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004